İLAHI dinler, manevi hayat tavsiye eden önderler, ahlakçı düşünürler ve son İlahi din İslam’ın tebliğcisi ve muallimi, öğreticisi ‘içki bütün kötülüğün anasıdır’ diye beyan etmiş.

Bilinen tüm sarhoş eden kuru ve sıvı maddeler insan bireyleri tarafından kullanılıyor. Kimisi suç muhtevasında bile sayılmıyor. Mesela bali çekmek suç kapsamında değil. Sigara, tütün, nargile suç değil. İçki de vergisi ödendiği müddetçe yasak da değil, suç da değil. Hatta içkili vatandaşın her türlü aşırılıklarına bile tebessümle bakılması bir milli davranış biçimidir. Mahkemelerde ‘alkollüydüm, ne yaptığımı bilmiyordum’ gibi bir savunma da harcı aalemdir.

Gel gelelim içilen her uyuşturucunun sarhoş ediciliği belli bir süreye sahiptir. Yani rakı, şarap, bira, likör gibi sıvı maddeler, ot, toz gibi kuru uyuşturucular, bilindik- bilinmedik her türlü sarhoş edicinin gücü, etkisi belli bir süre devam eder, sonra kişi ayılır, bilinci yerine gelir. Sarhoşken yaptıklarını çoğunlukla hatırlar, bazılarını da hatırlamaz. Elbette o aklı başında olmayan zamanlarda yaptıklarının da faturasını ödemek zorundadır. Toplumun, tüm hoş görüsüne ve tebessümle karşılamasına rağmen.

Bu sarhoş edici yasal- gayri yasal, sulu-kuru sarhoş edicilerden her ülkede ekmeğini kazanan insanlar azımsanmayacak sayıdadır. Bütün dini vaazlara, Cuma ve Bayram namazlarında camilerin doluptaşmasına rağmen, haram yiyenin, haramla beslenenin duasının kabul olmayacağının söylenmesine rağmen bu sarhoş edici maddelerin üretimini, ticaretini ve tüketimini yapanlar az sayıda kişiler değildir.

Harama insanların bu kadar batmış olması çok vahim. Ama başka bir sarhoş edici daha var. Bunun uyuşturucu olduğunu da genellikle kimse bilmez. Kimi zaman, kimi insanlar düşünme gibi bir arızalı hal yaşar. İşte onlar bu uyuşturucunun ne olduğunu söyler ama, genellikle toplum bireyleri onlara gülüp geçer. Hatta uygun zamana denk gelmez ise, onu halka hatırlatanlar ihanetle bile suçlanabilir.

Bu sarhoş edici bir madde değil. Bir mefhumdur, Soyut bir varlıktır. Kuru ve sulu sarhoş edici maddelerin kullanmayanları da kullananlar kadar çoktur. Bu duygusal uyuşturucunun kullanmayanı yoktur. Bu satın alınan bir uyuşturucu değil. Parayla tek tek kişilerin, bir satandan alabildiği bir sarhoş edici değildir. Bu, genellikle yöneten sınıfın, yönetiminde olan insanlara topluca verdiği bir sarhoş edicidir. Bu sarhoş ediciye karşı hayır diyebilecek bir kimse yoktur. İnsanların aidiyet duyguları, bir ırka, bir millete aidiyet duyguları okşanarak genel bir duygu geliştirilir. Bu hamaset duygusudur. Aidiyet duygusunun şaha kaldırılmasıyla hamaset duygusu doğar.

Bu genel duygu doğduğu andan itibaren o millet, o ırk sarhoş olur. Artık kimsenin akıl ile, mantık ile, hatta adalet duygusu ile ilişkisi kalmaz. ‘Yürü be, kim tutar seni’ en muhteşem komut olur.

En kötüsü, bu sarhoş edicinin gücü çok yüksektir. Etkisi de çok uzun sürelidir. Sarhoşlar nasıl ne yaptıklarının farkında olmazsa, yaptıklarını yarım-yamalak hatırlar, yaptıklarına baazan kızar baazan da gülerler. Fakat hamaset sarhoşu yaptıklarının tamamını hatırlar ve her anı ile de iftihar eder. Kahramanlık sıfatı hamaset sarhoşluğuna eşlik eder. İşte o kahramanlık duygusu insana çok hoş, çok hazlı gelir.

Demek oluyor ki, bedava verilen hamaset sarhoş edicisi belki de bilinen tüm sarhoş edicilerden daha tehlikeli olabilir. Hamasete kurban edilen hiçbir konu insanlığın, toplumun kalkınmasına, gelişmesine, ilerlemesine hizmet etmez.