Son günlerde çok tevatür dolaşıyor. Komplo teorisi de desek olur. Fakat komplo teorileri sonradan gerçek olabiliyor. Türkiye’nin bulunduğu coğrafya buna müsait. Bu arada teori deyince akla hayal unsuru gibi kavram geliyor. Oysaki teori bilimsel çalışmanın önünü açar. Ya da bir stratejinin önünü. 

Bunun sonu bazen icat olur, bazen de bir ülkenin karanlığa gömülmesi. 2015 yılında Türkiye’nin her yerinde aynı anda elektrik kesintisi yaşandı hatırlıyor musunuz? Üstelik o kesinti öyle tuhaftı ki, birbiri ile bağlantısı olmayan şebekeler de aynı anda sıfırlanmıştı. 31 Mart 2015’deki o kesinti neden oldu? 

Bu konuyu o sırada da Ortadoğu’da yine yazmıştım. Bazı yerlerini aynen alıyorum. “Türkiye’nin şalteri indirildiğinde bahsi geçen şey eğer arıza ise bir gün gelmezse, ne benzin istasyonları çalışır, ne de fırın? Büyük marketler satış yapamaz. Okullarda eğitim durur. Bir müddet sonra haberleşme sona erer. Hayat durur, ülkede ne olup bitiyor haberimiz olmaz.

İnsanlar yiyecek, içecek, hayatlarını sürdürebilmek için yapılması elzem olan işleri yapamaz hale gelir. Hastanelerde sağlık hizmeti aksar, eczanelerde ilaç satışı..” (7 Nisan 2015)

Elektrik kesintisi üç gün sürse: İş olmaz, ekmek olmaz, sağlık olmaz. Derken iç karışıklık, yağmalama başlar. Can güvenliği biter.

Kime yarar? PKK başta olmak üzere terör örgütlerine. Meydan onlara kalır. 

O sırada merak etmiş, cevabını alamamıştım. 
“Tüm ülkede elektrikler kesildiğinde, meselâ askeriye ne yaptı? Ülkenin güvenliğinde aksamaya sebebiyet verici karanlık noktalar oldu mu? Radarlar tam kapasite çalıştı mı? Haberleşme kesildi mi? Tamam jeneratör vs vardır da yeterli mi? Meselâ, İncirlikte hareketlilik gözlendi mi?

31 Mart 2015 günü Türkiye’nin tamamında yaşanan elektrik kesintisi sıradan bir arıza mıydı, yoksa sabotaj mıydı?” (7 Nisan 2015)

Hükumet “sabotaj mı değil mi?” tüm ihtimalleri araştırdığını söyledi. İran’dan siber saldırı dendi. 44 ilde elektrik kesilmişti. Ulaşım, haberleşme felç olmuştu. Aynı gün İstanbul çağlayan Adliyesinde Savcı Selim Kiraz şehit edildi. DHKP-C’nin o saldırıyı yapmak için, sabotaj yapacak gücü olduğuna elbette inanılmaz. Sanki bir deneye maruz kaldık o gün.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yemen’deki Husi saldırısı sonrasında gösterdiği tepki sebebiyle, sabotajın İran tarafından yapıldığı iddiası doğru ya da yanlış. Temmuz 2019’da Venezuela’da ülke genelinde elektrik gitti. 2021’in ilk günlerinde Pakistan’da ülke genelinde elektrikler kesildi. Ardından Vatikan karanlığa gömüldü. Her birine sebep, bahane bulunur. 

Önemli olan soru şu: Fişe bağlı yaşayan bizler böyle bir saldırıya ne kadar hazırız?