ABD'de nefes kesen başkanlık yarışının sonu göründü. 

Donald Trump, her türlü itirazına rağmen kaybedecek gibi.

Joe Biden başkanlığa hazırlanıyor. Zaten gizli servisin Biden için özel önlemler almaya başlaması, hatta evinin bulunduğu bölge için uçuş yasağı kararı alınması bunu gösteriyor.

Peki Biden'ın başkanlığı Türkiye'yi nasıl etkiler?

Habertürk yazarı Serdar Turgut, bugünkü köşesinde bu sorunun cevabını aradı.

ABD'de yıllarca yaşayan ve yapısını çok iyi bilen Turgut, "Kanallara çıkan yorumcuların önemli bölümü Biden’ın başkanlığının Türkiye’ye yönelik devlet politikalarını fazla değiştirmeyeceğini düşünüyor gibiydiler. Ben aynı fikirde değilim.
Başkanların devlet politikalarının çizdiği sınırlar içinde hareket ettikleri doğrudur ama bu sınırlar içinde serbest davranma ve damgalarını vurma alanları da hayli büyüktür. Biden gibi müesses nizamın oyucusu olan bir siyasetçi bu sınırlara tabii ki dikkat edecektir ama önemli farklar da ortaya koyacaktır. Dolayısıyla Biden başkanlığında getirilecek politikalardan Türkiye hayli etkilenecek. Türkiye’nin yeni dönemde neler olabileceğine kafa yormaya başlaması ve şimdiden yeni dönemin farklı Amerikan üslubuna hazırlanması gerekiyor" diye başladığı yazısına şöyle devam etti:

Neler olabileceğini anlamak için Biden’ın olası Beyaz Saray ekibinde kimlerin olabileceğini ve özelikle kritik önemde olacak ulusal güvenlik danışmanının kim olabileceğini anlamak için Washington’daki bazı eski dostlarımla konuştum.

‘Amerika’daki Tehlikeli ilişkiler’ başlıklı son yazımda bugün Amerika’da ulusal güvenlik camiasının kontrol dışına çıkmış olduğunu ve yeni başkanın bunu kontrol altına almadığı takdirde hem Amerika hem de dünya açısından son derece tehlikeli sonuçlar doğabileceğini yazmıştım.

Yeni Beyaz Saray yönetiminin en kritik ismi başkanın ulusal güvenlik danışmanı olacak.

Yaptığım konuşmalardan anladığım kadarıyla Biden bu pozisyon için uzun süredir birlikte çalışmakta olduğu Anthony Blinken’i düşünüyor. Dolayısıyla Amerika’nın Türkiye ile ilişkilerini de belirleyecek isim olan Anthony Blinken’ı biraz daha yakından tanımaya başlamamızda yarar var. Blinken bu göreve atanmasa bile yine de onu tanımalıyız çünkü o her durumda yeni Biden yönetiminde dış politikayı belirleyecek ekip içinde bir şekilde olacak.

Baştan hemen şunu söylemek mümkün; bugüne kadar göreve gelmiş başkanlar içinde Türkiye’yi en iyi tanıyan bir yönetim işe başlıyor.

Trump göreve başladığında belki iş ilişkileri nedeniyle İstanbul’un nerede olduğunu biliyor olabilirdi ama Türkiye hakkında fazla bir nosyonu olduğu şüpheliydi.

Biden ise Obama döneminde Amerika’nın Türkiye dosyasına hem çok hakim olmuş ve hem de Türkiye ile ilişkileri yönetim içinde yürütmüştü.

Bunu da o dönemde bir ara dışişleri bakan yardımcılığı ve daha sonra başkan yardımcısı olan Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı olan Anthony Blinken’in yardımıyla yapmıştı.

Clinton döneminde yönetimin içine dış politika konularında giren Blinken daha o dönemde Türkiye ile özel ilgilenmeye başlamış ve daha sonra Obama-Biden yönetiminde de Türkiye’yi takip etmeyi sürdürmüştür.

Amerika’nın ‘Ivy League’ olarak bilinen prestijli üniversitelerinde (Harvard, Columbia) okumasıyla ve daha sonra yönetici sınıflarla kurmuş olduğu görev ilişkileriyle, kültürüyle hayat tarzıyla tam bir müesses nizam adamı olan Blinken, Obama döneminde sıkça Türkiye’ye gelmişti, hatta FETÖ darbe girişiminin olduğu yılda altı ay içinde üç kez üst üste Türkiye’ye gelmiş ve hem yönetim ile hem de sivil toplum örgütleriyle görüşmüştür.

Blinken ve Biden NATO’ya ve bunun içinde Türkiye’nin önemini çok vurguluyorlar.

Başkanlığı döneminde bir ara NATO’dan ABD’yi çıkarmayı bile düşünebilmiş Trump’ın aksine Biden yönetimi NATO’nun güçlü bir şekilde var olmayı sürdürmesine ve bu nedenle Türkiye’nin de çok önemli olduğuna özel vurgu yapıyorlar.

(...)

Amerika’nın geleneksel dış politikasında göstermelik da olsa demokrasi ve insan hakları vurgusu daima olmuştu. Trump buna önem vermemeye başladı. Amerika’nın çıkarları söz konusu olduğunda bunların göz ardı edilebileceği sinyallerini de verdi. Bunun gerçekçilik olduğunu ve aslında Trump’ın Amerika hakkında doğruları söylemiş olduğunu düşünenler olabilir ama demokrasiye ve insan haklarına önem vermeyen bir Amerika’nın dünya açısından pek hayırlı olan bir sonuç doğurmadığı da ortada.

Biden Amerika dış politikasında demokrasi ve insan haklarına eskiden verilen önemi tekrardan güçlü bir şekilde vermeye başlayacak. Yeni yönetim buna sadece lafta önem vermekle kalmayacak uygulamada da buna dikkat edecek.

Bilinken dışişleri bakan yardımcısıyken devletin Afganistan, Pakistan ve İran’a yönelik politikalarını oluşturmaya yardımcı olmuştu. Üç ülkeye de demokrasi vurgusunun özellikle yapıldığını bilmemiz gerekiyor ki Blinken’in de içinde yer alacağı bir yönetimin Türkiye’ye de kesin aynı vurguyu yapacağını görmeye başlayabilelim.

Blinken’in Türkiye’ye daha önce yapmış olduğu ziyaretlerden de biliyoruz Biden yönetimi Suriyeli mülteciler konusunda daha fazla duyarlı olacak ve bu konuda Türkiye ile koşulları iyileştirme yönünde işbirliğine de açık olması ihtimali büyük.

Daha sonra İŞİD’e karşı mücadele için YPG ile ilişki kurulması fikri Obama yönetimi sürecinde düşünülmeye başlanmıştı ve bu nedenle bu politikanın oluşmasına katkıda bulunmuş Biden’ın başkanlığı döneminde ABD’nin bu politikadan çıkmasını beklemek biraz hayalcilik olabilir. Ancak Türkiye YPG ile Amerika’nın kurmuş olduğu ilişkiye yönelik Biden’ın hassas olacağı demokrasi, insan hakları kartını açıp Amerika’nın PKK/YPG ile kurmuş olduğu ilişkiyi sona erdirmesini isteyebilir. Ancak bunda başarılı olabilmemiz için demokrasi ve insan hakları konularında bize yöneltilebilecek eleştirilere imkan veren kendi koşullarımızı iyileştirmemiz gerekiyor.

FETÖ darbe girişimi sonrasında hem Biden hem de Blinken Türkiye’ye geldiler bu nedenle darbe girişimi ve FETÖ terör örgütü hakkındaki resmi görüşlerini biliyoruz. Perde arkasında neler olduğunu tam bilmiyoruz ama her Amerikan devleti temsilcisi gibi onlar da darbe girişimini lanetliyorlar ancak FETÖ liderinin geri verilmesi konusunda bunun siyasi bir karar olmadığını hukuk alanına giren bir konu olduğunu söylemekle yetiniyorlar. Yeni yönetimde de bunun böyle süreceğini beklemek gerçekçi olabilir.

Özet olarak Biden yönetimi Amerikan ulusal güvenlik camiasını kontrol altına alacak ve Türkiye'ye yönelik politikalarda radikal değişimler yapmasa da bizim için önemli olabilecek nüanslarda değişiklikler yapacak. Trump’ın Evanjelistlerle ve İsrail ile kurmuş olduğu hastalıklı ilişkiden bir şekilde çıkacak olan Biden yönetimi İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkiyi düzeltme konusunda ilerde adımlar atarsa bu da sürpriz olmamalı.

Editör: Haber Merkezi