TRABZONSPOR Başkanı’nın ve bazı yöneticilerin CAS davası dönüşü havaalanında verdiği görüntü çok konuşuldu. Havalimanında CİP Salonu olduğu her halinden belli mekanda bank üzerinde uyuyan, uyurken habersiz (!) çekilmiş fotoğraflar olay oldu. Kişisel yorumumuz şu: Mağduriyet bu ülkede her dönem prim yapıyor. “Kulüp için gecesini gündüzüne katıp ne büyük fedakarlık yapıyorlar”, “İşte aradığımız yönetim bu” ve benzeri yorumlar ön plana çıktı. Trabzonsporlu yöneticiler bu dava için çok gidip geldi. Daha önce basında böyle hiç yer almadılar. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’ın yöneticileri de o yolları kat ettiler. Tıpkı Trabzonspor’un bundan önceki yöneticileri gibi. Ama hiçbiri böyle bir görüntü vermedi. “Kan kusup kızılcık şerbeti içtik” dediler. Büyük camialar zayıf görünmezler. Büyük ülkeler zayıf görünmezler.

Eskiden bu görüntüleri medya mensubu gizli çekip haber yapsa yadırganır ve görüntüleri çıkan yöneticiler tepki gösterirdi. Şimdi ne yazık ki yöneticiler kendi elleri ile çekip servis ediyor. Taraftara “Biz böyle çalışıyoruz, böyle fedakarlık yapıyoruz” mesajı vermeye çalışıyor. Başkan Ahmet Ağaoğlu, “Trabzonspor için parkta bile yatarım” diyor. Bundan kimsenin kuşkusu yok. Sizden önce görev yapan tüm başkanlar da aynı cümleyi kullanırlar. Üstelik parasını verip hala almayan yöneticiler, başkanlar var. Trabzonspor sevdası böyledir. 1970’li yıllarda deplasmandan dönerken yolda yakıtı bittiği için gece yarısı kaymakamın kapısını çalıp aldığı yakıtla yola devam eden bir dönemi yaşayan yöneticiler var. Ali Kemaller, Necmiler, Kadirler, Cemiller, Şenollar otobüste yedikleri sandviçler ile bu kulübü bugünlere taşıdı. Hiç kimse ne yolda kalan otobüsü ne peynir ekmek yiyen Ali Kemalleri gördü... Önemli olan sonuçtur, görüntü değil. Görüntü tribüne oynamaktır, sonuç camiayı kurtarmaktır. Tavsiyem bu tür hareketlerden uzak durmak. Kısa vadede prim yapar. Uzun vadede ise karşınıza çıkar.

Bir devir sona erdi

KULÜPLERDE devamlılığı esas olan birimlerin başında hukuk büroları başta gelir. Davaların takibi, devamlılığı için bu birimin işin ehli kişiler tarafından donatılması esastır. Malum 2010-11 yılından bu yana görev yapan avukatlar ne hikmetse kulüpten tek tek küstürülüp uzaklaştırıldı. Önce dava sürecinde çok büyük katkı sağlayan Atilla Dilaver noktayı koydu. Sonra Av. Hakan Orhan ayrıldı. Av. Nusret Yılmaz önceki gün veda yazısı ile hizmetini sonlandırdı. Davaya başından beri gönüllü olarak giren, hiçbir kuruş almayan, uçak biletlerini bile cebinden alan, yurt dışındaki davalardaki tüm harcamalarını cebinden yapan Şenol Güneş’in damadı Av. Erdem Egemen de noktayı koydu. İşin başından bu yana omuz omuza mücadele ettiği meslektaşı Nusret Yılmaz’ın veda yazısının altına imzasını atarak ayrıldı. Hukuk bürosundaki bu çekişme kulüp içi hesaplaşma gibi duruyor. Asbaşkan Mehmet Yiğit Alp konuyu çözmeliydi. Tam tersi izlemeyi tercih etti. Bakalım bu hesaplaşmadan kulüp ne kazanç elde edecek! Takipçisi olacağız!