2022-2024 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'da (OVP) çevre ve iklim değişikliğine ilişkin hedefler de yer alıyor. Bu kapsamda, AB tarafından 2019 yılı sonunda açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi yaklaşımlarla gelişmiş ülkelerin öncülüğünde küresel düzeyde ekonomi politikalarında iklim değişikliğinin ağırlığının arttığı ifade edilerek, bu durumun sanayide ve ekonomide "yeşil dönüşüm" gerekliliğini getirdiği vurgulandı.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay, AA muhabirine, yeşil dönüşümün Türkiye'nin 3 yıllık yol haritası niteliğini taşıyan yeni OVP'de yer almasının önemi, bu sürecin iş dünyasına getirecekleri ve atılması gereken adımlara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Yeşil dönüşümün Türkiye ekonomisi ve sanayisinin kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümesi için önemli olduğuna işaret eden Okyay, bunun yanı sıra ülkenin AB başta olmak üzere, üçüncü ülkelere ihracatında rekabetçiliğinin korunması ve güçlendirilmesi için önemli görüldüğünü söyledi.

Okyay, 11'inci Kalkınma Planı'nda, Yeni Ekonomi Programı'nda (2021-2023), Ekonomi Reformları Paketi'nde ve Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi'nde (2021-2023) yer verilen "yeşil dönüşüm" konusunun bir kez daha OVP'de yer bulduğunu, bunun hükümetin konuya verdiği büyük önemin göstergesi olduğunu bildirdi.

"Türkiye kendi Emisyon Ticaret Sistemi'ni oluşturmalı"

Okyay, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nda Türkiye'yi ticaret kanalından etkilemesi beklenen en önemli politika değişimlerinden birinin "Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM)" olacağını kaydetti.

AB'nin, bu mekanizma yoluyla Türk ihracatçılarından tahsil edeceği tutar sayesinde kendi yeşil dönüşümünü finanse edeceği bilgisini veren Okyay, Türkiye'den de her yıl önemli miktarda döviz çıkışı yaşanacağına dikkati çekti.

Okyay, oluşabilecek bu olumsuz duruma çözüm olarak, dünya genelinde ülkelerin kendi somut koşullarına göre tanzim ettiği Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) uygulamalarının yaygınlaştığını belirterek, şöyle konuştu:

"Türkiye de kendi ETS'sini oluşturmalı. Bu sayede sektörlerin emisyon düşürücü teknolojileri benimsemesi motive edilirken ülke içinde toplanacak emisyon gelirleri de sanayinin ihtiyacı olan yeşil dönüşümü finanse etmesinde kullanılabilir ve kaynakların ülke içinde kalmasını temin eden bir ekosistem oluşturulabilir diye düşünüyorum. Burada farklı sektörlerin mevcut koşullarına ve oluşturulacak toplam gelirlerin hesaplanmasına uygun bir tasarım gerekiyor. Türkiye için geliştirilecek ETS'nin mal ihracatında rekabet dezavantajına yol açmaması için sektörlerin karbon kaçağı riskinin belirlenmesi ve bu sonuçlara göre politika tasarlanması kritik önem arz ediyor."

AB'nin SKDM kapsamına alması öngörülen, demir-çelik, diğer metalik olmayan mineraller, kağıt, rafine edilmiş petrol ve kimya sektörlerinin yeşil inovasyonda dünya ortalamasının üzerinde performans sergilediğini ifade eden Okyay, bu sektörlerde Türkiye'nin uluslararası yeşil rekabetçiliğe sahip olduğunu ve SKDM sonrasında rakip ülkelere karşı AB pazar paylarını korumada avantajlı olabileceğini dile getirdi.

"Sanayi sektörlerimizin ihtiyaç duyacağı yeşil dönüşümün yerli teknolojilerle beslenmesi ihracat rekabetçiliğimizin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor." diyen Okyay, sanayinin yeşil dönüşümünün geliştirilmesi bakımından, yeşil OSB'ler ve yeşil endüstri bölgelerinin bu konuda rekabetçiliğin artırılması için önemli fırsat sunduğunu anlattı.

"Kritik manevrayı başarıyla yapabilmeliyiz"

Aday ülke konumunda olan Türkiye'nin Yeşil Mutabakat hedeflerine uyumunun, Türkiye ve AB'yi temelde de yaklaştırabileceğine işaret eden Okyay, "Türkiye sanayicisi ve ihracatçıları olarak rekabet gücümüzü yitirmemek hatta orta-uzun vadede rekabet anlamında daha da güçlenmek adına çok kritik bu manevrayı başarıyla yapabilmeliyiz. Türkiye olarak geç kalmamak ve şartları ülkemiz lehine çevirmek için yapılması gerekenlere destek vermeye hazırız." değerlendirmesinde bulundu.

Okyay, bu doğrultuda DEİK'in tamamladığı "Sanayide Yeşil Dönüşümün Desteklenmesi Projesi" başlıklı raporu da hükümet yetkilileri ve tüm paydaşların bilgisine sunmaya hazırlandıklarını söyledi.

"Dönüşümü yapmayan firmalar daha zor yatırımcı çekecek"

TOBB Öğretim Üyesi Ali Oğuz Diriöz de yeşil dönüşümün OVP'de yer almasının önemli olduğunu vurgulayarak, bunun en büyük ticari pazar olan AB'yi koruyabilmek ve rekabetçiliği sürdürmek adına ortaya konulan bir iradeyi gösterdiğini dile getirdi.

Diriöz, OVP'de yer alan yeşil tahvil ve sukuk konusunun önemli olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bu ihraçları teşvik edecektir. Sadece işin tedarik zinciri, ticaret ve lojistik ayağında değil, yatırımcı çekebilme, finansal ayağında da artık yeşil bonoların zaman içinde karbon piyasasının oluşması, burada değiş tokuşun yapılması ve güçlenmesi mümkün olacaktır. Bu dönüşümü yapmayan firmalar git gide daha zor yatırımcı çekecek ve sipariş alabilecek."

Tüm bunların Türk ekonomisini rekabetçi kılmak adına fırsat olduğunu anlatan Diriöz, "Türkiye için kolay bir süreç olmayacak ama bu standartlara uyarak kendini daha fazla yenileyebilecek. Burada geleceğe yatırım söz konusudur." dedi.