Emekli Kurmay Albay Hasan Barsı Vural ile beraberiz. Vural, mümtaz bir subay. Askerlik geçmişi başarılar ile dolu. Akademiyi ilk üç derece içinde bitirmiş. Güneydoğu’da girmediği operasyon, katılmadığı çatışma yok gibi. Görevi olmadığı halde iki defa güneydoğuda, Gönüllü olarak fazladan görev yapmış yüreği pek gönlü pek, kahraman bir Türk subayı. Yıllarca Sabiha Gökçen Havaalanı'nın genel müdür yardımcılığını yapan, Hasan Barsı Vural'ın bir özelliği de, zamanın, genelkurmay başkanı, Hüseyin Kıvrukoğlu Paşa'nın, yurt dışından silah alımlarından sorumlu, subay olması.

 

Silah alımından sorumluydu

 

Yani orduya temin edilen birçok tank top, füze, mühimmat alımında Hasan Basri Vural'ın kıyasıya pazarlığı, imzası ve de emeği var. Bu amaçla İsrail’de, ABD’de, AB’de bulunmuş gidip gelmiş. Soruyorum, komutan bu ABD'nin, F-35 derdi ne? Bize niçin vermiyor? Komutan hafif gülümseyerek; “ABD süper güç. Kendilerini uzaylı gibi görüyorlar. Her devlete yukarıdan bakma adetleri var. Yani dünyayı ben yarattım der gibiler. F-35’te o hesap. Benim şartlarıma uyarsan veririm “diyor. Neymiş onların şartları; “Rusya’dan silah almayacaksın, çok güçlü olmayacaksın, İsrail ile iyi geçineceksin, ABD’ye arada kafa tutmayacaksın. Her dediğine evet diyeceksin, Golan’a karşı çıkmayacaksın, Kudüs'e karşı çıkmayacaksın, Venezuela'nın yanında durmayacaksın. Özetle, ABD ne derse onu yapacaksın” 

 

Güvenlik zafiyetimiz ne olacak

 

Ama bizim F-16’rımız eskidi, bu da güvenlik zafiyeti yaratıyor, değiştirmemiz lazım; “Bu ABD’nin sorunu değil. Senin güvenliğin onları hiç enterese etmiyor. Onlar için Mısır gibi ne kadar biat ettiğin önemli. Seni düşman olarak algılarlarsa böyle süründürürler”. Yani Türkiye’ye F-35’leri vermeyecekler mi? “Şartlarını yerine getirmezsek vereceklerini sanmıyorum. S-400 bahane. Onları almasak da vermeyecekler. Aynı yıllardır teröriste verdikleri silahları, bize vermedikleri gibi. Hep kongreden geçmedi masalını uydurdukları gibi. Ayrıca bu işin içinde İsrail’de var sanırım.” Peki, İsrail’in derdi ne? “Yahudiler sadece bu meselede sahnede değil. Her yerde onlar var. Çünkü ABD demek İsrail demek. Para demek, İsrail demek. Yönetimde, idarede, siyasette onlar var. ABD’de ki Yahudi Lobisi ne iş yapıyor sanıyorsun?”. Eskiden ABD’de ki işlerimizi Yahudi lobisi hallederdi, şimdilerde ise düşmanca hareket ediyorlar, Neden? “One munite’ten sonra bu işler değişti. İsrail artık Türkiye’yi düşman statüsüne koydu. Öyle olunca ABD’de de tercihini o yönde kullandı. Yani, Türkiye hedeflerinde. Hal böyle olunca parasını verdiğin, yıllardır üretimde bile bulunduğun, bir uçağı bize vermemek için, işi yokuşa sürüyorlar”. 

 

Tahkime gidebiliriz

 

Peki, Türkiye ne yapmalı; “Süreç uzarsa ki sanırım uzayacak. Türkiye uluslararası tahkim mahkemesine gidebilir. Orada hakkını arayabilir”. Farz edelim ki mahkemeye gitti ve de kazandık, AB bize o jetleri vermek zorunda mı? Yani mahkemenin kararına uyar mı? “O ABD’nin paşa keyfine kalmış bir şey. Uluslararası mahkemeler, anlaşmalar onları pek bağlamaz. BM kararlarını bile tanımazlar. Golan ve de Kudüs örneği ortada. Bence mahkemeyi de tanımazlar ve vermeyebilirler.” Peki, bizim yatırdığımız 1 milyar dolar ve anlaşmalar ne olacak? “İşte mesele orada! O parayı da sanırım unutacağız. ABD vermez. Anlaşmalar da onların lehine olduğu müddetçe anlamlı. Yoksa tanımazlar. Adamlara süper güç dedik ya!”. O zaman da biz de Rusya’dan jet alırız; “Alamazsın. ABD ekonomik, olarak, siyasi olarak karşında durur. NATO bahanesini kullanıp sana aldırmaz”. Yani güvenliğimiz Allah'a ya da stratejik düşman dediğimiz, ABD’ye mi emanet olacak? “Görüntü öyle. ABD ne verirsem onunla yetineceksin ” diyor.