Boğaziçi Üniversite Rektörlüğü'ne atanan, ancak atanması bazı öğrencilerce protesto edilen Prof. Dr. Melih Bulu, bu akşam protestocu öğrencilerin yanına gitti.

Öğrencilerin sorularını cevaplayan Bulu, "Ben bir üniversitenin dekanıydım. Sonra İstinye Üniversitesi’ni kurdum. Bakın, İstinye Üniversitesi dördüncü senesinde dünyanın ilk 400 üniversitesi arasına girdi. Çok demokratik bir ortamdayız. Gerçekten çok mutluyum" dedi.

Bulu, daha sonra da CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu programa katıldı.

Ahmet Hakan'ın "Dinlediğiniz müzikten, hobilerinizden bahsediyorsunuz. Bu kendini ispatlama çabası olarak algılanıyor. Niye kendinizi sürekli anlatma gayreti içerisindesiniz?" sorusu üzerine Prof. Dr. Bulu,  "Ben bunu vurgu yapmıyorum ama hobilerim sorulunca söylüyorum. Söylemediğim birçok özelliğim daha var, onları da söylesem TT olur muhtemelen. Ne tür müzik dinlersiniz diyorlar, ben de söylüyorum." karşılığını verdi.

Bulu, protestolarla ilgili olarak ise "Bizim kendi öğrencimizin kültüründen gelen bir protesto... Genelde rektör değişimlerinde bu oluyor Boğaziçi Üniversitesi'nde. Ama maalesef benim durumumda başka unsurlar da devreye girdi. Bu da tutuklananların kimliğinden belli. Bizim öğrencilerimiz bunu zaten fark ettiler ve diğer dış gruplarla bir araya gelmiyorlar. İnşallah bu olunca da biz kendi içimizde kendi meselemizi daha rahat çözeriz diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Bulu, şöyle devam etti:

- 1992 yılında yüksek lisansla başladım. Bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra doktora için döndüm. Yaklaşık 8 sene Boğaziçi'nde öğrencilik yaptım. Tanıdıklarım, hocalar, öğretim görevlileri var. Çok iyi tanırlar beni. Ders verme sürecim de oldu burada. Her bulduğum fırsatta da yemeklere katılmaya gayret ederim çünkü orada hocalarım bir araya gelir ve genelde bilimsel konularda tartışmalar olur.

- Ben sırtını dönen hocalarla konuşacağım tabii. Aralarında beni tanıyanlar muhtemelen yoktur diye düşünüyorum. İsteyen sırtını döner, isteyen elini sıkar; biz buna alışığız. Önemli olan herkesin görevini iyi yapıyor olması. Hocaların dersini iyi veriyor, makalesini iyi yazıyor olması lazım. Ben sırtını dönmüş dönmemiş çok umurumda değil. İşini iyi yapsın insanlar, bu çok daha önemli.

- Ben lisansımı ODTÜ'de okuduğum için ODTÜ kültürünü de çok iyi bilen birisiyim. Kültür demekten öte ekol demek daha doğru. Bilkent'in de bir ekolü oluştuğunu düşünüyorum. Bütün üniversitelerimizin henüz ekolü oluşmadı. Ama eski üniversitelerin, köklü üniversitelerin kendi içerisinde zaman içerisinde oluşturdukları uzlaşma zemini oluşmuştur. O zemin de kültürü oluşturur.

- Boğaziçi kültürü dediğimiz şey, kurucu ekolün de etkisiyle insanların fikirlerini serbestçe söylediği, karşıdakinin katılmasa bile katılmıyorum dediği ama asgari müştereklerde bile uzlaşmayı başarabilen bir kültür. Belli kurallarla hareket eden mekanizmaların olduğu bir kültür. Birçok benzeri bileşenler var. Eğitim dilinin İngilizce olmasıyla beraber Avrupa ve Amerika'ya daha yakın olan bir kültür.

- Tabii ki bir tepki bekliyordum. Bendeki olay biraz da konjonktürün de boş olması, Türkiye'de farklı bir gündem olmamasıyla... Benim atamamın açıklanmasının insanların 4 gündür evde olması nedeniyle çok daha yukarılara çıktı. Daha önce bu tip tepkiler üniversitenin kendi içinde kalırken tepkiye özellikle pazartesi günü dışarıdan da katılımların olması olayı farklı bir boyuta oturttu.

- Bugün konuştuğum öğrencilerin hemen hemen hepsi Boğaziçiliydi. İtiş kakış yapanlar Boğaziçili değil, dışarıdaki unsurların içeri girme şeyinde oldu. Polise bir kez daha çok teşekkür ederim. İnanılmaz bir ajitasyon olmasına rağmen en ufak bir şey yapmadılar. İnanılmaz sabırlılar, inanılmaz işlerini iyi yapıyorlar. Ama Boğaziçi öğrencisi elini kolunu sallayarak kimliğini gösterince kampüse girdi. Ama Boğaziçili olmayanlar işi yoksa okula girmesin demiştim. Polisimiz bunu çok iyi başardı. Videoları da seyrettim, inanılmaz saldırı vardı polisin üzerine.

- Kapı kırılmış, kapının da dik durması için en basit bir yöntem olarak kelepçe takmışlar. O kapının yanında zaten yaya geçiş yolu var, insanlar oradan geçiyordu. Bunun hikayesi bu.

- Endüstri Mühendisliği okudum. Daha sonra İşletme'de yüksek lisans ve doktora yaptım. Uzmanlığım şehirlerin, ülkelerin, sektörlerin rekabetçiliği. Savunma sanayiinin Ankara merkezli gelişmesinde çok güzel işler yaptık. Ünivesritede okurken FNSS'te çalıştım kısa bir süre. Savunma sanayi işlerinde oldum hep. Uluslararası şirketlerde de oldum, yöneticilik yaptım. Bu tecrübelerimin bulunduğum üniversitelere katkısı oldu.

Editör: Haber Merkezi