Kamu emekçileri, hükümetin enflasyonun çok altında kalan zam teklifi nedeniyle 27 Ağustos Salı günü bir günlük iş bırakma eylemi yapma kararı aldı.

Hükümet ve Memur-Sen arasında 20 gündür devam eden ve 3 milyon 200 bin memurla 2 milyona yakın memur emeklisinin 2020/2021 yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirleneceği toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma çıkmaması üzerine hakem heyetine gidilmişti.
Üyelerinin çoğunluğu Cumhurbaşkanlığı tarafından belirlenen ve 28 Ağustos’a kadar karar vermesi beklenen hakem heyeti kararından önce hükümetin son teklifi ilk yıl yüzde 4+4, ikinci yıl ise 3+3 oldu.

Gazete Duvar'ın haberine göre hükümetin, 20 günlük görüşmeler sırasında 5 milyonu aşkın kamu emekçisinin ve emeklisinin insanca yaşamasına yetecek bir ücret sunmadığını belirten KESK yaptığı açıklamada, "Ödediğimiz vergilerle patronlara, yandaş müteahhitlere, bir avuç mutlu azınlığa ‘kıyak’ üstüne ‘kıyak’ yapmakta sınır tanımayanlar bize gelince yine ‘kaynak yok, bütçe imkanlarımız kısıtlı’ demiştir" ifadelerine yer verdi.

'KAYIPLARIMIZI BİR ABAKÜSLE ANLATMADIĞIMIZ KALDI'

"Maaşlarımızda yaşanan erimeyi anlatabilmek için çeyrek altın fiyatından gram altın fiyatına, döviz kurundaki artıştan açlık yoksulluk sınırının geldiği noktaya kadar pek çok somut örnek sunduk. Kayıplarımızı bir abaküsle anlatmadığımız kaldı" eleştirisi yapılan açıklamada, şu noktalara dikkat çekildi:

21 Ağustos itibariyle Kamu Görevlileri Hakem Kurulu süreci başlamıştır. On bir üyesinden yedisi doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanan kuruldan adil kararlar almasını beklemek neredeyse imkansızdır. Çünkü adı üzerinde taraflar arasında hakemlik görevi yapması yani tarafsız olması gereken kurulun üyelerinin çoğunluğu, toplu sözleşmede taraf olan kamu işvereni tarafından belirlenerek daha başta kural hatası yapılmaktadır. Böyle bir Hakem Kurulundan kamu emekçilerinin lehine bir karar çıkmasını beklemek çok zordur. Nitekim uyuşmazlıkla sonuçlanan 2012-2013 yıllarını kapsayan ilk ‘toplu sözleşme’ de hakem kurulu hükümetin teklif ettiği maaş zammını sadece binde beş artırmış, hizmet kolu taleplerinin önemli bir bölümünü görmezden gelmiştir.

Öte yandan son 22 günde yaşadığımız süreç Türkiye’deki mevcut toplu sözleşme sürecinin iflas ettiğini bir kez daha teyit etmiştir. Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emeklilerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.

Editör: Haber Merkezi