“Türkiye Cumhuriyeti ABD’den sonra yurtdışındaki askeri operasyonların ve diğer askeri faaliyetlerin sayısına göre dünyada ikinci sırada. Şu anda, 50 binden fazla Türk askeri ve subayı kendi devletlerinin sınırları dışında görev yapıyor ve bu toplam Türk kara kuvvetleri sayısının neredeyse %15’inden az değil.

Rus Medyası Military Review’de yayımlanan analizde Osmanlı İmparatorluğu günlerinden bu yana, Türk silahlı kuvvetleri dünyanın birçok bölgesinde bu kadar geniş ve küresel bir askeri varlığa sahip olmamıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birliklerini Libya’ya gönderdi ve birkaç hafta içinde uzun bir iç savaşın gidişatını değiştirdi. Türkiye’nin Irak, Suriye, Somali, Libya, Lübnan, Afganistan, Katar, Mali, Kongo, Kosova, Kuzey Kıbrıs, Azerbaycan ve bir dizi başka ülkede düzenli bir askeri varlığı bulunuyor. Türk donanması, Avrupa Birliği üyeleri Yunanistan ve Kıbrıs ile artan gerilimler arasında Ankara’nın bölgenin enerji ve toprak kaynakları üzerindeki iddialarını savunarak Akdeniz ve Ege Denizlerinde devriye geziyor.

Cumhuriyetin askeri bütçesi, gayri safi yurtiçi hasılanın yüzdesi olarak, 1,8’te %2015’den 2,5’de %2018’e yükseldi.

Şimdi Türkiye’nin askeri kaslarını genişlettiği ülkeleri incelemeye geçelim.

LİBYA

Ankara, Libya’ya önemli kuvvetler gönderdi. Donanma ve kara kuvvetleri ile yanısıra saldırı uçağı filoları tarafından temsil edilen hava kuvvetleri. Türkiye’nin buradaki resmi hedefi basit ve şeffaftı; BM tarafından tanınan sivil bir hükümete destek.

Müteakip olaylar zaten zor olan çatışmayı, İngiliz-Türk ve Fransız-Mısır gibi güç bloklarının arasında daha karmaşık bir oyuna dönüştürdü. Ancak Türkiye, Başbakan Fayez al-Sarraj’ın Trablus hükümetini başarıyla destekledi ve Fransa, İtalya, Rusya, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenen aşırılık yanlısı bir mareşal olan Khalifa Haftar’ın ordusunu yendi.

Doğal olarak, olayın ciddi bir ekonomik nedeni vardı: Her şeyden önce Ankara, uzun süredir devam eden çatışmanın tehdidi altındaki iş sözleşmelerini ve milyonlarca dolarlık yatırımlarını kurtardı. Sarraj hükümetinin korunmasını sağlayan Türkiye, Libya’dan da siyasi destek aldı ve ülke deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda bir anlaşma yaptı.

Bu da Ankara’nın Doğu Akdeniz üzerindeki iddialarını güçlendirdi ve Yunanistan ile anlaşmazlıklarında Türkiye’nin argümanları için büyük avantaj sağladı.

SURİYE

Türkiye’nin Suriye’yi askeri faaliyetleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve I. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana Ankara’nın en büyük dış operasyonlarından biridir.

2016’da Recep Tayyip Erdoğan, hem IŞİD cihatçılarıyla hem de Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) militanlarıyla bağlantılı ABD destekli Kürt gruplarıyla savaşmak için askerlerini Suriye’ye gönderdi. Türk birlikleri ayrıca Suriye’nin kuzeyindeki şehirleri de ele geçirdi ve şu anda 4 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapan bir tampon bölge oluşturdu.

Türkiye, operasyon alanını birkaç kez genişletti ve 2019’dan sonra buradaki genişlemesini durdurdu.

IRAK

Türkiye, ülkenin kuzeyindeki PKK militanlarının altyapısına yönelik askeri operasyonlar yürütmek için birkaç yıldır Irak topraklarını kullanıyor. Buna ek olarak, Ankara’nın burada 1990’larda başlayan bir barışı koruma misyonu anlaşması çerçevesinden kurulmuş bir dizi askeri üssü var.

Başlangıçta bu koruma gücü ABD ve İngiltere gibi ülkelerin de kontrolünde bölgedeki çatışmaları önlemek için tasarlandı. Zamanla ABD ve İngiltere’nin kontrolü zayıfladı ve şimdi Türkiye askeri varlığını PKK terörüne karşı caydırıcı olarak bu unsuru kullanıyor. Bunun yanı sıra Ankara şimdi, Irak topraklarında yeni bir askeri tesis inşa ediyor. Alınan bilgilere göre bu üs, büyük ve iyi donanımlı bir üs olacak.

KATAR

Türkiye, 2017’de Ankara’nın Suudi Arabistan liderliğindeki bölgesel bir ittifaka karşı Katar devletinin yanında yer almasından bu yana Katar’daki güçlerini istikrarlı bir şekilde artırıyor.

Buna ek olarak Türkiye ve Katar, Basra Körfezi’nin tüm monarşilerini eşit derecede endişelendiren ve siyasi bir hareket olan Müslüman Kardeşler’in desteğini alıyor. 2010’ların başındaki Arap Baharı ayaklanmaları göz önüne alındığında bu oldukça doğal bir durum denilebilir.

SOMALİ

2017 yılında Türkiye, Mogadişu’da bulunan en büyük denizaşırı üssünü açtı. Yüzlerce Türk askeri, onlarca yıl süren iç savaş ile harap olan bu ülkeyi yeniden inşa etmeye yardımcı oldu ve iddialı planlar konusunda Somali askerlerini eğitti.

Türkiye, Erdoğan’ın 2011 yılında ziyaretinden bu yana Afrika Boynuzu ülkesindeki konumunu güçlendiriyor. Ankara burada sadece askeri değil; eğitim, sağlık, savunma ve güvenlik alanlarında faaliyet gösteriyor. 2015 yılında Ankara, imzalanan savunma ve sanayi anlaşmaları ile ülkede yeni konutlar inşa etme sözü verdi. Ve yakın zamanda Erdoğan, Türkiye’nin Somali kıyılarında petrol bulmak için jeolojik araştırmalara katılma teklifi aldığını açıkladı.

KIBRIS

Ağustos 2020’de Türk deniz kuvvetleri, ülkenin doğu Akdeniz’de arama ve sondaj faaliyetlerinde bulunan gemilerine eşlik etti. Ankara bölgedeki enerji rezervleri iddiasını sıkı bir şekilde savundu.

Kıbrıs; Türk kuvvetlerinin 1974’te, Atina’daki bir askeri cuntanın Kıbrıs’ı Yunanistan ile birleştirmeye çalıştığı olaylara karşı düzenlediği operasyon ile kuzeyi ele geçirmesinden bu yana bölünmüş durumda.

Bu çatışmadaki gerilimler hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs Türk hükümeti tarafından körükleniyor. Kıbrıs Cumhuriyeti bir AB üyesidir ve resmi olarak tüm ada üzerinde egemenliğe sahiptir. Kuzeydeki Türk azınlığın kendi kendini ilan ettiği devlet ise yalnızca Ankara tarafından tanınmaktadır. Ancak bu durum Ankara’nın kendi askeri varlığını burada bulundurmasını engellemiyor.

AFGANİSTAN

Türk birlikleri, Afgan güvenlik güçlerini Taliban’a karşı destekleyen 50’den fazla ülkeden oluşan bir koalisyonun parçası olarak Afganistan’da bulunuyor. Şu anda Türkiye, askeri birliğini ülkede tutan NATO bloğundaki tek ülkedir.

AZERBAYCAN

Türk Silahlı Kuvvetleri Azerbaycan’daki bir askeri üste ve hava kuvvetleri altyapısına tam erişime sahiptir.

Ülkeler düzenli olarak ortak askeri tatbikatlar yapmakta, on binlerce Azerbaycan askeri Türkiye Cumhuriyeti topraklarında eğitim görmektedir. Türkiye ayrıca Azerbaycan’ın askeri teçhizatını modernize etme sözü verdi ve ülkeye çok sayıda modern silahların yanı sıra insansız hava araçları, füzeler, elektronik savaş teçzihatları ve iletişim altyapısı sağlıyor.

Türkiye, Dağlık Karabağ konusunda Ermenistan ile olan ihtilafında Azerbaycan’a doğrudan destek sağladı, ardından ülkeler daha da yakınlaştı ve savunma ve askeri sanayi alanında bir dizi ciddi anlaşma imzaladılar.

Diğer şeylerin yanı sıra Ankara, Hazar kıyısındaki bir deniz üssü de dahil olmak üzere üç üssünü bu ülkenin topraklarına yerleştirmeyi planlıyor.

DİĞER ÜLKELER

Türk ordusu 1990’lardaki savaştan bu yana Kosova ve Bosna-Hersek’teki NATO barışı koruma misyonlarına katılıyor. Ankara, yerel Türk toplulukları aracılığıyla bölgedeki etkisini artırarak bu faktörü ustaca kullanıyor.

Türkiye Sudan’da da aktif ve devrik lider Ömer El Beşir’in saltanatından bu yana yerel ordunun eğitimi için burada merkezler oluşturmayı planlıyor. Erdoğan, bu Kuzey Afrika ülkesinde ülkenin ekonomik çıkarlarını destekliyor ve bunun bir nedeni var. Ankara, Sevakin Adası’nın 99 yıllığına kiralanmasına ilişkin anlaşmayı hayata geçirmeye çalışıyor. Bu gelişme Türkiye’nin orada bir deniz üssü inşa etmesine ve askeri varlığını Kızıldeniz’e kadar genişletmesine izin verecek.”

Bu arada Türkiye aktif olarak sadece askeri bir bölgesel güç unvanını arzulamakla kalmıyor, aynı zamanda dünyadaki siyasi alanın “büyük ligine” girmeye çalışıyor. Bu girişimlerin başarılı olmaktan öte olduğunu kabul etmekte fayda var ve Ankara’nın küresel etkisinin keskin artışını kabul etmek gerekiyor.”

Kaynak:M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ

Editör: Haber Merkezi