Zaman zaman özellikle de 10 Kasım günlerinde televizyonlardan izliyoruz siyah beyaz görüntüleri:

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün ölümsüzlüğe göç etmesinin ardından yedisinden yetmişine ağlayan bir millet.
O sadece arkasından ağlayan bir milleti özgürlüğüne kavuşturan lider değil aslında; dünyanın da kaderine etki eden büyük bir dehaydı. Öyle ki Kurtuluş Savaşı'nda denize döktüğü Yunanlılar tarafından Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen, yine yendiği İngilizler'in başbakanı Lloyd George tarafından "Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk Milleti'ne nasip oldu" denilen bir deha.

Ulu önder yaşama gözlerini yumduğunda haberi bütün dünyada yankılandı. Amerika'dan Avustralya'ya, Avrupa'dan Afrika'ya yeryüzündeki bütün kıtalarda ve ülkelerde flaş haber oldu, yorum oldu, günlerce süren yazı dizisi oldu. 
Bizler Atatürk'ü göremedik maalesef.

"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir" sözünü yerine getirmek, ilkelerini yaşatmak için çalıştık, çabaladık.
1938'de hayatta yoktuk ama dünyada olup bitenleri de kitaplardan okuduk. Örneğin Nuri M.Çolakoğlu'nun Doğan Kitap'tan çıkan ölümsüz "Dünya Basınında Atatürk" isimli dev eserinden... Dönemin yayın organları Atatürk'ün dünyaya gözlerini kapamasını öyle ifadelerle duyurmuşlar ki; bir kez daha "İyi ki bizim Atamız. Ne mutlu Türk'üm diyene" dememek elde mi?
Haydi şimdi hep birlikte girelim zaman tüneline... O günlere gidelim, dönemin gazetelerinde şöyle bir gezinelim.

Cesur bir düşmana hayranlık

İngiltere'nin ünlü The Times gazetesi, 6 fotoğrafla süslediği 11 Kasım 1938 tarihli baskısında bakın ne diyor onun için: "Atatürk'e cesur bir düşman olarak hayranlık duyan İngiltere'nin onun ölümüyle Avrupa'nın çok büyük bir insanı kaybettiğinin farkında ve üzgün."

İngiltere'nin The Sunday Times gazetesi günlerce yayınlamış Atatürk'ü... Hayatını anlatmış, yorumlara yer vermiş.

Evening Standart gazetesi Michael Foot imzasıyla yazı dizisini başlatmış 11 Kasım 1938'de. Girişinde demiş ki; "Bozkurt. Savaşın küllerinden ve doğunun çürümüşlüğünden güçlü ve modern Türkiye'yi yarattı."

Daily Mirror, "Kesinlikle bir dahi" derken, Amerika'nın The New York Times gazetesi de sayfalarca yer ayırmış Atatürk'e.. 

Dünya basınında ölümünden sonra çıkan bazı gazete başlıkları şöyle:

National Zeitunz (Almanya): Bir halk kurtarıcısının yasını tutuyor.
L'Humanite (Fransa): Türkiye'yi halifelik boyunduruğundan ve İngiltere'nin emellerine alet olmaktan kurtardı.
Corriera della Sera (İtalya): Modern Türkiye'nin kurucusu öldü. 
Kathimerini (Yunanistan):  Ülkeler büyük adamlar için çok heykeller dikecekler ve şanlı yollarda kendilerine iyi kılavuz olanları hep hatırlayacaklardır. Ama Türkiye dağları delmeli, en derinlerde bile olsa arayıp bulacağı en değerli taştan Atatürk'ün heykelini yapmalıdır.   
Politika (Yugoslavya): Dünya şimdiye kadar kürsüye çıkmış en değerli halk liderini yitirdi.

En büyük devlet adamı

Egyptian gazete (Mısır): Kemal Atatürk'ün hikayesini Lenin'in tavizsiz ilkelerine ve Mussolini'nin içgüdüsü ile Cengiz Han'ın keskin askeri dehasına, Troçki ya da Carnot'un bitmez tükenmez enerjisi ve amansız kudretine sahip bir insanla karşı karşıya olduğumuzu itiraf etmeden okumak imkansızdır.
Buenos Aires Herald (Arjantin): Türkiye'nin Bozkurt'u Ankara'da öldü. 
O Estado D S.Paulo (Brezilya): Dünya savaşından bu yana ortaya çıkan en büyük devlet adamı.
    *    *    *
Sadece bu kadar değildi elbette; Trinidad'dan Jamaika'ya, Çin'den Afrika ülkelerine, Yeni Zelanda'dan Norveç'e dünya üstündeki her ülkede Kasım 1938'de gazeteler bu ve buna benzer yazılarla çıktı.
Bugün bile... Dünyada onlarca ülkede heykeli var. 
Özgürlüğün sembolü, milletlerin kendisine örnek aldığı yüce bir lider.
Ne şanslıyız ki bizim Atamız.
Ne şanslıyız ki bizim liderimiz.
Ne şanslıyız ki bizim önderimiz.
Ölümsüzlüğe göç edeli 80 yıl oldu ama... Kaldırın başınızı havaya bakın; Atatürk bulutların arasında. Eğin başınızı saygıyla önünüze, çünkü Atatürk karşınızda. Sağınızda, solunuzda, arkanızda.
Unutmayın... Atatürk yaşıyor hâlâ!..

Ne demiş büyük ozan Aşık Veysel 1938'de vururken sazının teline:

Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
    *    *    *
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil düşman ağladı.