Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, NTV'de katıldığı programda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

- Ekonomik çıkmazlardan kurtulmanın bir yolu olması lazım. Herkes kendi ekolü içerisinde ilerliyor. O ekollerde bazen değişmeler oluyor.

- Egemen güçler var, bu güçler zenginleşirken öbür tarafta gelişmemiş ülkeler var. Gelişmiş ülkelerde zenginlik, israf, birçok sorunun çözülemediği yapı; gelişmekte olan ülkelerde de egemen güçlerin kendilerine öğrettikleri yolun denenmesi noktasında ortaya koyulan bir kavramlar seti. Biz, bize öğretilmiş şeyleri yapmaktan vazgeçmenin zamanı geldiğine inanıyoruz.

- Yüksek cari açığın temel nedeni yurtdışından gelen sıcak para ya da açık borçlanma. 8 yıldır borçluluk oranıyla ilgili mücadele sürülüyor, mihenk taşları yavaş yavaş döşeniyor. Ancak öğretilmiş şeyler içinde maalesef geri adımlar atılmak zorunda kalındı.

- Şimdi biz diyoruz ki yeni bir ekonomik model öğrenelim. Öyle bir model olsun ki Türkiye'yi kapsasın, iç dinamikleriyle bütünlük arz etsin, herkesin anlayabildiği ve toplumun, tüm kuruluşların temelinde bir şey söyleyelim dedik. Bu söylenenin altyapısının doldurulduğu, isminin de Türk ekonomi modeli olarak nitelendirilen bir yapıya dönüştü.

- Peki neden Türkiye modeli? Çin devasa nüfusu ve ilk dönemdeki sıkı kısıtlamalarıyla ihracat odaklı çalışan ve bugün dünyanın ekonomi güçlerinden biri haline gelen bir ülke. G. Kore'de de ihracata dayalı bir büyüme stratejisi var. Çekya şu anda aynı şeyi uyguluyor, Polonya önemli bir örnek. Bunlar da ihracat odaklı adımlar atıyor.

- Türkiye modeli denmesinin sebebi şu: Biz Çin, Güney Kore değiliz. Demokratik gelenekleri olan, serbest piyasa ekonomisine bağlı olan, bu geleneğini sürdüren, toplumun benimsediği bir modeli ortaya koyuyoruz.

- Altyapısını tamamlamış, lojistiğini gerçekleştirmiş ve dünya pazarlarının merkezi konumunda olan bir ülke Türkiye. En önemlisi de bunu yapabilmesi için de bu altyapıyı geliştirirken göstermiş olduğu insanüstü başarılar.

- Modelimiz, yüksek ihracata dayalı, cari açığı azaltıcı ve refah seviyesinin toplumun tamamına yansıtıldığı bir modeldir. Bu modelde biz bir yüksek teknoloji üssü, büyük endüstri bölgeleriyle her türlü ihtiyacını yakın çevresine de sağlandığı bir üs olmak istiyoruz. 20 yıldır geliştirilen bir yapı var. Bu yapı, Türkiye'nin sanayide bir tık daha üstüne çıkabileceği altyapıyı hazırladı. İki; insanlar, girişimciler, bireyler bu yapının nasıl işlediğini gördü. Üçüncüsü, dünyaya çok ciddi bir açılma gerçekleştirdik. Türkiye'nin yakın pazarlar ve egemen güçler açısından vazgeçilmez bir ülke olduğunun anlaşılmış olması, cumhurbaşkanımızın mücadele kararlığı, bu kararlılıkla beraber altyapının çok hızlı şekilde uyum sağlayacak adımların atılmasında güçlü bir temel olmuş olması.

- Gelişmekte olan ülkelerin temel problemlerinden biridir sıcak para. Giderken yapacağı tahribatlara ilişkin bir öngörü yok. Ülkelerin ekonomisini sarsacak bir güce sahip. Ülkenin üretimini, katma değerini alıp götürüyor. Biz sıcak para yerine doğrudan yatırımın gelmesini istiyor ve bunun için teşviklerde bulunuyoruz.

- Türkiye'ye gerçekleştirilen ekonomik saldırılarda kullanılan en önemli araç sıcak paraydı. Biz sıcak para üzerinden üzerimizde oyun oynanmasının yolunu kapatıyoruz. Dövizin 18 liralara kadar gelmiş olmasından cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu manifesto ve tedbirler paketiyle 3 günde Türkiye'nin ortamını kendi imkanlarımızla bu hale getirdik. Yüksek faizin çözüm olduğunu söylenenlere tokat gibi bir cevap oldu.

- Sıcak paraya karşı doğrudan yatırımı çekecek bir model yeni ekonomi modelimiz. 2013'lere geldiğimizde cari açık tavan yapmış, TL'nin değeri yükselmiş, borçluluğumuz artmıştı. Biz diyoruz ki düşük cari açık ve yüksek büyümeyle yeterli ve risksiz bir yapıyı gerçekleştirmiş olacağız. Bunu yaparken 19 yıldır inşa ettiğimiz bir Türkiye'nin temelleri, altyapısı bitti. Onun üzerindeki yolculuğumuzla halletmiş olacağız biz bunu. Sanayiye biz yüksek teknoloji ürünleri olmak kaydıyla destek vereceğiz.

- Bir yeni enstrüman geliyor: Proje kredileri. Bunların hem tüm bankacılık hem de kamu yönetimi açısından takip edileceği bir hale geldi. Bunu yaparken de rekabet gücü yüksek olan sektörleri seçeceğiz. Bizim bu hamleyle yapacağımız şey finansal istikrarı sağlamak. Biz bunu 3 günde sağladık cumhurbaşkanımızın manifestosuyla.

- Türkiye şu anda serbest piyasayı, demokrasiyi, kambiyo rejimini nasıl içselleştirmişse rekabeti de içselleştirmiş durumda. Savunma sanayiinde yüzde 80'lere kadar bağımlılıkla hareket eden sektör bugün yüzde 20 bağımlılığa düşmüş durumda.

- Biz ülkenin altyapısını gerçekleştirdik. Sizi heyecanlandıracak örnekler göstermek istiyorum. Bu ülkede ne yapılmadı ki? Onun için heyecanlıyız. Bu model özgün bir model.

- 6 bin km'den 28 bin km'ye çıkmış bir bölünmüş yol ağımız var. Sizce bir 28 bin km daha yapacak mıyız? 6 bin bile yapmayacağız belki çünkü ihtiyaç kalmadı. Bundan sonraki ihtiyaç yenilenme ve bakım giderleridir. 50 km'lik tünel ağımız vardı 2002'de. 1 km'lik tünelin yapım süresi aylar, yıllardı. Çok tünel ihtiyacımız kalmadı. 26'dan 56'ya çıkmış havalimanı sayısı, 60-61'e çıkacak. 61'den sonra havalimanı projesi niye olsun? İhtiyacımız yok.

- Yenilenebilir enerji yüzde 54'lerde. Doğalgazımız geliyor. Şu anda rezervler belli. Mevcut rezervlerle Türkiye'nin 2023'ten itibaren kullanacağı doğalgaz ve bu doğalgazın getirisi var. Her alanda ihtiyacın bitişi var. Her şey hazır. Artık OSB'lerin yanlarında devasa endüstri bölgeleri düşünüyoruz. 19 yıllık bir maratonda arkadaki koşucunun bana verdiği bayrakla hep birlikte koşturuyoruz. Değişmeyen biri var, sayın cumhurbaşkanımız.

- Son 3 günkü olan büyük dönüşümün gerek enflasyonda gerek diğer alanlarda da hızlı şekilde gerçekleştirileceğine inanıyoruz. Yaza kalmadan çok hızlı bir değişimi göreceğiz.

- Selektif anlamda proje bankacılığının gerçekleştirildiği, her alanda üstün nitelikli katma değeri yüksek alanların devletçe desteklendiği... Bu tedbirler paketi bugün işleme girmeye başladı. Yeni tedbir paketleriyle piyasayı öylesine şaşırtacağız ki o son 3 ayda Türkiye'deki psikolojiyi karamsarlığa dönüştürenlerin kaçacakları yer bulamayacakları bir döneme giriyoruz.

- 2013'te cari açığın, büyümenin en optimal noktada olduğu, enflasyonun, faizin düşük olduğu dönemde TL'nin değeri yüzde 110. Şimdi, pazartesi akşamına kadarki dönemde de yüzde 60'lara kadar düşmüş, değersiz bir TL. İkisi de gerçekçi değil. Asıl hesap olması gereken yüzde 100. Türkiye'de döviz fiyatları pazartesi akşamına kadarki bölümü tamamen bir köpüktü, spekülasyon, manipülasyon vardı. Şimdi köpük gidiyor, optimal noktaya kendisi ulaşacaktır. Türkiye'de döviz fiyatları herkesi etkiler.

- Şu anda bireyleri doğrudan ilgilendiren bir durum yok. Öyle bir tedbir aldık ki bireylerin Dolar, Euro, Sterlin borcu olması mümkün değil. Dövize ihtiyacı olmayan bir Türkiye'de biz insanları o karamsar havayla dolarize ettik ve tabii ki birilerinin çok işine geldi.

- O kuşkulu dönemi pazartesi akşamından itibaren bitirdik. O gece sabaha kadar dövizle ilgili internet sitelerinin bir kısmının çöktüğünü gördük. Bir gecede 1 milyar dolara yakın satış gerçekleşti.

- Bir genel başkan çıkıp '40 milyar dolarla bu işi yürütüyorlar' demişler. Ne gerek var, kimde var 40 milyar dolar? MB'nin rezervleri pazarda, domates-peynirin satıldığı yerde tartışılır mı? öyle bir noktaya getirdiler ki herkes MB'nin rezervlerini, doların nereye gideceğini izlemeye başladı. Halbuki dövizin yükselişinden en çok etkilenen Türkiye'de varlık sayısı 1000'i bulmayan büyükler.

- Döviz borcu olmayanların dövizden etkilenmesi enflasyon aşamasıdır. Enflasyondan en çok etkilenecek olan sabit gelirliler. O akşamdan itibaren aslında modelimizin kabul edildiği, bu modelin başarıya ulaşacağı, köpüğün gitmeye başladığı bir yere doğru gidiyor.