Halil İbrahim İzgi, Türkiye’nin Afrika kıtasındaki insani yardımlarını ve bu yardımların kıta ile ilişkilere katkısını AA Analiz için kaleme aldı.

Kızılhaç hareketinin kurucu babası Henry Dunant, savaş hukukuna ait insani prensipleri, Cezayir’de Fransız kolonyalist işgaline karşı savaşan Emir Abdülkadir’den aldı. İnsani yardımın temellerini atan Kızılay-Kızılhaç hareketi, bu yönüyle Afrika topraklarından yerli bir kökten yeşermiştir. Bu faaliyetler, insan onurunu ayakta tutmaya yönelik bir geçmişe sahip.

Tarihin ilerleyen dönemlerinde Mısır Hilal-i Ahmer’i, Balkan Savaşı muhacirleri için ciddi yardımlarda bulundular. Johannesburg ve Harar gibi şehirlerdeki Osmanlı Hilal-i Ahmer şubeleri, İstanbul ile maddi-manevi birçok dayanışma örneği gösterdiler. Türkiye’nin insani yardım perspektifini bu geçmişten uzak tutarsak eksik kalacaktır. Trablusgarp Savaşı döneminde yine Hilal-i Ahmer görevlileri, Afrika’daki gönüllülerle yaraları sarmaya çalıştılar. Aradan geçen uzun zaman Türkiye ile Afrika arasındaki bağlar için uzun bir bekleme süresiydi. Türkiye, özellikle son yirmi yılda Afrika’ya yönelik açılımda ciddi, tutarlı ve entegre bir yaklaşım sergiledi.

Dayanışma temelli insani yardım

İnsani yardım ve dayanışma, bu açılımın en önemli bileşenlerinden biriydi. Kuraklığa bağlı kıtlık felaketlerine yönelik acil yardımlar, su kaynaklarına erişimdeki sıkıntıları ortadan kaldırma, temel sağlık hizmetlerine erişimin sağlanması, toplumsal direnci güçlendirecek kurumların tesisi gibi birçok alanda başarılı çalışmalar ortaya konuldu.

Özellikle eğitim alanındaki iş birliği çalışmaları, insani kalkınma projelerinin sürdürülebilir temellere oturmasına yardımcı olmaya devam ediyor. Afrika kıtasının neredeyse tamamını kapsayan hava yolu ağı ile Türkiye, insani yardım çalışmaları için güçlü bir lojistik avantaj sunuyor. Afrika için geliştirilen Türkiye modeli elbette henüz güçlü geleneklere sahip değil ancak geliştirilen politikalarda barışın esas alındığı ve toplumların menfaatlerinin öncelediği perspektif, birçok kesim tarafından beğeniyle karşılanıyor. Türkiye’nin KızılayTİKA ve Maarif Vakfı gibi kurumlarıyla yürüttüğü faaliyetler, insani yardım çalışmalarını etkin ve sürdürülebilir temellere kavuşturuyor.

Dostluğun gücü

Türkiye’nin Afrika’ya yönelik insani yardım çalışmalarında temel karakteri belirleyen başlıklara dikkat çekmek önemlidir. Kurban bayramlarında artık neredeyse geleneksel hale gelen organizasyonlarla en ücra noktalara kadar ulaşım sağlandı. Bu, Türkiye’nin insani gücünü pekiştirmenin yanı sıra Afrika için de Türkiye ile yeniden tanışma imkanı sağladı. Türkiye, Afrika’nın farklı bölgelerinde tek bir tanıma uymayan çeşitli toplumların olduğunu yaşayarak tecrübe etti. Afrika’nın farklı yerlerindeki insanlar da Türkiye’nin Avrupa’nın kolonyalist geçmişinden ne kadar uzak olduğunu yaşayarak gördüler.

Öz güveni besleyen iş birliği

Türkiye, Afrika’da kalıcı olduğunu gösterdi. Açtığı kurumlarla, yerel kapasitenin gelişimiyle Türkiye, Afrika’nın geleceğine olan inancını gösterdi. Barışın tesisi, yardım kolilerine sıkışmayan insani perspektif, özellikle Sahra Altı Afrika’daki eksik Türkiye algısını doğru şekilde tamamladı.

İnsani yardım faaliyetlerinde dayanışma ve iş birliğine vurgu yapıldı. Ülkelerin ve toplumların dış yardımlarla ayakta durması yerine, yerel gücün artırılması hedeflendi. Bu, sadece insani yardım alanında değil, diğer birçok alanda da kendisini olumlu anlamda belli etti. Afrika’nın sömürge dönemi sonrası ilk defa öz güveninin yükselmesine vesile oldu.

Türkiye, sadece dini bağlara yönelik bir insani yaklaşım sergilemedi. Farklı inanç ve etnik kökenlere sahip toplumlarla karşılıklı saygıya dayalı bir yaklaşım gerçekleştirmeye devam ediyor.

Yirmi senelik hızlandırılmış tecrübe, dayanışma ve toplumları güçlendirme anlamında olumlu göstergeler sunsa da kıtanın karşı karşıya olduğu çevre ve güvenlik sorunları, daha büyük ölçekte iş birliklerini zorunlu kılıyor. İnsani yardım kurumlarının kuracağı yeni koalisyonlarla hem barışın hem de sürdürülebilir kalkınmanın tesisi için yenilikçi projeler geliştirilebilir.

Afrika, insani yardımın geleceğinde, yeni bir geleceğin nasıl kurulması gerektiği konusunda önemli bir aktör. İnsanlığın yüz yıl öncesinden miras aldığı problemlerin birçoğu, Afrika özelinde tatbik edildi ve Afrika yaşadığı tüm güçlüklere rağmen insanlık onurunu terk etmedi ve bugün de tüm dünyaya örneklik teşkil edecek insani güce sahip. Türk toplumu, Afrika’yı tanıdıkça kıtaya yönelik sivil girişimleri ve faaliyetleri de artırmaya başladı.

Afrika, Türkiye’de hayatın içinde gün geçtikçe daha fazla yer alıyor. Türk insani yardım kurumlarının içinde Afrika kökenli çalışanlar ve yöneticilerin sayısı artıyor. Bu kişiler elde ettikleri tecrübeleri kendi ülkelerine transfer etmek için gayret gösteriyorlar. Türkiye Bursları ile farklı alanlarla eğitim alan Afrikalı öğrenciler, Türkiye’de kamu ve özel sektörde edindikleri tecrübelerle Afrika bakış açısını da Türkiye’nin istifadesine sunuyorlar. Geliştirilecek iş birlikleri için derinlikli zemin sağlayan bu beşeri altyapı, insan kaynağı erozyonu yaşayan kıta için, tersine beyin göçü için de benzersiz bir imkan sağlayabilir.

İnsani yardım lojistiği

2017 yılında Sierra Leone’ye özel bir uçuş gerçekleştirecek Türk Hava Yolları (THY) uçağı, bu ülkede yaşanan toprak kayması haber alındığında, kargo kabiliyetlerini kullanarak bir anda yardım uçağına dönüşmüştü. Yine salgın döneminde Türkiye, kurduğu hava köprüleriyle aşı ve tıbbi malzeme desteğini Afrika’dan esirgemedi.

Lojistik imkanlar arttıkça Afrika’nın birçok ülkesi, kendi içinde geliştirecekleri insani yardım iş birlikleriyle hem kendileri hem de dünyanın geri kalanı için faydalı bir gelecek inşa edeceklerdir. Tabii ve beşeri felaketler nedeniyle evlerinden ayrılmak zorunda kalan insanların ızdırabı son bulduğunda Afrika, kıymetli insanlarıyla yeni ve güçlü bir gelecek inşa edecek.

Türkiye, Afrika’nın bu yolculuğunda zor zamanlarında yanında bulunan bir dostu olarak, kurumlarıyla toplumların daha güçlü olması için yardım edecek. İstanbul’dan Afrika’ya kalkan her uçak, aynı zamanda umudu, kardeşliği ve Afrika’nın geleceğine olan güveni de taşıyor.

Önümüzdeki dönemde insani yardım çalışmaları hem sahadaki çalışmaların artarak devam edeceği hem de diplomatik masalarda esas sorunlara odaklanan politikaların güçleneceği bir dönem olacak. Henry Dunant ve Emir Abdülkadir, bugün Türkiye ile Afrika arasındaki insani iş birliğinin boyutlarını görmüş olsalar yepyeni fikirler için ilham alabilirlerdi. Türkiye ile Afrika ülkeleri, artık birbirini daha yakından tanıyan eski dostlar ve her geçen gün bu dostluk kitabına farklı dillerden sayfalar ekleniyor.

Editör: Haber Merkezi