SPORDA özellikle iddialı kulüplerde, genç yöneticilerin; dinamik isimlerin hep yanındayımdır... Değişim, ancak genç ve dinamik isimlerin köhnemiş isimlerle yer değiştirmesiyle vücut bulacak çünkü... Ali Koç ismine, sırf bu yüzden bile sıcak bakabilmem mümkünken; geldiği aile yapısı, başarılı ticari geçmişe sahip bir soy, sosyal hayatta da, iş alanında da kirlenmemiş bir isim; bence Ali Koç ile Fenerbahçe isimlerinin bir araya gelmesi için yeterlidir... Hata yaptı Ali Koç... Çevresinin de etkisiyle yanlış isimlerle başladı sezona... İnandığı, güvendiği isimlerin yanlış olduğunu gördüğünde sezon kaybedilmişti zaten... Ancak, düşme potasında yaptığı Ersun Yanal seçimi de, hala çevresinin etkisinde olduğunu, doğru yolu bulmakta biraz zorlanacağını net biçimde gösteriyor... Ersun Yanal, Türk futbolunda orta sıraların teknik adamıdır... Bunun eksiğini söylersek haksızlık yapacağımız gibi, fazlasını söylemek de abartı olacaktır... Ve Ersun Yanal göreve geldiğinden bu yana, Fenerbahçe’ye “olumlu bir dokunuş”unu göremedik henüz... Yaptığı tek dokunuş, UEFA listesine eklediği 3 yeni isim oldu ki, burada bile bir santrforu; Soldado’yu atlaması oldu ki, bence hata yaptı... Ve Fenerbahçe’nin önündeki 5 maç, Ersun Yanal’ın da camia içindeki gerçek sınavı olacaktır... Fenerbahçe’nin girdiği zorlu viraja bir bakalım isterseniz... Kayserispor (Deplasman)(Bu yazı yazıldığında henüz oynanmamıştı) Zenit (UEFA Kupası) Konyaspor Beşiktaş (Deplasman) Hatta buna ekleyebileceğimiz sonrasındaki Rizespor randevusu... İşte Fenerbahçe için “tarihe geçecek kadar talihsiz” bir sezonun kaderi bu 5 maçta belli olacak... Tabii ki Ersun Yanal’ın Fenerbahçe için doğru bir seçim mi, yoksa sıradan ve hatalı bir seçim mi olduğu bu virajda netleşecek... Ya, başaracak ve sözleşmesindeki süre kadar takımda kalacak... Ya da, sezon sonunu bile göremeden evinin yolunu tutacak... Bahse girmeyi sevmem de önermem de... Ama ben hiç umutlu değilim... Bu kadarını bilin yeter.

SÖZÜN ÖZÜ!..

Bir insan bir kere gözünde küçüldüyse, artık onunla büyük hesaplar yapılmaz. (Anonim) 

Galatasaray ve Beşiktaş’ın şampiyonluktaki şansları...

BAŞAKŞEHIR 44...

GALATASARAY 36...

BEŞIKTAŞ 33...

Sezonun bitimine tam 14 hafta varken, ligin tepesindeki durum bu... Başakşehir sessiz sedasız tribünlerine karşın, oynadığı futbolla, kadrosunun uyumuyla ve ara transferde bile bu işin nasıl yapılacağını herkese kanıtlayan politikasıyla zirveyi hak etmiş midir? Hak etmiştir... Üç büyüklerin çok da doğru yönetilmedikleri, hem sahadaki dalgalanmalarından hem de ekonomik olarak içine düştükleri darboğazdan zaten net olarak görünüyor... Başakşehir, kadrosundaki gidenler ve kalanlara rağmen, sezon başından bu yana aynı mekanik ve bilinen futbolunu sahaya yansıtıyor, sonuca da gitmeyi biliyor... Ama rakibe göre oyun anlayışı varyasyonları geliştirebildiğini söylemek pek mümkün değil. Bir kalıbın içinde, mekanik “VakıfBank, efsanevi bir kulüp” dedi. (Anonim) bir anlayışla sonuçları yakalıyorlar ama, bunun kalan haftarda da aynı şekilde sürüp sürmeyeceğinden kendileri bile pek emin değiller... Hal böyle olunca, aradaki puan farklarına karşın, Galatasaray’ın hatta Beşiktaş’ın bile şampiyonluk umutlarının henüz sönmediğini söylemek mümkün... Ligi ikinci sırada bitirmenin bile Şampiyonlar Ligi bileti anlamına gelmesi, Galatasaray ile Beşiktaş’ı kamçılayan en önemli realite... İşte iki büyük tutuşacakları bu yarışta, göz ucuyla da Başakşehir’i gözleyecek ve ilk sıra için “matematik hayır demediği” sürece umutlanacaklar... Bu da, futbolseverlerin işine gelecek... Fenerbahçe’siz kalmış bir lig yarışının heyecansız kalmaması bile önemli bir şeydir... Keşke Trabzonspor da bu yarışa katılacak

‘Darılmaca yok’ karnesi

FATİH TERİM: Fatih Terim adı, futbolda “inanç” demekti... “Hırs” demekti... Her şeyden önce “adalet” demekti... Ama çok değişti... 11 yabancıyla çıktığı Antalyaspor karşılaşması, artık onun gençliğe olan inancını, kulübüne katkı yapmadaki cesaretini sorgulattı... Sanırım yaşlanıyorsun Hocam!..

KASIMPAŞA: Hani, atletizmde “tavşan”lar vardır... Start ile öne çıkar ve kendi takım arkadaşları için tempoyu bozarlar ve yarışı bile yarıda bırakırlar... Kasımpaşa da tavşan gibi bu sezon... Başakşehir’e yolu açtığı bir ilk yarının ardından tel tel döküldüğü bir ikinci yarı ile kafaları karıştırıyorlar...

RİZE: Ligin ilk yarısında 17 maçta sadece 1 galibiyetle ligin dibine demir atan Rize ikinci yarıda 3’te 3’le başladı... Kasımpaşa, Akhisar ve Erzurum galibiyetleriyle devre arası transferlerini ne denli yerinde yaptıklarını da gösterdiler... Bence bu inat ve inançla ligden düşmeyecekler...

SERGEN YALÇIN: Türk futbolunun “asi ve haşarı çocuğu” Türk teknik adamlığının dikkat çeken ismi olmaya devam ediyor... Galatasaray’ı konuk ettikleri 20. Hafta maçında sahadan 1-1 ile ayrıldılar ama, sonuçtan çok Sergen Yalçın ve onun oyun anlayışı konuşuldu... Daha uzun yıllar da konuşulacaktır. Göreceksiniz.