İSTANBUL (AA) - LeasePlan’ın Ipsos ile birlikte yürüttüğü bir anket çalışmasına göre, Türkiye’deki sürücülerin yüzde 61’i elektrikli araç almak istediğini bildirirken, elektrikli araç alma niyetine bakıldığında Türkiye birinci sırada yer aldı.

Dünyanın en büyük filo kiralama şirketlerinden LeasePlan, küresel ölçekte lider araştırma şirketlerinden Ipsos ile yürüttüğü Mobilite İçgörü Raporu’nun 'Elektrikli Araçlar ve Sürdürülebilirlik' bölümünü yayınladı.

Rapora ilişkin Leaseplan’dan yapılan açıklamaya göre, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 22 ülkeden 5 binin üzerinde kişinin katılımıyla gerçekleşen araştırmada, sürücülerin elektrikli araçlara olan isteği ve elektrikli araca ulaşmanın önündeki engellerle ilgili sonuçlar yer aldı.

Çalışma, özellikle son 3 yılda elektrikli araçlara rekor düzeyde destek olduğunu gösterirken, artık daha fazla sürücünün elektrikli araç kullanmak istediğini ortaya koydu. Araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 65’i artık sıfır emisyonlu elektrikli araç kullanacağını belirtirken, yüzde 44’ü özellikle son 3 yılda elektrikli araçlara karşı tutumunun olumlu yönde değiştiğini ifade etti.

ELEKTRİKLİ ARACIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER ŞARJ ALTYAPISI VE SATIŞ FİYATLARI

Araştırmada, 5 yıl içerisinde yeni araç almayı düşünen katılımcılara öncelikli tercihleri de soruldu. Katılımcıların yüzde 61’i 5 yıl içerisinde yeni araç alacakları takdirde elektrikli araç almayı düşüneceklerini belirtti. Ayrıca araştırma, sürücülerin artık yeşil alternatiflerin dizel veya benzinli araçları kullanmaktan daha maliyetli olmadığını düşündüğünü de ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 46’sı elektrikli araçların daha düşük karbondioksit (CO2) emisyonu sayesinde sadece iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunmadığını, aynı zamanda daha düşük işletme maliyetlerine de sahip olduğunu belirtti.

Ancak elektrikli araçların önünde halen ciddi engellerin olduğu da araştırmanın sonuçları arasında yer aldı.

LeasePlan araştırmasının genel sonuçlarına bakıldığında, gelecek 5 yılda araç almayı planlayanların yüzde 57’si, elektrikli araç tercih etmelerini önleyen ana sebep olarak fiyat unsurunu gösterirken yüzde 51’i yetersiz şarj altyapısından, yüzde 34’ü menzilden endişe duyduğunu bildirdi.

TÜRKİYE'NİN TUTUMU SON 3 YILDA YÜZDE 69 DAHA OLUMLU 

Açıklamaya göre, araştırmanın ülkeler bazında sonuçları ele alındığında, Türkiye’deki sürücülerin elektrikli araçlara karşı olumlu tutumu dikkati çekti. Buna göre, araştırmaya katılan her üç sürücünden ikisinin elektrikli araçlara karşı çok olumlu bir tutuma sahip olduğu ortaya çıkarken, bu tutumunun son yıllarda zirve yaptığı görüldü.

Türkiye’nin elektrikli araçlara olan tutumu son 3 yılda yüzde 69 daha olumlu oldu. Türkiye’yi yüzde 62 ile Portekiz izledi. Romanya, Yunanistan ve İtalya da elektrikli araçlara karşı son 3 yılda daha olumlu tutum sergileyen ülkeler arasında yer aldı. Araştırma genelinde sürücülerin dörtte birinden fazlası bir sonraki araçlarının kesinlikle elektrikli olacağını belirtirken, elektrikli araç alma niyetine bakıldığında Türkiye araştırmada birinci sırada ipi göğüsledi.

Buna göre, Türkiye’deki sürücülerin yüzde 61’i elektrikli araç almak istediğini belirtti. Türkiye’yi yüzde 51’le İtalya, yüzde 49’la Portekiz takip etti.

SATIŞ FİYATLARI EN ÖNEMLİ SATIN ALMAMA NEDENİ

LeasePlan Mobilite İçgörü Raporu’nun Elektrikli Araçlar ve Sürdürülebilirlik bölümünde sürücülerin elektrikli araç alma ve almama nedenleri de araştırıldı.

Buna göre, katılımcıların yüzde 47’si düşük işletme maliyetleri nedeniyle elektrikli araçları tercih ettiğini, yüzde 46’sı düşük CO2 emisyonları nedeniyle tercihini elektrikliden yana kullandığını ve yüzde 33’ü ise elektrikli araç sahiplerine sunulan vergi indirimleri nedeniyle bu araçları tercih ettiğini bildirdi. Böylece, düşük işletme maliyetleri, çevre hassasiyeti ve teşvikler elektrikli araçların tercih edilmesindeki ilk 3 neden olarak öne çıktı.

Buna karşılık sürücülerin elektrikli araçları tercih etmemesindeki ilk 3 neden ise satın alma fiyatı, yetersiz şarj imkanları ve menzil şeklinde sıralandı. Türkiye’deki sürücülerin elektrikli araç satın almama nedenlerinin başında ise yüzde 54 ile satın alma fiyatları geldi. Bunu yüzde 37 ile yetersiz şarj altyapısı, yüzde 26 ile menzil endişeleri takip etti.

KADINLAR CO2 EMİSYONLARI KONUSUNDA ERKEKLERDEN DAHA BİLİNÇLİ

Araştırmada katılımcıların elektrikli araçlarla ilgili 2030 yılı beklentileri de soruldu.

Sürücülerin yüzde 58’i 2030 yılında yollardaki çoğu aracın elektrikli veya benzer sıfır emisyonlu araçlardan oluşacağını tahmin ettiğini aktardı. Yalnızca yüzde 18’i bu görüşe katılmadığını bildirdi. 2030 yılı projeksiyonu kapsamında elektrikli araçlardan en umutlu olan ülkeler ise Portekiz ve Türkiye oldu. Portekiz’deki katılımcıların yüzde 77’si, Türkiye’deki katılımcıların yüzde 73’ü, 2030 yılında çoğu yeni aracın elektrikli (veya başka tip bir sıfır emisyonlu araç) olacağına inandığını bildirdi.

Raporda, yüzde 34’le genç sürücülerin ve yüzde 37 ile büyük şehirlerde yaşayan sürücülerin elektrikli araca geçme olasılığı en yüksek grup olduğu elde edilen diğer bulgular arasında yer aldı. Ayrıca, kadınların yüzde 48’i elektrikli araca geçme nedeni olarak daha düşük CO2 emisyonlarını gösterirken, erkeklerde bu oran 43 olarak gerçekleşti.

SON ÖTV ARTIŞI OLUMLU İLĞİYE KET VURABİLİR 

Açıklamada rapora ilişkin görüşlerine yer verilen LeasePlan Türkiye Genel Müdürü Türkay Oktay, şunları kaydetti:

'Elektrikli araçlara olan ilgi ve sıfır emisyon farkındalığının her geçen gün arttığını gözler önüne seren 22 ülkede gerçekleştirdiğimiz araştırmamızın saha çalışması Kasım 2020’de yani son ÖTV düzenlemesi öncesinde yapıldı. Elektrikli araç tercih etmeme sebeplerinin en başında gelen faktör satın alma fiyatı iken, son vergi düzenlemesi ile elektrikli araçlara getirilen ÖTV zammı ne yazık ki ülkemizde olumlu yönde gelişen ilgi ve farkındalığa ket vuracak gibi görünüyor. Birçok ülkede devlet desteğiyle gelişen elektrikli araç pazarı için yalnız vergi indirimi değil farklı teşvik programları da uygulanırken, henüz yolun başında olan Türkiye pazarında da hem altyapı hem de vergi desteği konusunun tekrar değerlendirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.'