Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Rize ve Artvin'in Arhavi ilçesinde meydana gelen sel ve heyelan alanlarını helikopterle havadan inceledi.

Daha sonra Arhavi ilçe merkezinde incelemelerde bulunan Pakdemirli, gazetecilere yaptığı açıklamada, afette vefat edenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi, kayıplar için de umudu kesmediklerini, ekiplerin arama çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

Ana amacın yaraların sarılması olduğunu ifade eden Pakdemirli, bu doğrultuda çalışmaların hızla sürdüğünü, gece saat 1 itibariyle de Arhavi ilçesinin yüzde 70'ine içme suyu verilecek şekilde DSİ'nin gerekli tahkimatları yaparak İlbank yetkililerine teslim ettiğini ve ilçeye su verilmeye başlandığını aktardı.

Pakdemirli, hem Rize hem de Artvin'de özellikle tarım alanları ve kapalı köy yollarıyla alakalı genel olarak hasar tespitleri ve üst havzalarda bugüne kadar yaptıkları ve bundan sonra da yapmaları gereken çalışmalarla ilgili havadan bazı incelemelerde bulunduklarını ifade etti.

Neredeyse her derede DSİ'nin ve farklı kurumların yaptığı çok sayıda çalışma olduğunu vurgulayan Pakdemirli, bundan sonra da yapılacak işler olduğunu dile getirdi.

Pakdemirli, her afetin bir ders olduğuna ve yeni yeni dersler çıkartılması gerektiğine işaret ederek, derelerde uygulayacakları yönteme ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Çok basit şekilde 'sel tırmığı' diye ifade edebileceğim, aynı tırmığın ucunun tuttuğu gibi derede akan çeri çöpü tutabilecek sistemler geliştirebileceğimize dair genel bir, sabahki toplantımızda, kanaat elde edindik. Bunu çok hızlı bir şekilde sahada uygulamaya alıyor olacağız. Bugüne kadar almış olduğumuz tedbirlerin ötesinde bölgede aşağı yukarı 700 milyon liraya varan bir yatırım seferberliği daha başlatıyor olacağız. Dünle bugün arasında büyük fark var, yani aşağı yukarı 15-20 yıl öncesinde bir tane afatla uğraşırken, bugün üç afatla uğraşıyoruz yani Türkiye çapında meteorolojik olaylar 2002'de 300 civarındayken bugün 984 afatla uğraşmak durumundayız."

Bundan sonra tüm kamu kurumlarının, bildikleri tekniklerin ötesinde teknolojiyi kullanarak vatandaşı sel, deprem ve yangın gibi her türlü afada karşı mutlaka koruması gerektiğini belirten Pakdemirli, hemfikir oldukları bu konuya ilişkin de çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Pakdemirli, salı günü bölgede yağış beklendiğine dikkati çekerek, vatandaşları tedbirli olmaları konusunda uyardı.

Trabzon'dan Hopa'ya kadar bölgede 75 ila 150 kilogram yağış beklendiğine dikkati çeken Pakdemirli, "Bu yağış belki geçen hafta almış olduğumuz yağışların bir miktar altında olabilir ama toprağın doygun olduğunu ve geçirgen olduğunu unutmayalım. Bundan dolayı bu yağışların da sel getirebileceğini, salı gününden itibaren başta bölge halkı olmak üzere çok dikkatli olmamız gerektiğini de tekrar ifade etmek istiyorum." diye konuştu.

Pakdemirli, son 5 senede 110 tersip bendi, 6 moloz bariyeri yaptıklarını anımsatarak, açıklama yaptığı alandaki tersip bentlerini de göstererek bilgi verdi.

Çalışmaları hızlandıracaklarını, fore kazık mantığı ile yapılabilecek çok basit bir kazıklama sistemiyle yeni bir tersip bendine de gelecek günlerde başlanacağını açıklayan Pakdemirli, "Burada 115'in üzerinde bu tesisten yapıldı. Son 1 ay içerisinde de 9 tane bitirmeyi hedefliyoruz." dedi.

Pakdemirli, bölgede tüm kamu kurumlarının çalıştığını, Tarım ve Orman Bakanlığına ait de 400 iş makinesi ve 800 personelin sahada bulunduğunu ifade etti.

Sahada en çok karşılaştığı sorulardan birinin tarımla ilgili hasar tespit çalışmalarına ilişkin olduğunu dile getiren Pakdemirli, "Salı günü itibariyle de tarımsal üretimle ilgili hasar tespitlerini, başta çaylıklarla ilgili hasar tespitlerimizi de tamamlamış olacağız." diye konuştu.

"Doğaya uyumlu bir tarım modeline geçmemiz gerektiğini her defasında söylüyoruz"
Pakdemirli, bundan sonrası için alacakları çok tedbirler olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Çaylık alanların kimyevi gübredense organik ve organomineral gübre ile gübrelenmesi konusunda da teşvik edecek çalışmaları hızlandırma kararını iç bünyemizde aldık. Tarım sigortalarımız var biliyorsunuz. Özellikle heyelan maksatlı bunların TARSİM sigortasının tüm çaylıklarda geçerli olabilmesi maksadıyla da bundan sonrasındaki heyelanlar için bir çalışma başlattık. Çaylıklarda, çaya alternatif bitki ve fidan dikme konusunda da teşvik edici fide ve fidan veriyor olacağız. Doğaya rağmen değil, doğaya uyumlu bir tarım modeline geçmemiz gerektiğini her defasında söylüyoruz."

Koruma ve kullanma dengesinin önemine dikkati çeken Pakdemirli, şöyle devam etti:

"Elbette buradaki vatandaşımız çay üretimine devem edecek, elbette buradan bir gelir sağlayacak, bölgenin en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi ama koruma kullanma dengesine de mutlaka sahip çıkıyor olmamız gerekiyor. Çünkü burada bizim bir yandan ekmek kapımızın, kazanç kapımızın hayatımızın sonu olmaması gerekir diye düşünüyoruz. Burada tarım, orman ve su alanlarında, özellikle bu havza bazında entegre bir anlayış modeli, bir mikro havza modeli getirmemiz konusunda tüm arkadaşlarla hemfikir kaldık. Tüm bu çalışmaların yani bugün yaraların sarılması maksadıyla yapılan çalışmaların ötesinde özellikle farklı farklı çalışmalar yaparak da orta, uzun vadede özellikle sel ve taşkınlara sebebiyet veren unsurların mümkün mertebe ortadan kaldırılması, kalkmıyorsa da bunların DSİ ve diğer kamu kurumları vasıtasıyla daha fazla yatırım yapılarak da vatandaşımızın konforunun en ağır meteorolojik koşullar da dahi olsa bozulmamasının sağlanması ana amacımızdır."

Pakdemirli, bir gazetecinin, "Selin bilançosu belli oldu mu, tarım alanları açısından durum nedir?" sorusu üzerine, hasar tespit çalışmaların salı günü biteceğini anımsatarak, "Hasar tespitlerimiz bittikten sonra tam bir şey söyleyebilirim ama selin verdiği toplam coğrafyaya hasar itibariyle, çaylıklardaki hasar o kadar büyük gözükmüyor ama salı günü tahmin ediyorum bu konuyla ilgili açıklama yapabileceğiz gibi gözüküyor." dedi.

"Salı günü beklenen yağışa yönelik önlem alındı mı" yönündeki soruya ise Bakan Pakdemirli, "Toprak doygun olduğu için yağmur eskisi kadar şiddetle yağmasa dahi yine sele sebebiyet verebilir. O yüzden tüm vatandaşlarımızın salı günü müteyakkızda olması son derece önemli." yanıtını verdi.

Pakdemirli, DSİ, AFAD ve diğer tüm kamu kurumlarının bu konuda son derece bilgili olduklarını, dünden itibaren bunun da hazırlıklarına başladıklarını sözlerine ekledi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Artvin'in Murgul ilçesinde, selde kaybolan Serdar Yiğit'i arama çalışmalarının sürdüğü bölgede incelemelerde bulundu.

Helikopterle Murgul'a gelen Soylu, ilçede iki gün önce etkili olan şiddetli yağışa bağlı meydana gelen selde kaybolan Yiğit'i (40) arama çalışmalarının sürdüğü alana ulaştı.

AFAD, JAK ve diğer ekiplerce Murgul Çayı'nda sürdürülen arama kurtarma çalışmalarını takip eden Bakan Soylu, yetkililerden son duruma ilişkin bilgi aldı.

Arama çalışmalarını takip eden Yiğit'in ailesi ile görüşen Soylu, Serdar Yiğit'e en kısa sürede ulaşmak için tüm ekiplerin seferber olduğunu yakınlarına iletti.

Daha sonra kara yoluyla Arhavi ilçesine gelen Soylu, iş yerleri selden hasar gören esnafı ziyaret etti, vatandaşla görüştü.

Bakan Soylu, Arhavi Kaymakamlığı önünde oluşturulan Afet Koordinasyon Merkezi'nde de yetkililerden bilgi aldı.

Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, sel ve heyelanların ardından Artvin'in Arhavi ilçesinde incelemelerde bulundu.

Sel bölgesinde Kızılay ekibinin çalışmalarına destek veren Kınık, selden etkilenen çocuklarla da yakından ilgilendi.

Kınık, gazetecilere yaptığı açıklamada, sel ve heyelanın ilk oluştuğu andan itibaren Türk Kızılay gönüllüleri ve şubelerinin bölgeye gelerek, vatandaşlara destek olduğunu söyledi.

Türkiye Afet Müdahale Planı çerçevesinde ağırlıklı olarak beslenme hizmeti temelinde çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Kınık, "Rize ve Artvin'deki arama kurtarma, temizlik, iyileştirme faaliyetlerini yürüten kamu görevlilerine bu anlamda destek oluyoruz. Selden etkilenmiş olan vatandaşlarımıza destek oluyoruz. Artvin'de yaklaşık 11 bin civarında öğün yemekle vatandaşlarımıza destek veriyoruz." dedi.

Bölgedeki vatandaşlara içme suyu konusunda da destek olduklarını ifade eden Kınık, "İçme suyu anlamında vatandaşlarımıza ciddi bir lojistik sağlıyoruz. Tırlarla her gün içme suları geliyor ve vatandaşlarımıza dağıtımları yapılıyor." diye konuştu.

Kınık, bu ve buna benzer afetlerin her zaman yaşanabileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Ama zararlarını azaltmak elimizde. Riskleri önceden tespit edebilmek ve ona hazırlanmak, insanların hem kendilerini hem sahip oldukları varlıklarını korumaları açısından, öncesinde bir afet bilinci oluşturulması ve kendi aile planlamalarının yapılması ve kendi risklerini tespit edilmesi çok çok önemli. Tabi burada özellikle şehircilik, belediyecilik ve imar temelli yapılan çalışmalarda da tarım anlamında doğanın kullanılması noktasında alınacak, çıkarılacak çok çok dersler var. Her bir afet, bize yeni şeyler öğretiyor."

Türk Kızılay'ın 153 yıldır millete hizmet, devlete ise destek verdiğini vurgulayan Kınık, "Bugün de gönüllülerimizle, şubelerimizle, çalışanlarımızla, bağışçılarımızın desteğiyle sel bölgesinde Rize, Artvin ve etkilenen bütün ilçelerinde yüzlerce Kızılaycı, onlarca ikram aracı, aşevi, afet kurtarma personeli, araç gereçle beraber sahadalar. Allah beterlerinden korusun. Bundan sonraki süreçlerde bir daha bu acıların yaşanmaması için, elimizden gelen tedbirlerin alınması için, vatandaşlarımız nezdinde bilinç oluşturmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Kınık, vatandaşların Kızılaya desteklerini beklediklerini belirterek, "Bütün bu çabalar bağışçılarımızın destekleriyle gayretleriyle hayat bulabiliyor. Gönüllülerimizin katkılarıyla hayat bulabiliyor. Allah beterinden korusun, kaybettiğimiz canlara Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyoruz. Mal kayıpları yerine gelir, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını hep beraber el birliğiyle giderebiliriz. Tekrarlarının yaşanmamasını temenni ediyoruz." şeklinde konuştu.