Orta Doğu’da yükselen gerilim, İsrail ile İran arasında on günden bu yana süren çatışmayı daha da derinleştiriyor. 10. günün sonunda ABD’nin, İran’ın en kritik üç nükleer tesisi—Fordo, Natanz ve İsfahan—ile askeri altyapısını hedef aldığı 30 adet Tomahawk füze saldırısıyla durumu daha da çalkantılı hale geldi. Bu adım, sadece bölgedeki dengeleri sarsmakla kalmadı, aynı zamanda Orta Doğu’nun kırılgan yapısını tüm insanlığın gözü önüne serdi.
ABD Müdahalesinin Ardındaki Amaçlar
ABD’nin bu müdahalesi, Çin Küresel Televizyon Ağı (CGTN) tarafından “Orta Doğu’da kırılgan bir dönüm noktasına” işaret eden bir yorumla değerlendirildi. Analizde, “ABD’nin İsrail ile İran arasındaki savaşı sonlandırmak üzere savaşa başvurduğu” ifade edildi. Bu açıklama, Washington’ın bölgedeki çatışmaları dizginlemeye çalışırken, aynı zamanda sorumluluk üstlendiğini iddia ettiği yönünde algılar yaratıyor.
BÖLGESEL SAVAŞI TETİKLEYEBİLİR
Karmaşık Mozaik: İttifaklar ve Vekalet Güçleri
Orta Doğu’nun kendine özgü dinamikleri, ittifaklar ve vekalet savaşları ile örülü bir bütün sunuyor. CGTN yorumunda, ABD’nin saldırılarının yalnızca İran’ı değil, bölgedeki müttefiklerini ve senkronize çalışan vekil güçlerini de harekete geçirmeye tohum ekebileceği belirtildi. Bu durum, sadece iki ülke arasında değil tüm bölgeyi sarsabilecek bir domino etkisi yaratabilir.
İran ve Rusya’dan Gelebilecek Misilleme
Yorumda dikkat çekilen bir diğer nokta da, İran’ın, onun bölgesel müttefiklerinin ya da Rusya gibi bölgedeki büyük güçlerin vereceği tepkinin belirsizliği. Bu belirsizlik, kontrol edilemez evrimlere açık bir senaryo sunuyor.
Tarihten Ders: Uzun Sürmüş Müdahaleler
CGTN yorumunda, Irak’ın 2003 yılında ABD tarafından işgal edilmesi örnek gösterildi. “Çarpıtılmış istihbarata dayanarak” yapılan bu müdahalenin felakete dönüştüğü, ardından mezhep çatışmaları ve direniş yükselişinin yaşandığı hatırlatıldı. Irak, 20 yıl sonra hâlâ istikrarlı bir yönetim kuramamış ve çözüm bekleyen derin sorunlarla boğuşuyor. Bu bağlamda, metinde “Şimdi aynı hatalar, Irak’tan üç kat büyük İran’da tekrar mı edilecek?” sorusu güçlü bir uyarı olarak sunuldu.
Diyalog ve Müzakere Umudu
ABD’nin askeri cepheye yönelmesine rağmen, CGTN yorumunda hala diyalog ve müzakere yolunun açık olduğu vurgusu yapıldı. “Orta Doğu ve dünya için istikrarın tek umudu bu,” denildi. Bu düşünce, tıpkı tarih sahnelerinde görüldüğü gibi silahın sessizleştirilemeyen çığlıkları değil, masada kurulan güven köprülerinin inşasını temel alıyor.