Türkiye’nin ilk bölgesel ölçekli deniz üstü rüzgar enerjisi yol haritası olma özelliği taşıyan “Rüzgar Enerjisi Sektörü ve İzmir Denizüstü Rüzgar Enerjisi Yol Haritası Raporu”na göre, gelişen teknolojinin sonucu olarak deniz üstü rüzgar enerjisi santrali yatırımları önem kazanmaya başladı.

Dünya genelinde son 20 yılda 707 gigavatlık karasal rüzgar enerjisi santrali kurulu gücüne ilave olarak, 35 gigavatlık deniz üstü rüzgar enerjisi santrali (RES) kurulu gücüne ulaşıldı. Henüz deniz üstü RES yatırımlarının başlamadığı Türkiye’de bu alanda yaklaşık 70 gigavatlık potansiyel olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’deki kurulu gücün yaklaşık yüzde 20’sine ev sahipliği yapan İzmir, deniz üstü rüzgar santrali kurulumları için de yatırımcılara önemli fırsatlar vadediyor.

Türkiye’nin "rüzgar enerjisi başkenti" olarak adlandırılan ve Türkiye’deki karasal rüzgar türbini bileşenlerinin üretim üssü olan İzmir’in, deniz üstü rüzgar türbini bileşenlerinin de üretildiği ve buradan ihraç edildiği öncü şehir olabilecek potansiyele sahip olduğunun altı çiziliyor. Sadece İzmir rüzgar sanayisinde 7 bin 500’ün üzerinde kişi çalışırken, 30’u aşkın ülkeye yıllık 400 milyon doların üzerinde ihracat yapılıyor.

Bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için bölgesel ölçekte atılması gereken temel adımların tanımlandığı yol haritası hazırlanırken, deniz üstü rüzgar enerjisi sektörünün İzmir’deki gelişimini desteklemek üzere proje ve faaliyetlerin belirlenmesi, bunlar hakkında bölgesel ve ulusal kurumlar nezdinde farkındalık yaratılması, bunların sonucunda konu ile ilgili bölgede ortak bir vizyon oluşturularak bölgesel sahiplenmenin sağlanması hedefleniyor.

İzmir Denizüstü Rüzgar Enerjisi Yol Haritası kapsamında potansiyel tespiti ve yatırım alanlarının belirlenmesi, pazar analizi, sektörel ihtiyaç ve taleplerin tespiti, bölgesel ve ulusal politikalar arası uyumun sağlanması, finansman kaynaklarının belirlenmesi ve tanıtım üzerine çalışmalar yapılacak.

"Rüzgar enerjisi sektörü sanayi boyutuyla da büyük önem arz ediyor"

İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, AA muhabirine, rüzgar enerjisi sektörünün Türkiye ekonomisine olan katkısının sadece enerji üretimi boyutuyla değil, sanayi boyutuyla da büyük önem arz ettiğini belirtti.

Megavat başı yatırım maliyeti yaklaşık 1,4 milyon dolar civarında olan rüzgar türbinlerinin bileşenlerinin imalatı ve lojistiği ile beraber mühendislik, kurulum, servis, bakım, güç yenileme (repowering) ve geri dönüşüm hizmetlerinin büyük bir ekonomik değer oluşturduğunu vurgulayan Yavuz, “Yarattığı ekonomik değerin yanı sıra, çevreye duyarlı bir yenilenebilir enerji kaynağına dayalı olması ve enerjinin yerlileştirilmesi anlamında olumlu katkılar sağlaması sebepleriyle rüzgar enerjisi sektörü Ajans olarak yüksek önem atfettiğimiz, İzmir’in bölgesel kalkınması için belirlediğimiz öncelikli çalışma alanları arasında yer alıyor.” dedi.

Yavuz, teknolojik gelişmeler ve küresel trendler göz önünde bulundurulduğunda deniz üstü uygulamaların giderek yaygınlaştığını belirterek, şunları kaydetti:

“Bu noktada sanayi ve lojistik altyapımızın yaşanan sektörel dönüşüme uyum sağlayacak şekilde geliştirilmesinin sağlanması kıymetli olacaktır. İzmir ve çevresinde kümelenmiş, belirli bir olgunluğa erişmiş rüzgar sanayimizin varlığı ve söz konusu dönüşüme uyumun sağlanmasıyla sektörün yarattığı yeni fırsatları yakalamamız mümkün görünüyor. Ajans olarak biz de bu dönüşümü başlatabilmek adına Denizüstü Rüzgar Enerjisi Yol Haritası kapsamında belirlenen temel faaliyetlerin altında listelenmiş deniz üstü rüzgar ölçümünün yapılması, örnek yatırım fizibilite raporlarının hazırlanması, liman altyapı ihtiyaçlarının belirlenmesi, mevcut ekipman üretim kabiliyetinin tespiti, ihtisaslaşmış sanayi alanlarının oluşturulması, Çandarlı Limanı Projesi'nin sektörün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi gibi çalışmaları halihazırda başlatmış bulunuyoruz.”