İSTANBUL (A.A)- İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) verilerine göre dünyada her yıl tüketici başına ortalama 32 kilogram giysi ve ayakkabı çöpe atılıyor, buna karşın her yıl çöpe giden ayakkabı ve kıyafetlerin yüzde 95’inin döngüsel ekonomiye dahil edilmesi mümkün.

Hafif üretim hataları, barkodların eksik basılması ya da ayakkabı çiftlerinin karışması gibi nedenlerle henüz kullanım aşamasına geçemeyen ya da iade edilip tekrar kullanıcıyla buluşmadan imha için depolarda bekletilen ürünleri "şanssız ürün" olarak isimlendiren Arnas Akbaş ve Ali Cem Yücebağ, bu ürünlerin ekonomiye kazandırılması için harekete geçti.

Bu girişim sonucunda 2021 yılında kurulan Nivogo, markaların imha için depolarda beklettiği şanssız ürünleri, yenileme süreçlerinden geçirerek kullanıcıyla buluşturuyor.

AA muhabirine konuşan Nivogo Kurucu Ortağı Arnas Akbaş, Türkiye'nin ilk ve en büyük yenileme merkezi olduklarını ve moda endüstrisinin bir şekilde atıklaştırdığı ve atıllaştırdığı ürünleri ekonomiye kazandırabilecek alt yapıları kurmayı amaçladıklarını söyledi.

Bu doğrultuda 15 aydır faaliyet gösterdiklerini ve hikayelerinin şimdiye kadar çok güzel ilerlediğini anlatan Akbaş, Nivogo'nun sosyal bir girişim olduğundan bahsederek Gebze’deki Yenileme Merkezinde çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 40 kişilik bir ekiple daha sürdürülebilir bir dünya için çalışmalarına devam ettiklerini aktardı.

"Atıkların, biz çöpe atana kadar atık olmadığının fark edilmesini amaçlıyoruz"

Üretilmiş bir ürünü değerlendirmenin yeniden üretmekten çok daha ekonomik ve "iklim pozitif" olduğunu söyleyen Akbaş, merkezde yeniledikleri ürünler hakkında şu bilgileri verdi:

"Yakın zamana kadar müşteriler ürünlerini iade edemezlerdi mağazalara, iade etmek çok zordu. Şu anda özellikle e-ticaretle beraber çok kolaylaştı. Buradaki oranlar fiziksel kanallarda yüzde 10'ların üzerinde, online kanallarda yüzde 20'lerin üzerinde seyrediyor ve biraz bile kullanılmış bir ürün iade edilince, o markanın, ürünü tekrar satışa kazandırması kendi mevcut kapasitesiyle mümkün olmuyor. Diğer tarafta üretim sırasında tamir edilmesi mümkün kusurları olan ürünler, üretim hataları, sergileme, teşhir sırasında hafif kusurları oluşan ürünler, sağ tekiyle sol teki karıştığından birbirinden farklı numaralarda olan ayakkabılar... Nivogo bütün bunlar için bir buluşma noktası. Bir ürünün barkodunun olmaması bile aslında perakendecilerin mevcut iş yapılarında içinden çıkamadıkları bir durum. Kusurlu veya eski sezon olması, modasının geçmiş olması, artık reyonda sergileme standardını karşılayamaması... Marka ortağımız kapsama neyi sokmak istiyorsa bu saydıklarımdan herhangi birini veya hepsini sisteme sokabiliyoruz."

Şimdiye kadar 10'dan fazla marka ortağıyla 300 binden fazla ürünü tekrar ekonomiye kazandırdıklarını bildiren Akbaş, merkeze gelen ürünlerin hangi aşamalardan geçerek yenilendiğini şu sözlerle anlattı:

"Burada yaptığımız işi dört ana başlık altında toplamak gerekirse; biz öncelikle partner markalarımızın bir sebepten imha etmek için depolarında beklettikleri ürünleri tersine lojistik ile alıyoruz ve kusurunun ne olduğunun belirlenmesi amacıyla kendi geliştirdiğimiz teknolojik alt yapımızla tanı ve tanımlama işlemlerini yaparız. Belirlediğimiz tanılar doğrultusunda geliştirdiğimiz bu sistemler her bir ürüne bir rota çıkartır. Operasyon merkezimizdeki ilgili atölyelerden geçerek tekrar yenilenmesi sağlanır. Bunlar; kuru temizleme, terzi, lostra, ütü veya elektronik, mekanik atölyeleridir. Her ne yapılırsa yapılsın ürünler en nihayetinde tekrar o kararı veren operatörümüz tarafından incelenerek puanlanır. Üçüncü aşamada da ürünü yeniden fiyatlarız. İlk aşamamız tersine lojistikti, ikinci aşama yenilemeydi üçüncü aşama da ise yapay zeka temelli geliştirdiğimiz algoritmalarla her bir ürünü, kendisine tekil olarak yaptığımız işlemleri göz önüne alarak, fiyatlarız ve son aşamadaysa bu ürünleri tekrar satışa kazandırırız, ekonomiye kazandırırız."

"Önceliğimiz ömrünü uzatmak, olmazsa ileri ya da geri dönüşüm"

Merkeze gelen ürünlerin yüzde 88'ini kurtarabildikleri bilgisini veren Akbaş, kurtaramadıkları yüzde 12'lik kısımda kalan ürünler için "Yapabilirsek 'upcycle' yapıyoruz yani o ürünleri ileri dönüşüme katarak, onlardan yeni bir ürün oluşturmaya çalışıyoruz. Hiçbir şey yapamıyorsak ürünün üzerindeki değerli bütün parçaları söküp, sonraki tadilat işlemlerinde kullanmak üzere gerekli ayrıştırmaları yaparak geri dönüşüm tesislerine yolluyoruz. Dolayısıyla atıklaşmaması gereken hiçbir şey atıklaşmıyor." ifadelerini kullandı.

Bu sosyal girişimle iş ortaklarının kayda değer gelirler elde etmelerini sağlamalarının yanı sıra yeni ürün üretimini azaltarak çevreyi korumaya katkı sağladıklarını da vurgulayan Akbaş, "Bu sayede 3 milyar litre su tüketiminin önüne geçtik. Arka tarafındaki tonlarca karbon emisyonundan ve diğer enerji sarfiyatlarından bahsetmiyorum bile." değerlendirmesinde bulundu.

Şu anda sadece partner markalarla çalıştıklarını fakat nihai amaçlarının tüm kullanıcıları dahil ederek herkesin, kullanmadıkları için atıl hale gelen ürünlerini tekrar ekonomiye kazandırabileceği modeller geliştirmek olduğunu belirten Akbaş, yakın zamanda bu hedeflerini gerçekleştirmek için yeni girişimlerde bulunacaklarını dile getirdi.

Yeni projelerinden bahseden Akbaş sözlerini şöyle tamamladı:

"Marka ortaklarımızla beraber biz genel sorunun yüzde 30'unu çözmeye başladık oysa yüzde 70'lik kısım, sizin benim dolaplarımızda duran atıl ürünler, hala bir yerlerde ve bizim gibi bir 'kahraman' bekliyor. İstanbul'un önde gelen alışveriş merkezlerinden birinde Türkiye'nin ilk döngüsel mağazasını açacağız. İkinci olarak da aslında geliştirdiğimiz teknolojiyi ve altyapıyı sadece moda ürünlerinde değil elektronik, teknoloji, beyaz eşya, küçük ev aletleri, mekanik araç gereçler gibi fark farklı iş modelleri için de yapabileceğimizi fark ettik. Burayı farklı ürün gruplarına da dahil olan daha kapsamlı bir döngüsel ekonomi merkezi haline getirmek istiyoruz."