İngiltere’den 2025’in ilk dokuz ayında İsrail’e yapılan silah ihracatının rekor düzeye ulaştığı bildirildi. İngiliz Channel 4 televizyonunun açıkladığı ticaret verilerine göre; yılın ilk üç çeyreğinde Londra’dan Tel Aviv’e doğru yaklaşık 1 milyon sterlin (bugünkü kurla yaklaşık 56 milyon TL) tutarında askeri ekipman gönderildi.
Veriler, son üç yıla kıyasla 2025’teki satışların belirgin biçimde arttığını gösteriyor. Özellikle haziran ayında yaklaşık 400 bin sterlinlik tek seferlik satış kaydedilirken, eylül ayında 310 bin sterlinlik bir sevkiyat ikinci sırada yer aldı. Ağustos ayında bildirilen 150 bin sterlinlik satışın yaklaşık 20 bin sterlini “mermi” kategorisinde kaydedildi.
Açıklanan dökümde satılan ürünlerin detayları net biçimde listelenmedi; ancak raporda bazı kalemlerin bomba, el bombası, torpido, füze ve mühimmat başlıkları altında sınıflandırıldığına dikkat çekildi. Veriler, alıcıların kim olduğu ya da bu ürünlerin üçüncü ülkelere yeniden satılıp satılmadığı konusunda bilgi yer almıyor.
Hükümet savunması: İhracat kontrolleri uygulanıyor
İngiltere hükümeti, haberin ardından yaptığı değerlendirmede, Gazze ve Batı Şeria’daki operasyonlarda kullanılmak üzere bomba ve mühimmat satılmadığını savundu. Bakanlık kaynakları, listelenen kalemlerin çoğunun sivil amaçlı veya yeniden ihraca yönelik olduğunu öne sürerken, “silah kontrol sistemimizi çok ciddiye alıyoruz” ifadelerini kullandı. Yetkililer ayrıca geçen yıl İsrail’e yönelik bazı ihraç lisanslarının askıya alındığını hatırlattı.
Lisans sayıları ve endişeler
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Temmuz 2025 itibarıyla İngiltere’de İsrail’e ilişkin yaklaşık 347 ihracat lisansınınyürürlükte olduğu belirtiliyor. Bu durum, hem uluslararası insan hakları örgütleri hem de bazı milletvekilleri tarafından eleştiriliyor; eleştirilerin merkezinde, Filistin’i tanıyan bir hükümetin artan silah satışı gerçekleştirmesinin çelişkisi bulunuyor.
İngiltere’nin Filistin’i tanıma kararı ile eş zamanlı ilerleyen silah ihracatı, muhalefet milletvekilleri ve insan hakları savunucuları tarafından çifte standart olarak nitelendirildi. Eleştirilerde, bu tür sevkiyatların bölgedeki tansiyonu ve insani krizi derinleştirebileceği vurgulanıyor.
