2020 yılının aralık ayında Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Daimi Temsilcisi olarak atanan Prof. Dr. Kerem Alkin, Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nda haksızlıkla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Yeşil ekonomi ve Paris Anlaşması hakkında açıklamalarda bulunan Alkin, Türkiye'nin anlaşma dahilinde gelişmiş ülkeler ile aynı kategoride değerlendirildiği dile getirdi.

 OECD üyesi Türkiye'nin halen gelişmekte olan ekonomiler arasında yer aldığını hatırlatan Alkin, karbon salımı ile ilgili şartların ve gereken yatırımların büyüklüğünün bu durumla örtüşmediğini ifade etti.

"1960'ların sonlarından itibaren bu meseleler dünyada gündeme geldiğinde enteresandır ki OECD üyesi ülkelerin tümünü gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler diye ayrıma tabi tutmadan bu  konuda (karbon salımı) en sert koşulları yerine getirecek, bununla ilgili olarak en ciddi yatırımları yapmakla mükellef ülkeler olarak tanımlamışlar." diyen Alkin, bu tanım sebebiyle Türkiye'nin tüm devasa yatırımları kendisinin finanse etmesinin gerektiğini anlattı.

 "Paris iklim anlaşmasında  bir haksızlıkla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek lazım; OECD üyesi bir ülke olsak neticede Türkiye halen gelişmesini sürdürmekte olan bir ekonomi." diyen Alkin,  Türkiye'nin daha kabul edilebilir ve gerçekçi bir listeye alınması gerektiğinin altını çizdi. Aynı listede tutulma durumunda Türkiye'nin daha esnek bir yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu belirten Alkin, aksi durumun kabul edilebilir olmadığını kaydetti.

2015 yılında ortaya konan,  2016'da yürürlüğe gire, 190 civarında ülke ile AB tarafından imzalanan Paris Anlaşması sera gazı emisyonunun azaltılarak küresel ısınmanın 1,5 derece düşürülmesini hedefliyor.

Türkiye tarafından da imzalanan ama taraf olunmayan anlaşma konusunda ülkenin gelişmekte olan ülkelerle bir tutulma ve mutlak emisyon azaltımı konularında anlaşmazlıklar bulunuyor

YEŞİL EKONOMİ

2019 yılında Ursula von der Leyen'in AB Komisyonu Başkanlığına gelmesinin ardından birliğin ticari ilişkide olduğu ülkeler ile karbon salınımı mutabakatı oluşturduğunu hatırlatan Alkin, bu durumun ihracatının yarısını AB ülkeleri ile yapan Türkiye için kritik olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi öncülüğünde karbon salımı konusunda ihracatçı sektörlerin hazırlık yapması için ciddi bir süreç başlattığını anlatan Alkin, Kovid-19 şartlarına rağmen 27 ihracatçı sektörün tamamına dönük farklı durumların belirlendiğini bildirdi.

"Türkiye karbon ayak izi ve karbon salınımı konusunda başarılı bir ülke." diyen Alkin, Türkiye'nin bu konuda Çin, Hindistan ya da ABD gibi ülkelerle karşılaştırılamayacağının altını çizdi.

Alkin, Türkiye'nin bu pozisyonunu daha da güçlendirerek küresel tedarik zincirinde daha vazgeçilmez bir noktaya gelebileceğini belirterek, ülkenin ihracatlarının bu şekilde katlanabileceğini söyledi.

YENİLENEBİLİR ENERJİ

AB'nin mutabakat çerçevesinde yapacağı yaptırımların muğlak olduğunu ifade eden Alkin, karbon salımı konusunda gerekli koşulları yerine getirmeyen ülke ve firmaların ürünlerine ek gümrük vergisi veya ithalatçı firmalara mali yükler gibi farklı yaklaşımların masada olduğunu anlattı. Alkin, Türkiye'nin bu alanda atacağı adımlar ile Çin ve Hindistan gibi karbon salınımı yüksek ülkelerin önüne geçerek vazgeçilmez konuma geleceğini ve ihracatın ilk aşamada yüzde 25 sonraki aşamada da yüzde 50 artabileceğini belirtti.

"Türkiye'nin toplam enerji ihtiyacının karşılanmasında yenilenebilir enerji imkanlarının yüzde 26.5'lara yükselmiş olması olağanüstü önemli bir durum." yorumunda bulunan  Alkin, Türkiye'nin jeotermal, rüzgar, güneş, biyoenerji ve hidroelektrik gibi alanlarda gelişmeye devam etmesiyle ülkenin karbon salınımının çok düşeceğini ve avantajlarının artacağını hatırlattı.

Enerjide, ulaştırmada, imalat sanayisinde, tarımda, karbon salınımı konusunda daha yüksek teknolojiyle çalışma ve verimliliği artırma noktasında, tamamıyla dijitalleşme adımları atılması gereken bir çağda bulunduğumuzu anlatan Alkin, sektörlerin önemli bir kısmının bununla ilgili farkındalığa sahip olduğunu söyledi.

Alkin, birçok sektör ve firmanın yenilenebilir enerji konusunda yatırımlar yaptığını belirterek, "Bunları ne kadar hızlandırırsak, bunların finansmanıyla ilgili olarak ne kadar orta ve uzun vadeli kredi imkanları oluşturabilirsek Türkiye açısından çok farklı bir hikayeye de imza atmış olacağız." dedi.