Küresel piyasalarda merakla beklenen karar açıklandı: ABD Merkez Bankası (Fed), politika faizini beklentilere paralel olarak 25 baz puan indirerek yüzde 3,75 - 4 aralığına çekti. Fed’in bu kararı, 2’ye karşı 10 oyla kabul edildi. Bu adım, dünya genelindeki ekonomik dengeleri yeniden şekillendirebilecek potansiyele sahipken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından da dikkatle izleniyor.
Ekonomik bağımsızlığını korumaya çalışan Türkiye için bu tür kararlar dış kaynak akışını, döviz kurunu ve yatırım dengesini etkileyebilecek nitelikte. ABD'nin faiz politikası, yıllardır dünya ekonomisinin yönünü tayin eden bir ölçüt olarak değerlendiriliyor.
Fed açıklamasında, kararın ekonomik faaliyetlerdeki ılımlı büyümeye ve istihdam piyasasındaki zayıflamalara paralel olarak alındığı belirtildi. Ekonomik görünümün belirsizliğini koruduğu vurgulanırken, istihdama yönelik aşağı yönlü risklerin son aylarda ciddi şekilde arttığına dikkat çekildi.
Fed Yönetim Kurulu Üyesi Stephen Miran, 50 baz puanlık indirimi savunurken, Kansas City Fed Başkanı Jeffrey Schmid ise faizin sabit tutulması gerektiği yönünde karşı oy kullandı. Bu farklı görüşler, Fed içinde dahi ekonomik risklere yönelik bakış açısının çeşitlendiğini gösteriyor.
Enflasyon Hâlâ Tehlikeli Seviyede
Yapılan açıklamada, yılın başından bu yana enflasyonda artış gözlemlendiği ve hala yüksek seyrettiği ifade edildi. Bu durum, küresel para politikalarının daha uzun süre “tedbirli” seyretmesine neden olabilir. Gecikmeli açıklanan enflasyon verileri, eylül ayında TÜFE’nin aylık bazda yüzde 0,3, yıllık bazda ise yüzde 3 arttığını ve bu artışın beklentilerin altında kaldığını ortaya koydu.
Son alınan kararla birlikte faiz, toplamda dördüncü kez düşürülmüş oldu. Aynı zamanda, bilanço küçültme sürecinin de 1 Aralık itibarıyla sonlandırılacağı açıklandı.
