Libya'nın doğusunda yer alan Tobruk'taki Temsilciler Meclisinin (TM), Başbakan ilan ettiği Fethi Başağa hükümetine güvenoyu vermesiyle, ülke Mart 2021 öncesi çift başlı yönetim dönemine tekrar döndü.

Temsilciler Meclisi, Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki mevcut Ulusal Birlik Hükümeti'nin görev süresinin 24 Aralık 2021'de dolduğu gerekçesiyle 10 Şubat'ta ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda Fethi Başağa'yı başbakan seçti; 1 Mart'ta da Başağa hükümetine güvenoyu verdi.

Başağa hükümetinin kurulması ve güvenoyu almasıyla birlikte Libya seçimleri rafa kaldırılmış gibi duruyor. Artık tartışma, hangi hükümetin daha meşru olduğu ve bu çift başlı yapının, 14 ayı aşkın bir süredir devam eden ateşkes ve uzlaşı halinin sona ermesi ve silahlı çatışmaların yeniden başlamasına neden olup olmayacağı üzerinde dönüyor.

Başağa hükümetine güvenoyu verilmesine tepki gösteren Dibeybe hükümeti ise atılan adımı kabul etmedi ve TM Başkanı Akile Salih'i "sahtecilik ve dolandırıcılıkla" suçladı.

Bazı milletvekilleri de güvenoyunun verileceği oturumda Meclis toplantı yeter sayısına ulaşılması için sahte imza atıldığı yönünde açıklamada bulunarak, Dibeybe hükümetine destek verdi.

Trablus'ta Başağa karşıtı koalisyon

Dibeybe'nin, Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile 2 Mart'ta yaptığı toplantı, haziran ayında parlamento seçimlerinin yapılması amacıyla kurulmuş bir koalisyon olduğu izlenimini oluşturdu.

Bu koalisyona, "güvenoyu ve Anayasa değişikliğiyle ilgili oturumlarda hem karar yeter sayısına ulaşılmadığı hem alınan kararların Meclis iç tüzüğüne aykırı olduğu" yönündeki açıklamalarıyla 30 milletvekili de dolaylı olarak katıldı.

Askeri düzeyde ise Öfke Volkanı Operasyonu'nu yöneten bazı komutanlar Başağa başkanlığında paralel bir hükümetin dayatılmaması uyarısında bulundu ve bunun, Trablus saldırısını yönetenlere (Halife Hafter) yetki verilmesi anlamına geldiğini savundu.

Dibeybe hükümeti, Libya Devlet Yüksek Konseyi, 30 milletvekili ve komutanlardan oluşan bu koalisyon, Başağa hükümetinin Trablus'ta çalışmasını engellemeyi hedefliyor.

Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Libya Başkanlık Konseyinin de seçim seçeneğinden yana tavır alması bir diğer ifadeyle Dibeybe ile ittifak yapması bekleniyordu ancak bu henüz gerçekleşmedi.

Başağa, Trablus'ta iktidara gelebilir mi?

Fethi Başağa'nın ise hükümetinin, Trablus'taki çalışmalarını engellemek üzere oluşturulan bu koalisyonu pek de umursamadığı görülüyor.

Zira Başağa, güvenoyu verildikten sonra yaptığı açıklamada, hükümetinin görevi Trablus'tan sorunsuz bir şekilde devralacağını, askeri yetkililerle devir teslim sürecini sorunsuz bir şekilde tamamlamak için çalışmalar yürüttüğünü söylemişti.

Başağa, 2018-2021 yıllarındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti'nde İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı sırada, bazı güvenlik birimlerinin oluşumundan sorumluydu; Misrata kentinde devrik lider Muammer Kaddafi'ye karşı devrim komutanlarındandı. Başağa ayrıca, Halife Hafter'in 2019 yılındaki Trablus saldırısını püskürten önemli komutanlardan biri olarak öne çıktı.

Başağa, Trablus'taki askeri yetkililer ve kurumlarla yürüttüğü çalışmalardan bahsederken büyük ihtimalle, kendisinin oluşumuna öncülük ettiği, İçişleri Bakanlığına bağlı güvenlik birimlerinden ve batı bölgesinde Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad komutasındaki düzenli ordudan söz ediyor.

Ancak, Trablus'taki hükümet binası ve önemli bakanlıklara ait binaların ele geçirilmesinin yolu bunların korunmasından sorumlu olan güvenlik birimlerini ikna etmekten geçiyor. Başağa ancak o zaman, Trablus dışından güçlerle bu binalara baskın düzenlemeden onları ele geçirebilir.

Bu ise Trablus'ta nadir görülen bir durum değil, daha önce de buna benzer durumlara tanık olundu. Geçmiş tecrübeler göz önüne alındığında, Başağa'nın Trablus'a giriş anahtarlarına sahip olduğu söylenebilir ancak siyasi manevra yapma konusunda alışılmadık bir yetenek sergileyen Dibeybe de bu ihtimale kendisini hazırlamış görünüyor.

Kendisine bağlı olarak kurduğu "referandumu ve seçimleri destekleme gücü" ve herhangi bir çatışmaya hazırlık amacıyla Misrata'dan Trablus'a yaklaşık 200 askeri araç getirmesi bu hazırlığı kanıtlıyor.

Siyasi ve toplumsal güçler, ister Trablus isterse Misrata'da olsun herhangi bir çatışmayı önlemek için harekete geçmezse Başağa'nın yaşanan bu gerilim ve askeri seferberlik ortamında iktidarı ele geçirmesi pek kolay olacak gibi görünmüyor.

Tartışmalı güvenoyu oturumu

Başağa hükümetinin güvenoyu aldığı Meclis oturumu da hem siyasi hem hukuki açıdan tartışmanın odağı olmuş durumda.

Şu ana kadar toplantı yeter sayısının 83 mü yoksa 89 mu olduğu konusunda ittifak sağlanmış olmasa da TM Sözcüsü Abdullah Bileyhik, güvenoyu oturumuna katılan 101 milletvekilinden 92'sinin Başağa lehine oy kullandığını açıkladı.

Milletvekili Muhammed Linu ise yerel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, söz konusu oturuma sadece 78 milletvekilinin katıldığını, toplantı yeter sayısının 88, karar yeter sayısının ise 87 olduğunu savundu.

Öte yandan, canlı yayınlanan Meclis oturumunda 87 milletvekilinin adının okunduğu duyuldu. Bu durum, oturuma katıldığı açıklanan diğer 14 milletvekiline ne olduğu sorusunu akıllara getirdi.

Meclis oturumunda sahtecilik yapıldığı şüphesini artıran başka bir durum ise bazı milletvekillerinin, oylamaya katılmadıklarını açıklamasına rağmen isimlerinin okunması oldu.

Bu durum, Başbakan Dibeybe'nin, Meclis Başkanı Salih'i sert bir şekilde kınamasına ve Mecliste sahtecilik yapıldığı suçlaması yöneltmesine neden oldu.

Başağa ise güven oylamasının açık, net ve şeffaf bir şekilde gerçekleştiğini savundu.

Uluslararası düzeyde ise Rusya dışında Başağa hükümetine destek veren olmadı. Başağa'nın başbakan olmasını ilk destekleyen Mısır'ın ise yeni hükümeti tebrik etmekte gecikmesi dikkati çekti.

Başağa'nın geniş tabanlı hükümeti

Başağa, 18 bakandan oluşan bir teknokrat hükümeti kurmak yerine, milletvekillerinin güvenoyunu almak için onları "memnun etme" ve tabanı geniş tutma politikası gütmüş gibi görünüyor.

Zira yeni kurulan hükümette, 3 başbakan yardımcısı, 30 bakan ve 6 devlet bakanı bulunuyor.

Yeni hükümetin en çok eleştirildiği nokta ise bünyesinde milletvekillerinin de olması. Oysa ki Meclis iç tüzüğü, bir milletvekilinin Meclis üyeliği devam ederken başbakanlık ya da bakanlıklara aday olamayacağını öngörüyor.

Hükümet ayrıca, milletvekillerinin akrabaları ile ülkenin doğusundaki silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'e yakın şahsiyetleri içermesiyle de eleştiriliyor. Temsilciler Meclisi Başkan yardımcısıyken yeni hükümette Savunma Bakanı olan Ahmid Huma bu isimler arasında yer alıyor.

2019'da Hafter'in Trablus'a yönelik saldırısını savunmak için ABD'yi ziyaret eden Huma'nın, Hafter aleyhinde işkence, adam kaçırma, keyfi infaz gibi çeşitli savaş ve insanlık suçlarından ABD'nin Virginia eyaletinde açılan davanın kovuşturma sürecinin durdurulmasında rol oynaması bekleniyor.

Başağa hükümetinin kurulması ve güvenoyu almasıyla birlikte Libya seçimleri rafa kaldırılmış gibi duruyor. Artık tartışma, hangi hükümetin daha meşru olduğu ve bu çift başlı yapının, 14 ayı aşkın bir süredir devam eden ateşkes ve uzlaşı halinin sona ermesi ve silahlı çatışmaların yeniden başlamasına neden olup olmayacağı üzerinde dönüyor.