Öylesine meşgulüm ki seninle,

Hatırlamıyorum kendimi bile.

Kapayamam gözümü seni görünce,

Üstüme gelen bir ok görsem bile.

Sevgili;

Beni görür görmez mumu söndürdün, neden..

Dedim ki;

Güneş doğdu sandım.

Yanağının tüyleri ab-ı hayatla sulanır

eker dudağına bakan, şeker yer sanır.

Gözüm gördü o selvi boyluyu

Elimden aldı gönlümü, yerlere çaldı.

O şuh gözler kement atar yüreğime

Gönül vermek istemezsen kimseye, yum gözünü

İstediğin kadar ayıpla, azarla beni

Çünkü yıkamakla geçmez zencinin rengi.

Hiçbir şey alıkoymaz beni seni anmaktan

Başı ezilmiş yılan gibiyim,

duramam kıvranmaktan.

Her sabah karşınsa başka bir bülbül bulunan güle heves etmek, akıl karı değildir.

Kadın bir gonca güldür; onu tatlı söz güldürür, açar. (Sadi Şirazi).

Aşıklar su içmezler demem.

Hayır, içerler.

Fakat Nil kenarında olsalar bile, içtikçe susuzlukları artar.

Aşıklar kendilerini pervane gibi ateşe vururlar, ipek kurdu gibi üzerlerini ipek ile örmezler.

Aşk ile halktan yüz çevirip sahraya düşen, yahut bir köşeye çekilen zayi olmadı, insanlıktan çıkmadı.

Belki kaybetmiş olduğu şeyi buldu.

Aşka karşı aklın hükmü yoktur.

Akıl daima aşka yenile gelmiştir. (Sadi Şirazi).

Buna aşk derler.

En güçlü, kudretli, keskin akıllan zebun eder.

Aşk aklın kulağını bir kere burunca, o baş bir daha akıllanmaz.

Sessizliğin Fazileti: Ey çok bilen kimse, dilini çek.

Çünkü yarın dilsizlere sorgu sual yoktur.

Sırrın, hakikatin incisi gibi olan kıymetini bilenler, ağızlarını ancak inci saçmak için açarlar.

(Sadi Şirazi)

Çok söyleyenin kulağı tıkalı olur.

Nasihat ancak susmuşlara tesir eder.