ABD seçiminde sayım tartışmalı bir şekilde sürerken, Habertürk yazarı Serdar Turgut, çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

ABD'de gizli servislerin ne denli etkili olduğunu vurgulayan Turgut, "CIA içinde bile adının konuşulmasından çekinilen ve ismi bile korku yaratan ‘Ayetullah Mike’ diye adlandırılan bir yetkili var. ‘Ayetullah Mike’ CIA’nin Black Ops denilen ve karatılmış operasyonlar yapan birimin başında ve diğer lakabı da ‘Karanlık Prens’. Bir diğer lakabı da ‘Cenazeci’.  İstediği takirde hiç akla hayale gelmeyecek süreçler başlatma imkanı olan bu ismin önümüzdeki dönemde sıkça devreye gireceğine de eminm ben" ifadelerini kullandı.

Turgut'un bugünkü yazısının öne çıkan bölümleri şöyle:

- Seçim gecesi Amerika’da Ulusal Güvenlik Ajansı ülkenin neredeyse tümünden yükselen konuşmaları her zaman olduğu gibi dinliyordu.
Obama’dan önce kurulumu başlanan bu muazzam sistem Obama döneminde Usema Bin Ladin takip edilirken global düzeyde mükemmel hale getirildi. Sonunda dünya düzeyinde her anda ne kadar teefon görüşmesi ve internet yazışması yapılıyorsa hepsi aynı anda takip edilebilir hale getirildi.  Bu konuşmalardan birinde terör, silah veya diğer tehdit anlmına gelebilecek kelime geçtiğinde o konuşmayı yapanlar anında kayıt ve takip altına alınmaya başlandı.

- Terörizme karşı savaş kılıfı bulunsa da bu totaliter sistem George Orwell’in 1984 romanında tanımladığı Büyük Birader (Big Brother) kavramıyla anlattığı, her ifade edilen düşünceyi, bireylerin her attığı adımı kontrol eden temelinde demokrasiye aykırı bir sisemdi.
Ulusal Güvenlik Ajansı ajanı Edward Snowden bu sisteme duyduğu tepki nedeniyle çaldığı bilgilerle Rusya’ya bu yüzden iltica etmişti.
Gerçi o Rusya’ya gittikten bir süre sonra bu konularda Rusya’nın da ABD’den daha masum olmadığını gördü ama iş işten geçmiş ABDnin sırları Moskova’nın eline geçmişti.

- Bu kısa tarihi şu nedenle anlatım: Bugün Amerika’nın ulusal güvenlik camiası devasa haldedir. Ulusal güvenlik le ilgili 17 adet ayrı devlet kurumu vardır. Bunların toplam bütçesi en son 82 milyar dolara ulşmıştı. Neredyse kontrolsüz büyüyen bu sistemde yüzbinlerce insan çalışıyor. Bunlar kendi aralarında kurdukları resmi olmayan iletişim sistemleriyle birbirleriyle sürekli iletişim halindeler. Hiçbirisi seçilmiş insan olmadığı, üstlerinde demokratik denetim fazla olmadığı halde toplumu kontrol etme ve gerekirse müdahale etme imkalarını ellerinde bulunduruyorlar. Bu gizli Amerika’yı biraz tanımadan ne toplumu ne de devleti anlayamazsınız

- Başkanlık koltuğuna kim oturursa otursun o bu camiayı kotrol altına almak ve bunların devletin kanalları dışına çıkmalarını engellemek zorunda. Tehlikenin boyutunu anlatmak açısından geçmişte bu kontolü kaybeden John F. Kennedy’nin başına neler geldiğini hatırlamak yetecektir.

- Trump başkanlığı süresinde bu camia üzerindeki kontrol mekanizmalarını darmadağın etti. Dolayısıyla şu anda kimin eli kimin cebinde belli değil. Her birim ülke yasalarına göre illegal olan işleri arada bir yapsa da bunu kimin kontrol edeceği ve hesabını soracağı da beli değil.

- Trump’ın kontrolsüz bıraktığı bu sistem bu nedenle aslında son derece tehlikeli olabilecek, silahlı çatışmaları bile göze alabilecek kadar fanatik olabilen aşırı sağ ve Evanjelist gruplar ile işbirlikleri de yapmaya başladılar. Devletin kurumları bazı durumlarda kendi yasadışı işlerini bu gruplara ihale etmeye kadar vardırdılar işi.

- Bilmem dikkat ettiniz mi ama seçim öncesinde henüz kampanya sürerken ilk önce 300 eski ulusl güvelik elemanı ve daha sonra 780 eleman bir destek mektubu görünümü altında Biden’dan beklentilerini ilettiler. Bu mektuplarda Kürtler ana konusunda Türkiye açısından hoş olmayan düşnceler de var ama konumuz şu anda bu değil. Önemli olan bu beklentilerine cevap verilmediği takdirde caminın neler yapacağıdır.

- Bugün akşam saatlernde Washington'da belirli bazı barlara, restorantlara veye içinde puro içilen barlara gittğinizde bu camianın eski elemanlarını halen önemli konularda çalışmakta olan güçlü isimlerle birikte oturup sohbet attiklerini görürsünüz. Bu sistem daima bu şekilde çalışır ve camianın üyeleri devlet hakkında konuşup fikir birliğine varırlar. Başkan kim olursa olsun bu camianın istemediği ve önlemeye karar verdikler işleri yapamaz ve bunları yanına çekmek zorundadır.

- Trump özelikle Mike Pompeo’yu CIA’den alıp dışişleri bakanı yaptıktan sonra ve FBI ile de özellikle Rusya soruşturması döneminde bağlantılarını koparmasından sonra bu camia üzerinde kontrolünü kaybetti. Bu kontrolü Beyaz Saray’dan sağlayabilen John Bolton’un ulusal güvenlik dnışmanlığından istifa ettirilmesinden sonra bu camia neredeyse bir dabe yapmış gibi bağımsız olarak güçlendi. Şu anda John Bolton da Trump’a düşman olarak bu camianın eski bir üyesi olarak bağlantılarını sürdürüyor.

- Ulusal güvenlik camiasının Amerikan devletinin gideceği yönü belirleyeceğini bildiğimden ben bugün en çok eski çalışma alanım olan Washington'daki o özel barlarda, kulüplerde bir araya geen ulusal güvenlik camiasının eski, yeni elemanlarının aralarında neler konştuklarını merak ediyorum.

- Seçim gecesi Amerika boyutunda yükseltilen tehdit düzeyinin de bunlardan gelen dinleme sonuçlarının başkana sadık elemanlarca Beyaz Saray’a aktarılmasıyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum ben. Ulusal Güveik Ajansı'nın (NSA) ‘chatter’ diye adlandırdığı o konuşmalarda kimbilir ne tehdit oluştrabilecek sözler duyulduysa o gece seçim sürerken her an bir şeyler olabilir beklentisi vardı gece boyunca.

- CIA içinde bile adının konuşulmasından çekinilen ve ismi bile korku yaratan ‘Ayetullah Mike’ diye adlandırılan bir yetkili var. ‘Ayetullah Mike’ CIA’nin Black Ops denilen ve karatılmış operasyonlar yapan birimin başında ve diğer lakabı da ‘Karanlık Prens’. Bir diğer lakabı da ‘Cenazeci’.

- Adamın gerçek ismi Michael D’andrea. Bir Müslüman ülke vatandaşı olan karısı ile evlendikten sonra onun da Müslüman oluğu ve CIA’deki odasında namaz kıldığı da biliniyor. Ben Washington’da çaşırken karısının Türkiye'den olup olmdığını merak etmiş ve araştırmıştım. Ama resmi kaytlarda adamın özel hayatı ile ilgili hiçbir bilgi olmadığından bir şey de bulamamıştım. Karısının İranlı olması ihtimali de daha yüksek.

- Ulusal güvenlik camiası elmanlarının bugünlerde Biden’ın Obama döneminde İran ile yapılan nükleer anlşmayı tekrardan devreye sokacağı konuşulmaya başladığından camianın aralarındaki sohbetlerde CIA’den Ayetullah Mike’ın neler düşndüğünü merak edip bunu konuştuklarına eminim. İstediği takirde hiç akla hayale gelmeyecek süreçler başlatma imkanı olan bu ismin önümüzdeki dönemde sıkça devreye gireceğine de eminm ben.

- Camianın ayrıca başkanlık koltuğuna resmen Biden oturduktan sonra hemen ertesi sabah birifnglerine başlayacak CIA Başkanı Gina Haspel’in tavrını ve seçim üzerine fikirlerini merak ettiklerine eminim ben. Bir çoğunun ondan gelecek işaretleri de bekledikleri söylenebilir.

- Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı ve ayrıldıktan sonra ‘The Room Where It Happened’ adlı bir Trump karşıtı kitap da yazmış olan John Bolton’un yeni dönemde ne tür hamleler yapacağı da eminim merakla beklenmekte ulusal güvenlik camiasında.

- Eski FBI başkanı ve Trump düşmanı olan James Comey’in yeni yönetimle bağlantı kurup kurmayacağı merakla bekleniyor Washington’da.

- Bu camianın insanlarının Beyaz Saray’a çok yakın olan K Street üzerinde ofisleri olan Foundation for the Development of Democracies (FDD) kurumuyla bağlantıları sürdürdükleri ve özelikle neokon ve Evanjelist camia ile bağlantıları olan bu kuruluş ile dirsek temaslarını yeni dönemde de sürdürecekler kesin. Bu FDD içinde yer alan ve eski Türkiye büyükelçisi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da düşman olan Eric Edelman da bu camia ile bağlantılarını sürdürüyor ve bunun Türkiye açısından ne anlama geleceği önümüzdeki dönemde belli olacak. (Bu arada 2011-2015 yılları arasında CHP milletvekilliği yapmış olan Aykan Erdemir de FDD kurumu içinde aktif olarak çalışıyor)

- Anlayacağınız Amerika’da kurulmuş olan tehlikeli ilişkiler ağı çok güçlü bir şekilde var ve bu ağın önümüzdeki günlerde neler yapacağı ve yeni yönetimle llişkierinin nasıl olacağı hem Ameika’nın hem de dünyanın geleceğini belirleyecek.
 

Editör: Haber Merkezi