Merkez Bankası piyasanın istediği faiz oranını bir kez daha karşıladı. Hatta az da olsa üzerine çıktı. Çünkü Türkiye’de yerleşiklerin beklentisi ortalama 1.5 puanlık artıştı, TCMB 2 puan artırıma gitti. Merkez Bankası’nın bu yıl üçüncü faiz artırımına gitmesi, toplamda 8.75 puan artırımla birlikte faizleri yüzde 17 yapması önemli.

Alınan kararı Habertürk'ün usta ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım değerlendirdi.

Yıldırım, "Hem faiz artışı önemli, hem de faiz artırımı öncesi haftada yabancıların Türkiye’de son 6 yılın en yüksek haftalık devlet iç borçlanma senetlerini satın almaları daha da önemli. Türkiye’de oyun yeniden değişiyor gibi." ifadelerini kullandığı yazısında "Önce Merkez Bankası faiz kararından başlayalım. Kararın önemi şuradaki, yüzde 17’lik politika faiz oranı önümüzdeki aylarda biraz daha yükselebilecek enflasyonu karşılayabilir. Türk Lirasına yatırım yapanlar reel bir kayba uğramaz, aksine gerçek bir kazanç elde edebilirler" ifadelerini kullandı.

Yıldırım şöyle devam etti:

-Bu durumda yurtiçi yerleşikler de eline geçen parayla hemen konut, arazi, arsa, araba, altın veya döviz almaya koşmaz. Nasıl olsa enflasyonu karşılayacak bir faiz oranı kendine sunuluyor. Mevduat veya faizli enstrümanlara korkarak değil, çekinmeden yatırım yapabilir.

-TL’ye yeniden yatırımı cazip kılan sadece faiz artışı değil. Aynı zamanda stopajlarda yani faiz gelirlerinden vergi kesintilerinde gidilen indirim de var. TL mevduattan kesilen vergiler yaklaşık üçte iki düzeyinde azaltıldı. Neredeyse görünen faizi artık net kazanç olarak almak mümkün hale geldi.

-Merkez Bankası yönetiminin değişmesi ardından ardı ardına iki ay faiz yükseltmeyle toplamda 6.75 puanlık artımla kendini yeniden ispatladı. Testleri geçti. Söylemiyle eylemi birbirini tuttu. Kısaca ekonomi Merkez Bankası kurumunu yeniden kazanma yönünde önemli bir aşamayı geçti.

-Merkez Bankası’nın asli fonksiyonunu yerine getirmeye yeniden soyunması piyasalarda güven artırıcı bir gelişme. Artık TL yalnız değil, Merkez Bankası yanında. TL’yi savunacak şekilde elindeki en etkili silah olan faizi kullanabilir. Bu da önümüzdeki dönemde lirayı daha güçlü kalabilir.

-TL’nin güçlenmesiyle enflasyonun kontrol altına alınması mümkün hale gelebilir. Enflasyonun daha fazla yükselmeyeceği ve düşüşe geçeceği anlaşılırsa da tasarruflar döviz üzerinden, altın üzerinden veya gayrimenkulle değil, olması gerektiği gibi TL ile yapılır, finansal sistem TL ile büyüyebilir.

-Merkez Bankası’nın çok istediği ters dolarizasyonun yani dövizlerin bozdurularak TL’ye geçişin ise belli bir zaman alacağı açıktır. En azından enflasyonun düştüğünün görülmesi gerekiyor. Bu da belli bir zaman meselesi.

-Ama girilen yol doğrudur, devam edilirse eninde sonunda ters dolarizasyon hedefine varılabilir.

-Yeni ekonomi yönetimine ve izlenen politikalara yabancıların tepkisi ise oyun değiştirici nitelikte.

Hemen belirtelim ki 6 Kasım-18 Aralık arasını kapsayan dönemde hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetlerinde gerçekleşen yabancı girişi 4.2 milyar doları buldu. 1.5 ay için iyi para.

Editör: Haber Merkezi