İslam şahsiyet ve karakterini sergileyen kamil mü’minlerin en mühim vasıflarından biri, hiç şüphesiz ki cömertliktir

Hadis-i kudside şöyle buyrulmuştur: ‘’Bu din yani, İslam, Zatım için seçip razı olduğum dindir. Ona ancak cömertlik ve güzel ahlak yakışır. Müslüman olarak yaşadığınız müddetçe onu, bu iki hasletle yüceltiniz!’’ (Heysemi)

Cenab-ı Hak bizlere Rasulullah Efendimiz’i tanıtırken, O’nun ‘’Rauf’’ ve ‘’Rahim’’, yani çok şefkatli ve son derece merhametli olduğunu bildirmektedir.

Bizim de Peygamber Efendimiz’in rahmet, şefkat ve merhametinden hissedar olmamızı arzu etmektedir.

Bu sebeple ümmet-i Muhammed olarak, bizlere düşen vazife, gönüllerimizden bütün yaratılanlara rahmet tevzi edebilmektir.

Zira imanın ilk meyvesi merhamet, merhametin en belirgin alameti ve en olgun tezahürü ‘’infak’tır.’’ İnfak, malın ve canın Allah’a adanışıdır.

Hazret-i Peygamber buyurdu ki;‘’Kıyamet günü infakı ve sadakası mukâbilinde kendisine verilecek mükafatı iyiden iyiye bilen; aynı zamanda bir verdiğine karşılık on verileceğine inanan kişi, her zaman cömertliğini türlü türlü şekilde artırmanın huzur ve gayreti içinde olur.’’ Cimrilik ise; Peygamberimiz’in müjdelediği mükafatları görmemektir.

Basiretsiz bir bakışla, verdiği malının tamamen kaybolduğunu sanmaktır. Efendimiz; Medine’de dilese- en müreffeh hayatı yaşayabilirdi. Ayrıca kendisine nice hediyeler de gelirdi.

Lakin Efendimiz, hiçbir mecburiyeti olmadığı halde, gelen bu ganimet ve hediyeleri hemen Ashab-ı Suffe’ye ve muhtaçlara infak eder, ondan ancak kifayet miktarını evine ayırırdı.

Hadis-i şerifte de şöyle buyrulmuştur: ‘’Cömert insan, Allah’a, Cennet’e ve insanlara yakın;

Cehennem ateşine uzaktır.

Cimri ise, Allah’a, Cennet’e ve insanlara uzak; Cehennem ateşine yakındır!

Cahil cömert, Allah Te’ala’ya cimri abidden daha sevimlidir.’’ (Tirmizi)