'' Cebrail, var haber ver Sultan-ı Enbiyay'a

Düştü Hüseyin atından, Sahra'yı Kerbela'ya ''

Kazı Paşa.

Tarih, destanlar kadar gönüllere düşen ağıtları da yazar.  Bu yüzden kalemin de zorlandığı zaman olur.Acının, hüznün, gözyaşının tarifini yüklenemez baze kelimeler.

Hele ki,  Ehlibey'tin  masum, tertemiz isimleriyse bahsedeceğiniz...

Gönle ulaşmış ortak bir ağıtı satırlara sermek kolay değildir. '' Hüseyin bendendir, ben de Hüseyindenim. Allah'ı seven, Hüseyini sever '' (Tirmizi).

diyen Resulün, o masum kuzusuna reva görülen vahşeti, anlatmak hiçte kolay değil.

Hangi söz, '' Hasan ve Hüseyin benim dünyada kokladığığım iki reyhanımdır diyen rahmet elçisi bir dedenin torununa saplanan 33 ok, 34 kılıç darbesini

izah edebilir.?

Hangi vicdan, peygamber tarafından öpüp koklanan bir başı gövdesinden ayırabilir?..

Fitnenin, fesadın, ikdidar hırsının cehaletin, basiretleri nasıl bağladığının, vicdanları nasıl kör ettiğinin, vahşete nasıl kapı araladığının resmidir Kerbela.

İyiylen kötünün, zalimle mazlumun mücadelesidir. Zihinlerden silinmeyen bir yaranın tertemiz gönüllerin ziyana uğradığı yerin adıdır Kerbela.

Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen, iyiliği emredip, kötülükten sakındırmayan bizden değildir. (Tirmizi)

Şüphesiz Allah katında din İslam'dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa

düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse, bilsinki Allah hesabı çok çabuk görendir. (Al-i İmran; 3/ 19)