Suriye, dün öğle saatlerinde İsrail tarafından düzenlenen yoğun hava saldırılarıyla derinden sarsıldı. Özellikle başkent Şam'da gerçekleşen bu operasyonlarda kritik devlet yapıları hedef alınırken, İsrail’in müdahalesi uluslararası arenada yankı buldu. Süveyda’daki Dürzilerin özerklik taleplerinin Şam yönetimi tarafından reddedilmesinin hemen ardından gelen bu saldırılar, bölgede yeni bir krizin fitilini ateşledi.
İsrail savaş uçaklarının hedefinde Suriye Genelkurmay Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı da vardı. Resmî kaynaklara göre saldırılarda 6 kişi hayatını kaybetti, 28 kişi ise yaralandı. Yaklaşık 7 saat boyunca süren bombardıman, Dürzi topluluğu ile Suriye yönetimi arasında varılan ateşkesle sona erdi.
Suriye Geçiş Dönemi Başkanı Ahmed Şara, saldırıların ardından kamuoyunun karşısına ikinci kez çıktı. İsrail’in, Suriye’yi iç kargaşaya sürüklemeye çalıştığını belirten Şara, "Karşımızda iki yol var: Ya İsrail’le doğrudan yüzleşeceğiz ya da iç birlikteliğimizi yeniden sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
Şara ayrıca, Süveyda bölgesindeki istikrarsızlığın çözümü için yerel Dürzi temsilciler ve kanaat önderlerinden oluşan özel komisyonların oluşturulduğunu duyurdu. Dürzi halkına birlik çağrısında bulunan Şara, "Suriye asla kaosun merkezi olmayacak. Dış güçlerin ülkemizi bölmesine izin vermeyeceğiz" diyerek kararlılık mesajı verdi.
Türkiye’ye Açık Mesaj ve Teşekkür
Ahmed Şara'nın açıklamalarındaki en dikkat çekici başlıklardan biri ise Türkiye’ye yönelik özel teşekkür oldu. Saldırıların şiddetinin azaltılmasında ve ateşkes sürecinin sağlanmasında Türkiye'nin aktif bir arabuluculuk rolü üstlendiğini vurgulayan Şara, şu ifadeleri kullandı:
"ABD ve bazı Arap ülkeleri ile birlikte Türkiye’nin katkısı, ülkemizi belirsizliğin karanlığından çıkardı. Türkiye’nin, geçmişten bugüne süregelen dostluğu ve son dönemdeki diplomatik girişimleri çok kıymetli. Ülkemizin birliği ve huzuru için dost ülkelerle birlikte hareket etmeye devam edeceğiz."
Bu gelişmeler, bölgede dengelerin her an değişebileceğini bir kez daha gözler önüne sererken, Türkiye’nin diplomatik gücünün kriz anlarında nasıl devreye girdiğini de ortaya koydu.
