Fazla mesai ücretleri ile genel tatil ve hafta tatili ücretleri, işçi ile işveren arasındaki önemli anlaşmazlık konuları arasında yer alıyor. Çalışanlar iddialarını yazılı olarak kanıtlayamadıklarında genel olarak tanık göstermek zorunda kalıyorlar. Bu durumda da mahkemelerde “hakkaniyet indirimi”, “takdir indirimi” adı altında kesintiler yapılabiliyor.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yakın tarihli kararına (Esas No: 2016/828, Karar No: 2020 / 551) konu davada, bir işçi işten ayrıldıktan sonra haftanın 6 günü 07.00 – 18.00 ve 18.00 – 07.00 saatleri arasında dönüşümlü olarak 2 vardiya halinde çalıştığını, dini bayramlar hariç tüm genel tatil günlerinde de çalışmasının sürdüğünü ancak bu çalışmalarının karşılığının ödenmediğini iddia ederek fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin işverence ödenmesini talep etti. İş mahkemesi, tanık ifadelerine göre işçinin ayın iki haftasında 10 saat, iki haftasında ise 21 saat fazla çalışmasının bulunduğunu, ancak işçinin devamlı fazla çalışma yapmasının ve tüm genel tatillerde çalışmasının hayatın olağan akışına uygun olmayacağını, hastalık, izin vs dönemlerde fazla çalışma yapılamayacağnı gözeterek, bilirkişi tarafından hesaplanan alacaklarda yüzde 50 oranında hakkaniyet indirimi yaptı.

YARGITAY BOZDU, İŞ MAHKEMESİ KARARINDA DİRENDİ

Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre; İşçi, yapılan indirimi yüksek bularak Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulundu. Yargtıay 7. Hukuk Dairesi, işçinin kıdemi, yaptığı iş ve işin niteliklerini dikkate alarak hakkın özünü etkileyecek şekilde yüzde 50 hakkaniyet indirimini yüksek bularak, iş mahkemesinin kararını bozdu. İş mahkemesi, hesaplanan fazla mesai ücretinin kıdem tazminatının 3 katına ulaştığını, fazla çalışma yapıldığının yazılı belgelerle ispatlanamaması halinde kıdem tazminatının çok üzerinde bir fazla çalışma ücretinin belirlenmesinin adil olmayacağını, yüzde 50 oranında indirim yapılmasının adil olup, hakkın özünü de etkilemediğini gerekçe göstererek, önceki kararında direndi.

İNDİRİM YETKİSİ SINIRSIZ DEĞİL

İşçinin iş mahkemesinin direnme kararını temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na (YHGK) geldi. Genel kurul kararında, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarından indirim yapılması konusunda yasal bir düzenleme bulunmadığı, bu uygulamanın Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile benimsendiği vurgulandı. Yargıtay kararlarında istikrarlı olarak işçinin uzun süre aynı şekilde çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı, işçinin izinli, mazeretli ve tatil günlerinde dinlenme hakkını kullanmadan yıllarca sürekli çalıştığının düşünülemeyeceği göz önüne alınarak fazla çalışma alacağından dosya içeriğine uygun bir indirim yapılması gerektiğinin kabul edildiği belirtildi. Bunun aksine şekilde “takdiri indirim” adı altında indirim oranının tamamen mahkemece takdir edilmesi gerektiği düşüncesinin, uygulama ile varılmak istenen amaçla bağdaşmayacağı gibi işçinin hakkına ulaşamaması tehlikesine de yol açabileceği kaydedildi.

İNDİRİMDE 1 / 3 KRİTERİ

İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günleri, yıllık izin, mazeret izni vs sebeple çalışamadığı günlerin yılın yaklaşık 3’te 1’ine tekabül ettiği belirtilen kararda, kural olarak yapılacak indirimde bu oranın esas alınmasının isabetli olacağı ifade edildi. Ancak işçinin hesaplanan fazla çalışma ve tatil çalışmalarında yıllık izin, mazeret izni ve tatil günleri dikkate alınmış ise indirimin daha az oranda yapılması gerektiğinin altı çizildi.

Fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarından yapılacak indirimin “hakkaniyet indirimi” ya da “takdir indirimi” olarak nitelendirilmesinin doğru olmayacağı kaydedilen kararda, şöyle denildi:

“Fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı belgelere, işveren kayıtlarına veya kesin delillere değil, tanık anlatımına dayalı olması durumunda mahkemece,indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da işçinin uzun süre her gün fazla çalıştırıldığına ilişkin kabulün hayatın olağan akışına ve insan doğasına uygun düşmeyeceği, yaşam tecrübelerine göre hiç hastalanmadan veya evlenme, doğum, ölüm, özel işleri gibi mazereti çıkmadan yıllarca sürekli çalıştığının kabul edilemeyeceği, işyerindeki üretim maliyeti ve işçinin üstlendiği işin niteliği dikkate alınmadan sürekli iş gördürüldüğünün var sayılamayacağı, işçinin ara dinlenmesi, hafta tatili, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde hiç dinlenme hakkını kullanmadan çalıştığının düşünülemeyeceği karinesi göz önünde tutularak, hesaplanan genel tatil ve fazla çalışma alacaklarından makul bir indirim yapılması gerektiği hususu değerlendirilmelidir.”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, söz konusu davada işçi fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını yazılı belge ile değil tanık ifadeleri ile kanıtladığından indirim yapılmasında hata olmamakla birlikte, indirim oranının yüzde 50 olarak belirlenmesinin, Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması ile bağdaşmadığı gibi işçinin hakkına ulaşmasına engel teşkil edecek nitelikte olduğuna hükmetti. Genel kurul, iş mahkemesinin direnme kararını bu gerekçeyle bozdu.