TL karşısında dolar daha ne kadar artacak? Yoksa bu kadar artış yeterli mi?

Habertürk'ün usta ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım, bu soruların cevabını aradığı yazısında çarpıcı ifadeler kullandı. Yıldırım'ın yazısı şöyle:

Döviz kurunun son dönemde yükselmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ve Merkez Bankası’nın faiz indirimleri etkili oldu. Dolar kuru Naci Ağbal’ın görevden alındığı 19 Mart’ta 7.2140 iken, Cuma günü 13.9745’e kadar çıktı. Bu düzeyden müdahale geldi ve günü 13.7030’dan kapattı. Dolar cuma kapanış itibariyle 19 Mart’tan bu yana yüzde 90 yükseldi. Gün içinde gördüğü en yüksek fiyata göre de yüzde 94 arttı. 8.5 aylık dönemde dolar katlandı denilebilir.

-Duruma liranın değeri açısından bakarsak 19 Mart’ta 13.9 sent olan 1 TL’nin fiyatı cuma kapanışta 7.3 sente düştü. Bu da 8.5 ayda yüzde 48.6 devalüasyon demek. Paranın kısa süreli ve büyük oranlı değer kayıplarına devalüasyon deniyor.

-2018 yılında 5 ay devam eden ve yüzde 47.1’e varan devalüasyon geçilmiş durumda.

-2001 devalüasyonunda ise 10 aylık zamanda Türk Lirası yüzde 58.6’lık değer kaybı yaşamıştı.

-Bu açıdan TL’de cuma günü kapanış itibariyle gerçekleşen yüzde 48.6’lık 2021 devalüasyonu, 1994’teki yüzde 62’lik kayıptan ve 2001’deki yüzde 58.6’lık düşüşten sonra üçüncü sıraya yerleşti. 2001 devalüasyonunun sadece 10 puan gerisindeyiz.

-Kur artışından enflasyona geçişgenlik malum. Önümüzdeki aylarda enflasyon yükselecek ve insanımızın alım gücü düşecek. Devalüasyonun TL üzerinden kazanılan ücret, maaş, gelir ve servetleri erittiği de kesin. Yarattığı belirsizlik, istikrarsızlık ve fiyatlama yapma zorluğundan dolayı ekonominin çarklarını yavaşlattığı da biliniyor.

-Bütün bu negatif etkisine karşılık kur artışının tek yararı ihracata. O da marjinal düzeyde. Dünyada talep pandemi sonrası zaten yüksek ve ihracatımız da artıyor. İhracatı çok az da olsa artırmak için böyle bir devalüasyona gerek yoktu. Eğer amaç ihracatı artırmaksa atılan taş ürkütülen kurbağaya değmedi değerlendirilmesi rahatlıkla yapılabilir.

-TL’de yaşanan yarı yarıya değer kaybını, Merkez Bankası’nın üç müdahalesinin izlemesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kur konusundaki açıklamalarını yan yana koyunca “Dolarda bu kadar artış yeterli mi” diye sorulabilir.

-Karar verici konumundaki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerdeki açıklamaları da doların durulması yönünde. Önce “dolar bugün artar yarın düşer” dedi. Hafta sonu ise “Kur dalgalanmalarını makul ve istikrarlı bir çizgiye oturtacağız. Bunları aşacağız. Önümüzdeki yılın ilk aylarından itibaren ekonomide gelişmiş ülkeler standartlarını yakaladığımız bir seviyeye ulaştığımızı göreceğiz” diye konuştu.

-Merkez Bankası ise 10 gün sonra 16 Aralık’ta bir faiz kararı daha verecek. Muhtemelen faiz düşüşünü sonlandıracak. Merkez Bankası 18 Kasım’da yaptığı toplantıda “Kurul, bu etkilerin ima ettiği sınırlı alanın kullanımını Aralık ayında tamamlamayı değerlendirecektir” ifadesini kullanmıştı.

-Duruma göre Merkez Bankası ya faiz indirmeyecek veya son bir indirimle işi noktalayacak gibi. Çünkü “faizi indirmemenin ve bundan sonra gerçekleşmeleri izleyip beklemeye geçileceğinin açıklanması kur üzerinde etkili olur.” Hatta TL’nin değerlenmesini sağlayabilir. Ne de olsa bir puanlık indirim fiyatlandı.

Editör: Haber Merkezi