ABD Merkez Bankası (FED), küresel piyasaların merakla beklediği faiz kararını açıkladı. Yapılan son toplantı sonrası, FED politika faizini beklentilere paralel şekilde değiştirmeyerek yüzde 4.25-4.50 aralığında sabit tuttu. Böylece FED, üst üste beşinci toplantısında da faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmemiş oldu.
Alınan bu kararla birlikte, piyasaların yön bulmasında etkili olan belirsizliklerin bir nebze de olsa azaldığı görülüyor. FED’in faiz kararları, yalnızca Amerikan ekonomisini değil, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini de doğrudan etkileyen bir konumda bulunuyor. Bu nedenle alınan bu tür kararlar, Türkiye gibi ülkeler açısından da büyük önem arz ediyor. Türk ekonomisinin küresel finans sistemine entegrasyonu göz önüne alındığında, FED’in bu hamlesi, hem döviz kuru hem de dış ticaret dengeleri üzerinde belirleyici rol oynayabilir.
Karar Metni: Ekonomik Büyümede Ilımlı Yavaşlama
FED’in yayımladığı karar metninde ise dikkat çekici ifadelere yer verildi. Net ihracattaki dalgalanmaların verileri etkilemeye devam ettiğine vurgu yapılırken, yılın ilk yarısında ekonomik büyümenin "ılımlılaştığı" ifade edildi. Hatırlanacağı üzere, önceki açıklamalarda FED, büyüme için "sağlam bir hızda" tanımlamasını kullanıyordu. Bu değişiklik, küresel ekonomik gidişata dair daha temkinli bir yaklaşımın benimsendiğini ortaya koyuyor.
Böyle bir açıklama, FED’in yalnızca enflasyonla mücadeleyi değil, aynı zamanda ekonomik büyüme dinamiklerini de göz önünde bulundurarak dengeli bir politika yürütme niyetini ortaya koyuyor. Bu durum, Türkiye gibi üretim ve ihracat odaklı ülkelerin ekonomik stratejileri açısından da önemli ipuçları sunuyor.
1993’ten Bu Yana Bir İlk
Toplantı kararının 9’a karşı 2 oyla alındığı açıklandı. Bu oylamada, FED üyelerinden Michelle Bowman ve Christopher Waller alınan karara muhalefet etti. Böylelikle 1993 yılından bu yana ilk kez iki FED üyesi, faiz kararı için karşı oy kullandı. Bu gelişme, FED içinde fikir ayrılıklarının belirginleşmeye başladığını gösterirken, ilerleyen süreçte farklı para politikalarının da gündeme gelebileceğine işaret ediyor.
FED içindeki bu ayrışma, karar alma sürecinde daha çetin tartışmalar yaşandığını gözler önüne seriyor. Ayrıca, söz konusu muhalefet, önümüzdeki dönemde faiz indirimleri ya da artışları konusunda daha farklı blokların oluşabileceğine dair bir sinyal olarak değerlendirilebilir.
Yıl Sonuna Kadar Faiz İndirimi Beklentisi Sürüyor
FED’in Haziran ayında yaptığı projeksiyonlarda, yıl sonuna kadar iki faiz indirimi yapılacağı öngörülmüştü. Bu beklenti halen geçerliliğini korurken, mevcut faiz sabitleme kararı, bu indirime giden süreçte bir ara durağı temsil ediyor olabilir. Küresel enflasyonun yavaşlaması, emtia fiyatlarındaki gerileme ve tüketici güven endeksindeki toparlanma gibi göstergeler de bu olasılığı güçlendiriyor.
Türkiye açısından bakıldığında, FED’in faiz indirimi beklentisi, özellikle döviz kurlarında dalgalanma riskini azaltabilir. Bu da ithalata bağımlı sektörlerde maliyetlerin düşmesine, cari açığın daralmasına ve genel ekonomik istikrarın güçlenmesine katkı sağlayabilir.
