“Ocak ayında Uganda medyası, genel seçimlerden günler önce başkent Kampala şehir merkezinden geçen büyük bir zırhlı personel taşıyıcı konvoyunu duyurdu. Türk savunma analistleri, araçların Türkiye’de üretildiğini açıkladı.

Bu gelişme, Uganda’da güvenliği sağlamayı mı yoksa bir güç gösterisiyle muhalefeti sindirmeyi mi amaçlıyordu?

Hükümet asla ikinci seçenek olduğunu söylemedi, ancak 1986’dan beri iktidarda olan Başkan Yoweri Museveni seçimi kazandı.

M5 derğisinde yer alan çeviri analize göre, bugün Afrika’da en çok talep gören Türk drone’ları. Libya, Suriye ve en çarpıcı şekilde Azerbaycan’daki başarılı askeri operasyonlarda kendini kanıtlamış bir teknoloji olarak potansiyel alıcı ülkelerin dikkatini çekiyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ziyaret ettiği 29. Afrika ülkesi olan Angola’yı geçen ay ziyaret ettiğinde, ev sahibi Cumhurbaşkanı Joao Lourenco, ülkenin bu tür yetenekleri edinme konusundaki ilgisini yeniden teyit etti. Lourenco, yaz aylarında Türkiye’yi ziyaret ettiğinde niyetini iletmişti.

Erdoğan, Lourenco ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Bildiğiniz gibi bu tür konularda muhafazakar değiliz ve onlara her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu söyledim.” dedi. Erdoğan;”Savunma bakanlarımız konuşacak ve gerekli adımları atacağız.” açıklamasında bulundu.

Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, Afrika gezisinde Erdoğan’a eşlik ederek liderler arasındaki herhangi bir anlaşmanın derhal yürürlüğe girmesini sağladı.

Türkiye’nin NATO ortakları ve Mısır gibi Ortadoğu’daki komşularıyla ilişkileri bozulurken, Erdoğan kayıp fırsatları telafi etmek için Afrika’ya dönüyor. Türkiye, silahlı insansız hava araçlarından zırhlı araçlara kadar her şeyi satmaya ve askeri eğitmenler sağlamaya hazır olduğu için, bu stratejide askeri işbirliği özellikle etkili oluyor.

Bu aynı zamanda Afrika devletlerinin kaynaklarını Çin ve Fransa gibi yerleşik tedarikçilerin ötesinde çeşitlendirme arzusuna da uyuyor.

Türk dronlarının son çatışmalardaki başarısı Afrika’da da farkedildi. Eski ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Rich Outzen’in “Anlaşmalar, İHA’lar ve Milli İrade — Türkiye Güç Projesinde Yeni Dönem ” raporuna göre, Ermenistan Eylül-Kasım 2020’deki Dağlık Karabağ ihtilafında Türk destekli Azerbaycan saldırılarında, 190 ana muharebe tankı, 100 zırhlı personel taşıyıcı ve piyade savaş aracı ve düzinelerce hava savunma sistemini kaybetti.

Outzen, “Türk ve İsrail yapımı insansız hava araçları hava savunma sistemlerini deldikçe, Ermeni kuvvetleri tespit ve yıkıma karşı son derece savunmasız kaldı” tespitinde bulundu.

Türk dronları ABD veya İsrail’de yapılanlardan daha ucuz. Türk savunma analisti Çağlar Kurç’a göre, bu ucuz maliyet avantajı ve kullanım kolaylığı nedeni ile Türk dronları devlet dışı aktörlere ve terör örgütlerine karşı operasyonlarda Afrika devletlerinin ihtiyaçlarına çok uygun.

Çünkü Kurc da zaten; “Afrika devletleri zaman zaman uçak satın almak gibi pahalı satın almalar yaptılar, ancak bunların bakımını ve işletimini gerçekleştiremediler.” tespitinde bulunuyor.

Eylül ayında Türkiye’nin Teknofest havacılık ve teknoloji festivalinde her yaştan ziyaretçi sırayla Baykar dronelarını yer kontrol istasyonu simülatörlerinde joystick kullanarak çalıştırdı. Sertifikalı bir TB2 drone operatörü veya teknisyeni olmak, bir savaş uçağı pilotundan çok daha kısa bir sürede yaklaşık dört aylık bir eğitim ile mümkün oluyor.

Dört günlük Angola, Togo ve Nijerya gezisinden Türkiye’ye döndükten saatler sonra Erdoğan, 21 Ekim’de bir Baykar fabrikasını ziyaret ederek, Afrika’da şirketin ürünlerine verilen tepkiyi çalışanlara anlattı.

Erdoğan; Baykar’ın son yüksek irtifa, uzun ömürlü insansız muharebe aracına atıfta bulunarak, “Şunu açık açık söyleyeyim: Afrika’da nereye gitsek bizden Akıncı da dahil olmak üzere silahsız ve silahlı insansız hava araçları istediler” dedi.

Erdoğan Baykar çalışanlarına, “Silahsız ve silahlı insansız hava araçlarıyla yaptıklarınızı gördükçe artık dünya güçleri sizi takip ediyor. Çünkü insansız hava araçları konusunda artık dünyanın en başarılı 3 ülkesi arasındayız. Bu ülkenin başkanı olarak sizinle gurur duyuyorum” dedi.

Reuters, geçen ay Fas’ın ilk Türk İHA grubunu teslim aldığını bildirdi. Ayrıca Türkiye İhracatçılar Meclisi verileri; hem Etiyopya hem de Fas’a yapılan savunma ve havacılık ihracatının son iki ayda keskin bir şekilde arttığını gösteriyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tanju Bilgiç geçen ay gazetecilere verdiği demeçte, “Uluslararası medyada Mısır’ın Etiyopya’ya insansız hava aracı sattığımızdan rahatsız olduğu yönünde haberler çıkabilir. Konuyla ilgili dikkatimizi çeken resmi bir şey yok. Sonuçta Türkiye ve Etiyopya egemen ülkelerdir ve Etiyopya bu insansız hava araçlarını istediği yerden satın alabilir.” dedi.

Bunları yanında Tunus’un da, Eylül ayının sonunda başka bir savunma şirketi olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii’nden ilk silahlı insansız hava araçlarını aldığı bildirildi. Nijerya’da Ekim ayı ortalarında güvenlik konularında yardım istemek için Türkiye’yi ziyaret etti.

Türkiye’nin Afrika ile askeri angajmanı sadece silah satışlarıyla sınırlı değil. Ülke, yerel güçleri eğittiği Somali’de büyük bir askeri üs inşa etti.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü verileri, Afrika’nın en büyük dört silah tedarikçisinin Rusya, Çin, Fransa ve ABD olduğunu gösteriyor. Fakat; Türk savunma sanayii başkanı İsmail Demir’e göre, Ağustos ayında İstanbul’da düzenlenen 2021 Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı 2021’e en büyük yabancı katılımı Afrika’dan gelen heyetler oluşturdu. O yüzden Enstitü’nün bu verileri değişecek gibi görünüyor.

Katılımcılar arasında bir Afrika cumhurbaşkanı, savunma bakanları ve ordu komutanları yer aldı. Etkinlik sırasında, Türkiye’nin kendi ürettiği keskin nişancı tüfeğini ve makineli tüfeğini Mali, Moritanya, Çad, Burkina Faso ve Nijer’den oluşan G5 Sahel Ortak Gücü’ne uluslararası terörle mücadele amacıyla satması da dahil olmak üzere birçok savunma sözleşmesi ve işbirliği anlaşması imzalandı.

Türkiye’nin nispeten yeni ama aynı zamanda Afrika ile savunma bağları başta olmak üzere yükselen bir güç olduğu görülüyor.

Editör: Haber Merkezi