Özellikle büyük marketlerde fiyatlar sürekli artıyor. Tüketici artık isyan etme noktasına geldi.

Peki bu işin sonu ne olacak? Neden artıyor? Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok, bugünkü yazısında konuyu gündeme getirdi ve "Sayın bakın bu oyunu bozun" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Altınok'un yazısı şöyle:

Tamam pandemiydi, Rusya-Ukrayna Savaşı'ydı. Doğalgaz fiyatları tavan yaptı. Maliyetler arttı. Anladık.
Ama tüm dünyada doğalgaz fiyatları aylardır düşüşte. Türkiye'de de akaryakıt ve dolar bir bantta duruyor. Onu da devlet destekliyor ya, asgari ücrete zam da henüz dedikodu aşamasında. Özetle maliyetlerde bir artış söz konusu değil.

O halde zincir marketlerdeki (Türkiye'de üretilen) temel gıda maddelerinin etiketleri ucuzlayacağına neden artıyor?
Rafta, market zincirinin adını taşıyan salçanın kilosu 100 TL. Peynir, kaşar 200 TL.
Domatesi Norveç'ten, sütü Hollanda'dan mı ithal ediyoruz?

İstanbul Ziraat Odası Başkanı Ömer Demir'e soruyorum.

"Salçalık domatesi bizden 2 TL'den alırlar, sütü de 8 TL'den. O kadarını söyleyeyim, üstünü siz hesaplayın" diyor.
Daha ne desin?
Bu işin mantığını maliyet hesabıyla anlamak mümkün değil çünkü.
Biz de uzatmayalım... Seçim öncesi siyasi hedefleri olan bir soygun mekanizmasıyla karşı karşıyayız.
Aralarında AK Parti'yi iktidara taşıyan dezavantajlı kesimlere şirin görünerek palazlanmış zenginlerin de olması kafanızı hiç karıştırmasın...
Yeryüzünde sermayenin dini, imanı paradır. Her renge bürünür.

Peki ne yapacağız?
Toplumsal yapımızı zedelemeye başlayan, yozlaşmayı hızlandıran bu soyguna "Serbest piyasa, ne yapalım" diye göz mü yumacağız?
Geçiniz...
Dünyada serbest piyasanın "S"si mi kaldı Allah aşkına?
Tahıl taşıyan gemiler başkanların emriyle demir alıyor. Devletler doğrudan ekonomileri yönetiyor. Müdahaleler sıradanlaştı. İngiltere'de, Fransa'da temel gıda maddelerinde tavan fiyat uygulanıyor.
Ayrıca maaşlı çalışanların, sabit gelirlilerin yaşam kalitesi düşerken, geçen yıl astronomik kâr oranları açıklayan sermayeye tanınan ayrıcalıkları da yazmaya kalksak yerimiz yetmez. Mesela vatandaştan esirgenen kredilerin, enflasyonun 3'te biri faizle holdinglere dağıtılması kurallara çok mu uygun?
Vatandaş, halkın ekmeğiyle oynanan bu ekonomik kumara karşı Ticaret Bakanı Mehmet Muş'u daha etkin mücadele etmeye çağırıyor.
Zira bugüne kadarki tedbirlerin işe yaramadığını görüyoruz.
Eğer sıkça işittiğimiz gibi "mevzuat çerçevesinde ancak bu kadar oluyorsa" o halde halkın tamamının desteğini alacak yasa değişiklikleri için ellerini tutan mı var?
Halkın sermaye ve serbest piyasa kadar hatırı yok mu?

Editör: Haber Merkezi