Doç. Dr. Ömer Aslan Pakistan'daki güncel siyasi durumu ve sel felaketinin olası siyasi sonuçlarını AA Analiz için kaleme aldı.

"İslamabad, yüzden fazla kişinin hayatını kaybetmesine ve çok miktarda gıda deposunun yıkılmasına neden olan, son yirmi yılın en kötü sel felaketi nedeniyle dış ülkelere acil yardım çağrısında bulundu. Hükümet on milyondan fazla insanın selden etkilendiğini, bunların üçte birinin evlerini kaybettiğini, on iki milyon metrekareden fazla alanın sular altında kaldığını tahmin ediyor. Yaz dönemi hasadının yüzde 6’sı ciddi zarar görmüş durumda. Pakistan halkı yiyecek, tıbbi yardım, kurtarma malzemeleri, tohum, gübre ve para yardımı bekliyor. Gıda ve döviz kaybı ve birçok alanın sel sonrası yeniden inşa edilmesi gereksinimi ülkeyi bekleyen en acil sorunlar arasında. Belucistan’da devam eden ayrılıkçı hareket, Afganistan’da meydana gelen [1973] darbe, Butto ve muhalefet arasındaki ilişkilerin iyice bozulması da düşünüldüğünde, [Butto] hükümeti yara almış ekonomiyi toparlayamaz ve büyüyen enflasyonist baskıyı kıramazsa, sel felaketinin ciddi siyasi sonuçları olabilir."

Sel, ülkenin döviz pozisyonunu ayakta tutmak, mevcut ekonomik krizle mücadele ederek halk nezdinde kredibilite oluşturmak için IMF ve Körfez yardımlarına bel bağlayan hükümet açısından belki de geçilmesi gereken en acil test.

Bu satırlar CIA’nın Pakistan’da özellikle Pencap ve Sindh eyaletlerini etkileyen 1973 sel felaketine dair hazırladığı iki rapora ait. Başbakan Zülfikar Ali Butto yerine Şahbaz Şerif'i, muhalefet yerine İmran Han’ı koyarak böylece kişileri değiştirir, felaketin etkilediği alanlara Hayber Pahtunhva ve Belucistan eyaletlerini de ekler, rakamları da 2022 yazındaki sel felaketinden sonra ortaya çıkan tablo ile güncellersek, bu senaryoda geri kalan noktaların benzeştiğini söyleyebiliriz. Bugün de Afganistan'da Taliban’ın iktidara gelmesi Pakistan açısından yeni sorunları beraberinde getirirken, federal hükümet ile eyaletler arasındaki yetki paylaşımı, ayrılıkçılık korkusu gibi sorunların bittiğini söylemek zor. Hükümeti oluşturan partiler ile İmran Han ve diğer devlet kurumları arasındaki çekişme de tüm hızıyla devam ediyor.

SEL ÖNCESİ SİYASET

Pakistan siyaseti, İmran Han’ın iktidarını kaybettiği nisan ayından bu yana en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyor. Başbakanlığını Şahbaz Şerif’in yaptığı yeni koalisyon hükümeti son dört ayını, ülkeyi içinde bulunduğu (en başta mali) krizden çıkarabileceğini ve sağlık, eğitim gibi hizmetleri sağlamada başarılı olabileceğini göstermeye çalışarak geçirdi. Muhalefetteki İmran Han ise hem sivil hükümete hem de orduya meydan okumaya devam etti. İmran Han bu dönemde en popüler siyasetçi olmaya devam ederken, önemli siyasi zaferler de elde etti. Örneğin, oldukça tartışmalı geçen ve Anayasa Mahkemesinin de dahil olduğu bir yargı sürecinden sonra İmran Han’ın partisi Pakistan Adalet Hareketi (PTI) yeniden yapılan yerel seçimlerde Pencap Eyaleti başvekilliğini yeniden kazandı. Böylece İmran Han ülkenin siyasi ve ekonomik anlamda en önemli eyaletinde kontrolü geri aldı.

İmran Han ile ordu üst kademesi arasındaki çekişme aylardır Pakistan siyasetinin en ilginç dinamiklerinden birisini oluşturuyor. Yeni bir siyasi aktör arayışıyla İmran Han’ın iktidara gelmesini sağlayan ordu üst kademesi ile İmran Han arasındaki ipler, Han’ın iktidardan düşmesi sürecinde kopmuştu. Ordunun "tarafsız" kalmakla aslında kendisine karşı pozisyon aldığını iddia eden İmran Han, o günden bu yana bazen doğrudan bazen ise "tarafsızlar" diye adlandırarak dolaylı şekilde ordu üst kademesini hedef aldı. İmran Han’ın iktidarını kaybettiği günlerde ordunun orta ve alt kademelerindeki subaylar ve ailelerindeki gençlerin İmran Han’a sempati duyduğu ve ordunun, siyaset hanedanlıklarına mensup Şeriflerin ve Zerdarilerin yeniden iktidara getirilmesine gücendikleri çokça yazılmıştı. PTI’ya yakın sosyal medya hesapları aylarca Genelkurmay Başkanı Kamar Bacva’yı hedef aldılar; Bacva’nın her adımı yakından takip edildi, Pakistan’a ekonomik yardım için ABD’li yetkililerde görüşmesi nedeniyle topa tutuldu ve oldukça tartışmalı bir isim haline getirildi. Bu bakımdan Pakistan ordusunda olası (ama hala abartılı) bölünme senaryoları, Pakistan’da ordu-siyaset ilişkilerini takip edenler için bir ilk olması nedeniyle ilginçliğini korumaya devam ediyor.

Bu arada ordu tabii ki bölünmüş değildi; bu süreçte komuta kademesinden herhangi bir aykırı ses çıkmadı. Aksine ordu, siyasi anlamda nüfuzunu ortaya koyacak bazı sert adımlar attı. Örneğin, İmran Han’ın özel kalem müdürlüğünü yapan siyasetçi Şahbaz Gill’in katıldığı bir televizyon programında orduyu eleştirmesi ve tuğgeneral rütbesinin altındaki subayları "yasal olmayan" emirlere uymamaya davet etmesi orduyu harekete geçirdi. İlgili televizyon kanalı derhal yayından kaldırıldı ve programın müdürü ve Şahbaz Gill polis tarafından göz altına alındı. İmran Han’ın hakkında, Gill’in gözaltında işkence ve tacize uğradığı iddiasında bulunması, orduya yönelik suçlamalarını yenilemesi ve mitinglerinden birinde önce bir hakimi, ardından polisi ve kamu yetkililerini tehdit ettiği iddia edilmesi sonucunda terör ve kamu otoritelerini aşağılama suçlarından ayrı ayrı davalar açıldı. Mahkeme karşısına çıkan Han’ın geçici olarak kefaletle serbest bırakılması ancak yeniden hakim karşısına çıktığında suçlu bulunması durumunda siyasetten men edilecek olması, Pakistan’da siyasetin gergin kalmaya devam edeceğini gösteriyor.

FELAKETİN OLASI SİYASİ SONUÇLARI

Sel felaketi bazı yerel aktörler için fırsat yaratırken, diğerleri için meydan okuma anlamına geliyor. Felaketin zorlayacağı başlıca aktör iktidardaki koalisyon hükümeti. Sel, ülkenin döviz pozisyonunu ayakta tutmak, mevcut ekonomik krizle mücadele ederek halk nezdinde kredibilite oluşturmak için IMF ve Körfez yardımlarına bel bağlayan hükümet açısından belki de geçilmesi gereken en acil test. Uzmanların da not ettiği gibi, 1954-55, 1973 ve 2010 gibi akla ilk gelen sel felaketlerinin aksine, salgın-sonrası dünyada doğal felaketlere el uzatma konusunda bir yorgunluk, belki de vurdumduymazlık hakim. Avrupa Birliği, İngiltere ve ABD gibi aktörlerin felaket karşısında ilk açıkladıkları yardım miktarı ve Birleşmiş Milletler'in yalnızca 160 milyon dolarlık yardım çağrısı felaketlerin yaralarını sarmak konusunda hükümete pek yardımcı olmayacaktır. Birleşmiş Milletler 2010 sel felaketinden sonra iki milyar dolar talep ederek tarihindeki en büyük acil yardım çağrısını yapmıştı. Bugün Türkiye’nin de içinde olduğu komşu ülkeler tarafından gönderilen acil yardımların şeffaf ve adil bir şekilde felaketzedelere ulaştırılması ve hükümet tarafından söz verilen maddi yardımların da sözde kalmaması, önümüzdeki yıl gerçekleştirilecek seçimlere kadar görevde kalma kararı almış olan hükümetin kaderi bakımından büyük önem taşıyor.

Diğer yandan felaketin Genelkurmay Başkanı Kamar Cavid Bacva’nin elini güçlendirdiğini söyleyebiliriz. Kısa vadede Bacva’ya yönelik tutum seyrelirken, İmran Han’a yönelik yargısal kıskaç, felaketin gölgesi altında kalabilir. Federal ve yerel hükümetler felaketle mücadelede ister istemez yetersiz kaldığı için ordu devreye girdi, bu durum Bacva için son dönemdeki en iyi imaj malzemesi oldu. Hatta Bacva, Hayber Pahtunhva’daki Svat ziyaretinde, selden doğan yıkım için dere yatağına bina inşa edilmesine izin veren yetkililerin hesap vermeleri gerektiğini söyledi.

Selde köprülerin ve yolların yıkılması veya sular altında kalması nedeniyle Belucistan eyaletinin ülkenin geri kalanıyla bağlantısı kesilirken, Belucistan gibi Pakistan'ın en fakir eyaletlerinden olan Hayber Pahtunhva’da da büyük zarar ortaya çıktı. Her iki eyalette de federal hükümetler ile yerel hükümetler arasındaki ilişkilerin tarihsel olarak sorunlu olduğu, ayrılıkçı hareketlerin ve terörist grupların son dönemde etki alanı kazandığı düşünüldüğünde, sel felaketinden doğan mağduriyetlerin bu sorunları daha da kötüleştirmesi beklenebilir.

Nihayetinde, IMF’nin imzalanan anlaşma gereği bazı temel sübvansiyonların kaldırılması gibi mali kısıtlamaları sel felaketi nedeniyle kısa vadede esnetilebilecek olsa da Pakistan ekonomisinin halkın hükümete güvenini artıracak şekilde toparlanması Katar, Abu Dabi ve Suudi Arabistan’dan gelen yardıma rağmen kolay gözükmüyor. Selden doğan zararların yeterince ve zamanında tazmin edilememesi, gelen ve/veya vadedilen yardımların eyalet içi ve/veya eyaletler arası adil şekilde dağıtılmadığı kanaati hasıl olursa bu durum hükümete büyük zarar verecek ve İmran Han’ın söylemini de güçlendirebilecek.