Ehli dildir diyemem

 

ÇOK ünlü bir şarkıdır. Son on yıllarda icra edilmiyor. Müzeyyen Senar ve onun çağdaşları tarafından icra edilen bu Türk Sanat Musikisi şarkısının ilk mısraı şöyledir: Ehli dildir diyemem sinesi saf olmayana. Ehil, usta, marifetli kişi, sanatkear, işinde zirve anlamlarında kullanıla gelir. Ehlibeyt, ehlidil, ehlidert, ehlifena, ehlididar gibi çok sayıda deyimde kendine yer bulmuştur. ‘Emaneti ehline veriniz’ anlamında, işlerin ehline verilmediği zamanın ahir zaman olduğuna işaret eden İlahi ve Nebevi sözler vardır. Ama kimin ehil olduğu konusunda bir vahiy veya vahiyden beslenen söz yoktur. Herkes her hangi bir konuda ehil olabilir. Bir konuda ehil olan başka konularda da ehil olmaz.

Seçim sathi maili

Bir insan saat tamir etmekte, bir adam optik yapmakta, bir adam buluş yapmakta, bir adam insan gönlünü huzura kavuşturmakta ehil olabilir de; yolda yürümeyi bilmeyebilir. Birileri çıkıp seçim sathi mailinde heyecanına kurban giderek, kendini ehil olarak görerek emanetin de kendine verilmesini isteyebilir. Ama Allah’ı kendi keyfine konuşturursa, Allah’ın kesesinden cömertlik yaparsa haddini aşmış, hem de cehenneme kadar yuvarlanmak tehlikesine yol açmış olabilir. Bu ülkede hemen her toplumsal olayda rol paylaşan Diyanet İşleri Başkanlığı ulemasından kimse çıkıp ‘Bu tür konuşmalar inancımızla, itikadımızla bağdaşmaz. Bu tür konuşmalardan sizleri sakındırırız’ demiyorlar. İnsafla düşünüldüğünde çok büyük yanlışlar yapılıyor, ama bunların yanlış olduğunu söylemeye kalkışanlar da hadsizlikle suçlanabiliyor.

Milli Piyango Genel Müdürü

Yıllarca cami kürsülerinde keskin vaazlar vermiş bir merhumun oğlu Milli Piyango İdaresi Genel Müdürü olmuş. Zaten daha önce de o kurumda üst düzey görevli idi. Babalar ile oğullar aynı inançta, düşüncede, kanaatte olacak diye bir kural yok. O keskin vaazlar oğlu bağlamaz. Milli Piyango Kurumu halktan gönüllü para toplama kurumudur. Milyonlarca çaresiz insanın nafakasından kısarak aldığı biletlerin parası bir araya geldiğinde milyarlarca liraya ulaşıyor. Yasada belirtilen oranda toplanan paranın küçük bir kısmı ikramiye olarak bazı insanlara isabet ettiriliyor. Ama kalan büyük meblağ Diyanetten, Kızılay’a, Yeşilay’a, Çocuk Esirgeme kurumuna ve başka harcama gerektiren sosyal hizmetlere aktarılıyor. Devlet için vaz geçilmesi zor bir kaynak. ‘Ben devlet olarak kumar oynatmam, kapattım’ diyebileceği bir kurum değil.

Cami eksenli puroje

Devlet, kimi zaman dilimlerinde bir puroje oluşturuyor. Bu purojede insanlar resmi veya gönüllü görev alıyorlar. Fakat bir süre sonra o purojeyi oluşturup yönetenler emekli oluyor ya da güç kaybediyorlar. Bu defa puroje devam ediyor ama sahipsiz kalıyor. Sahipsiz kalan bu purojelerde işin içinde güç kazanmış insanlar kendilerini aşan yetkilere sahip çıkıyorlar. Gücün kendinde olduğunu fark eden kişiler o gücü devlet adına kullandıkları kadar kendi adlarına da kullanıyorlar. Bu defa istismar ve hedeften sapmalar meydana geliyor. Ya da devletin denetimindenyönetiminden çıkmış o purojeler başka devletlerin, ya da güç odaklarının kullanımına uygun duruma geliyor. Bir çok deneme var böyle. Şimdi camiler ekseninde bir puroje uygulanıyor. Her camide 11 kişiden oluşan gençlik kolları oluşturuluyor. Cami dernekleriyle de başka bir puroje uygulamada. Mahallenin fakir aileleri cami derneklerine, ya da muhtarlara baş vuracak. Muhtarlık ve cami dernekleri de o fakir ailelerin ödemek zorunda olduğu resmi faturaları ödeyecekler. Elden para vermeyecekler. Fakir, güçsüz ve zavallı insanlara yardım eden insanların çok namuslu, çok adil, merhametli, iffet sahibi olması gerekiyor. Yani cami eksenli millet purojesi bir süre sonra yoldan çıkabilir. Denetim, aralıksız denetim yapılamazsa iğrenç bir görünüme dönüşebilir.