Bir zamanlar Afganistan modern bir toplum olmanın eşiğindeydi.

Ülkenin lideri Emir Habibullah Han, 1901'de ele geçirdiği yönetimi 1919'a kadar korumuş,birçok önemli alanda ıslahat girişimlerine başlamış, ancak 1919'da uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmişti.

Yerine oğlu Amanullah geldi. Amanullah tahta geçtiğinde tüm Afgan kabilelerine tam bağımsızlık vaadinde bulundu.

1919'da imzalanan Ravulpindi Antlaşmasıyla İngilizler'den kâğıt üzerinde bağımsızlık kazanıldı.

Amanullah, Afganistan'da yaşayan tüm ırk ve kabilelere vatandaşlık verdi ve Afganistan'ın kanayan yaralarından birisi olan köleliği yasakladı. O sırada ülkede 500 bin civarında köle bulunuyordu.

Amanullah'ın reform sürecine asıl hız verecek gelişme 1928 yılında yaptığı Türkiye ziyareti oldu.

Mustafa Kemal Atatürk, Kral Amanullah Türkiye'ye geldiğinde onu büyük bir misafirperverlikle karşıladı.  

Yurt dışına da çıkmadan evvel reform sürecini başlatan Amanullah'ın hızı Mustafa Kemal'i endişelendirdi. Kral Amanullah'ı akıbetinden endişe ederek kendisine şunları söyledi:

"Aziz kardeşim nedir bu tedbirsizlik? Nedir bu gamsızlık? Almışsın aileni yanına ülkeden ülkeye dolaşıp duruyorsun. Arkana baktığın yok oysa Afganistan'ın durumu pek naziktir. Bunu bir an bile aklından çıkarma hatta kuruntulu, kuşkulu ol ama tedbirsiz olma. Daha dün çadırında kurşunlanmış olan öz babanı hatırla, Afganistan tarihini hatırla"

Ama Amanullah, ülkesini  hemen modern bir Afganistan'a dönüştürmek istiyordu. Türkiye'den ve Atatürk'ün yaptıklarından etkilenmişti.

Amanullah ülkesine döndüğünde önce  Afganların başına bağladığı beş metrelik şalı ülke ekonomisine zarar verdiği gerekçesiyle yasakladı. Erkeklerin şapka takmasını ve devlet dairelerine takım elbiseyle girmesine zorunlu kıldı. Daha önce evlilik yaşını kızlarda 18 yaptığı yasa dahi reddedilen Amanullah, biranda peçe, burka ve başörtüsüne savaş açtı. Şapkanın aksine bunu kanunla yapmak yerine gönüllülük esasıyla halka kabul ettirmeye karar verdi.

Amanullah, kadının toplumsal hayata karışması ve erkeklerle eşit haklara sahip olması için de harekete geçti. Kadınların dernek kurması, iş hayatına katılması hatta siyaset yapması istedi. 

Atatürk'ün uyarılarına aldırmayan Kral, kısa sürede isyan ateşinin tutuşmasına sebep oldu. Kabileler ve mollalar, "Dinsiz Kral" dedikleri Amanullah'a karşı büyük bir isyan başlattılar. Özellikle sınır bölgelerindeki kabileler isyana ilk katılanlar oldu.

Atatürk isyan haberini alır almaz hükümet kurmaylarını Çankaya'da topladı. Afgan ordusunu modernize etmek üzere bölgede bulunan Türk askerine şu telgrafı gönderdi:

"Türk zâbitleri irticaya karşı Kral'ın emriyle Türk vatanını müdafaa eder gibi hayatlarını ortaya koyarak vazife ifasile mükelleftirler. Ailelerin kaçırılması için bahsettiğiniz müracaat katiyen doğru olmadığı gibi böyle bir arzunun hissedilmesi bile caiz değildir. Afganistan politikamızın istikrarı zabitanımız bu hadisede fedakârlık ve muvaffakiyetlerine bağlıdır. Zabitanımıza vazifelerini hükümet namına emrediniz. Kraldan mülakat isteyiniz ve gayet metin ve cesaret verici bir tavırla zabitanımızın hayatlarıyla kendisini müdafaya hazır olduklarını söyleyiniz alacağınız cevabı bildiriniz. Eğer vaki ise öz kardeş bildiğim sizin ıstarabınızı tahfife medar olacak noktai nazarlarımı bildirmek üzere beni serian hakikatten haberdar ediniz. Orada bulunan ve yolda emrinize iltihak etmek üzere olan bilcümle Türk ümera ve zabitanı sizin için fedayi hayat emrini almışlardır. Büyük alaka ile cevabınıza intizar ederim kardaşım."


Oysa Amanullah çoktan tahtını bırakıp kaçmıştı. Babasının akıbetini yaşamaktan korkan devrik kral, Türk askeri canını tehlikeye atarak isyanı bastırmaya gelmesine rağmen yerinde beklemeye dahi cesaret edemeyecekti.

Kral Amanullah dönemi, bugünkünden farklı bir Afganistan hayali taşıyordu ama Afgan halkı farklı etnik unsurları içinde barındırdığı gibi aynı zamanda güçlü bir kabile sistemine dayanıyordu. Tüm dengeleri yönlendiren ise mollalar ve bazı dini gruplardı.

Reformist Kral, Türkiye'nin neredeyse iki asır süren modernleşme sürecini sadece 10 senede hayata geçirebileceğini düşündü. Afganistan'ı muasır medeniyetler seviyesine çıkarmayı kendisine hedef belirleyen Amanullah'ın fevri kararları Afganistan'ın demokrasisine ağır bir darbe vuracaktı.

Afgan halkına büyük bir sevgi duyan Mustafa Kemal, Kralı uyarmışsa da Amanullah'ın akıbetini değiştirememişti.

Afganistan'da modernleşme çabaları 1960'lı yıllarda da devam etti. Kadırlar hayatın içindeydi, şeriat yönetimi kimsenin aklından geçmiyordu.

Ama bugün gelinen nokta karanlık bir ortaçağ devri oldu.

Kadının bırakın dışarı çıkmasına burnunun ucunun gözükmesi bile yasak.

Taliban var orada artık.

Yazık!