Şu gördüğünüz fotoğrafı Güney Afrikalı fotoğrafçı Kevin Carter çekti. 1994 yılında çektiği bu fotoğrafla Pulitzer ödülü kazandı.

Afrika'daki açlığı kanıtlayan en çarpıcı fotoğraftı bu. 
Açlıktan ölmekte olan bir kız çocuğu... Ve onun ölümünü bekleyen akbaba!
Bu sadece bir tane örnekti Afrika'da açlıktan ölen insanlara...


Kevin Carter, bu fotoğrafın gelirini yardım örgütlerine bıraktı. Bu sayede kimbilir kaç çocuğun karnı doydu. Ama bu fotoğrafın bozduğu pskolojisi yüzünden 13 Eylül 1960'da başlayan hayatına 27 Temmuz 1994'te intihar ederek son verdi. Ağır depresyona girmişti, egzoz verdiği kamyonetinin içinde Walkman ile müzik dinleyerek göçtü gitti bu adaletsiz dünyadan.

Bu fotoğraf büyük ses getirdi. Üzerine konuşmalar yapıldı. Devletlerin büyükleri yardım yapmaktan söz etti. Peki yapıldı mı? Hayır.

Hala insanlar ölüyor Afrika'da veya dünyanın bir başka fakir ülkesinde...

Hala insanlar yokluk çekiyor görünüşte zengin ülkelerde bile...

Ama dünyanın varlığında aslan payını kendilerine ayıranlar oralı bile değil. 

Koronavirüste bile parası olan yaşasın!

Dünyayı allak bullak eden koronavirüs, zengin - fakir ayrımı yapmıyor oysa. Yapmıyor ama... Zengin olan yine ayrıcalık peşinde.
Örneğin ABD ve başkanı Donald Trump. Herkesi şoke eden bir hamle yaptı önceki gün. Almanya'da koronavirüs için aşı çalışması yapan ve olumlu adımlar atan bir şirkete büyük miktarda para teklif etti. Bunun karşılığında şirket çalışmalarını ABD'ye taşıyacak ve sadece ABD'li insanları iyileştirmek için çalışacaktı.


Neyse ki Almanya şirketi bunu reddetti. 

Yoksa dünya utanç tarihine bu yazılacaktı.

Koronavirüste bile parası olan yaşasın diyor demek ki Trumpgiller!

Demek ki Afrika'daki akbabalar umurlarında değil hala.

Kimbilir kaç milyon insan batacak?

Koronavirüs nedeniyle hemen her gün yeni önlemler açıklanıyor dünyada.

Afrika'da akbabalara yem olan milyonlarca çocuğa gözlerini kapatan dünya, şimdi sayılı ölümler yüzünden büyük panik yaşıyor.

Sokağa çıkmak yasaklanıyor.

İşyerleri kepenk indiriyor.

Üretim duruyor, sosyallik bitiyor.


Hava uçan tozdan bile nem kapan büyük şirketler çalışanlarının büyük çoğunluğunu kapının önüne koymayı planlıyor.
Küçük esnaf krizde!

Yanında bir kaç kişi çalıştıran dükkan sahipleri "Masrafları nasıl karşılayacağım? Kirayı ne yapacağım?" diye kara kara düşünüyor.

Restoranlar kapanınca kaç aşçı, garson, komi işsiz kalacak?

Oteller kapanınca kaç çalışanın işine son verilecek?

Evlerine ekmek götürmek isteyen aile büyükleri nasıl ayakta duracak?

Onları düşünen var mı?

Ülkeler büyük firmaları kurtarmak için paketler hazırlıyorlar; iyi güzel de... İşlerinden olan bu insanlar ne olacak?

İşsizlik rekoru bekleniyor dünyada...

Kimbilir kaç milyon insan batacak?

Krizde kral nakittir! Peki nakit kimde var?

Piyasaları görüyorsunuz... Ortalık yangın yeri. 

Dünya merkez bankalarının aldıkları önlemler de yetmiyor çöküşü durdurmaya.

Ülkelerde borsalarda yüzde 35'e varan kayıplar yaşanıyor. Mesela dün... 1987'deki Kara Pazartesi'den sonra en büyük kayıptı bu.

Altın güvenli limandı, allak bullak etti koronavirüs. Bir haftadaki kayıp yüzde 15'e yakın. 

Dijital kripto paralardaki değer kaybı yüzde 60'ı aştı.  


Birikimi olanlar nakide dönüyor çünkü. Dolar, euro gibi para birimleri bu yüzden değerleniyor. Çünkü insanlar krizli dünyada en büyük ihtiyacın nakit olduğunu biliyor.

Parasız gıda alınmıyor.

Krizde kral nakit. 

Peki kaç kişide var.

Olmayan ne yapacak o vakit?

Bundan sonra ne olacak?

Arz talep dengesi bıçak gibi kesildi. Koronavirüs belası bitene kadar açılacak gibi de değil.

Bu da üreteni, aracıyı, alanı, satanı vuracak.

Peki bundan sonra ne olacak?

Finansal piyasadaki yangın söndürülemezse bırakın parasızlığı, sürünecek insanlar; milyonlar aç kalacak.

Eyy "Benim param var, bana bir şey olmaz" diyen Trumpgiller...

Böyle düşünüyorsanız hala... "Bize ne diğer insanlardan" diyorsanız daha... Dönün bakın yine o baştaki fotoğrafa... O akbaba var ya o akbaba... Bir gün sıra size de gelecek.

Editör: Haber Merkezi