Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Kıbrıs Rum kesiminin 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliği'ne (AB) tek taraflı üye yapılmasının ne kadar yanlış bir karar olduğunun, yıllar içinde çok daha net biçimde ortaya çıktığını söyledi.

Türk Ajansı Kıbrıs'ın haberine göre, Özersay konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Rum kesiminin, 15 yıl önce Kıbrıs sorunu çözülmeden, üstelik çözümüne bilerek ve isteyerek engel olduğu halde AB'ye tek taraflı üye yapılmasının ne kadar yanlış bir karar olduğunun, yıllar içinde çok daha net biçimde gözler önüne serildiğini ve bu yanlış kararın bedelini, esasen Kıbrıs Türk halkının ödediğini vurguladı.

Özersay, bu öngörüsüzlüğün, Kıbrıs sorununun çözümünden daha da uzaklaşılmasına, Kıbrıs Rum tarafının kendi konfor alanını daha güvenceye almasına neden olduğunu belirterek, Kıbrıs Rum kesiminin, Kıbrıs sorunu çözülmeden de istediğini elde edebileceği güvencesiyle üyeliğinin ardından Kıbrıslı Türklerle ilgili her konuda ya engelleyici ya da geciktirici bir misyonu yerine getirdiğini kaydetti.

Kıbrıs Türk halkı, AB'nin hatasının asıl kurbanı haline gelmiş olsa da bu durumun Kıbrıs Türkünün Avrupalı olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini vurgulayan Özersay, AB üyeliğinden mahrumiyet nedeniyle çağdaş değerler temelinde verilen mücadeleden vazgeçmeyeceklerini dile getirdi.

"Kıbrıs Türk halkının uğradığı bu haksızlığa bir son vermek için adım atmalıdırlar"

Kudret Özersay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kıbrıs Türk Halkı, laik ve demokratik bir devlet yapılanması için çağdaş medeniyetlerin sahip olduğu değerler yönünde ilerlemekte kararlıdır. Bazı AB üyesi ülkelerin ulusal menfaatleri öyle gerektirdi diye bize yapılan bu yanlıştan ötürü çağdaş bir toplum olma uğraşımızdan vazgeçecek değiliz. AB üyesi olmasak da değerlerimiz itibariyle Avrupalı olduğumuzu kimse inkar edemez. Eğer AB'nin itibarına ve güvenirliğine önem veren üye ülkeler varsa acilen Kıbrıs Türk halkının uğradığı bu haksızlığa bir son vermek için adım atmalıdırlar. Kıbrıs Türk Halkına 15 yıl önce verdikleri ama yerine getirmek için dişe dokunur bir adım atmadıkları sözler konusunda artık kımıldamalıdırlar."