Komedyen ve televizyoncu Okan Bayülgen, cezaevinde bulunan gazeteci Fatih Altaylı'ya destek vermek amacıyla kısa süreliğine onun program koltuğuna oturdu. Bayülgen, geçmişte aralarında yaşanan tartışmalara rağmen bu desteği bir “ödev” olarak gördüğünü belirtti.
"Fatih’i Severdim Ama Artık Sevmiyorum"
Bayülgen, yaptığı konuşmada Altaylı hakkında kişisel görüşlerini açıkça dile getirdi: “Kendisini çok severdim ama artık sevmiyorum. Benim hakkımda da son olarak neler söylediğini de biliyorsunuz.”
Bayülgen, destek vermesinin kişisel beğeniyle ilgili olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı; “Burada bulunmamın nedeni bir görev değil bir ödevdir. Böyle ödevlerimiz vardır. Biz bunu insanları sevmekle sevmemekle ilgili olarak yapmayız. Bana sorarsanız Fatih’i ziyarete gidecek misiniz, gitmeyeceğim.”
Bayülgen'in ifadeleri şu şekilde;
Koltuğun boş kaldığı bugünlerde biran önce bugünlerin de sona ermesini istiyorum. Buraya gelenler yıldız değil, asıl yıldız arkamdaki pervane. Böylece sponsorunuza selam çakmış oluyorum. Ama ben başka bir marka kullanıyorum aslında.
Ben Fatih’i hepinizden eski tanıyorum. Fatih abim benden iki yaş büyüktür. Mektepteki halini de çok iyi hatırlıyorum. Uslu, sakin, saçlarını tarayan bir çocuktu. Fatih çok iyi bir aileden gelir. Diplomasi, siyaset ve protokol bilen bir aleden gelir ve Galatasaray, sultanların mektebi, veliahtların mektebi, saray erkanının çocuklarının yetişmesi için 500 yıl önce kurulmuş bir mektebin ikinci kuruluş tarihinden itibaren, ben 115 devresiyim, Fatih abim de 113 devresidir.
Benim tanıdığım Fatih, diplomasi, siyaset, protokol bilen Fatih, şu anda içinde bulunduğu şartlar gerektirecek bir şey yapmış olamaz. Çünkü tekrar ediyorum, Fatih diplomasi, siyaset ve protokol bilir. Biz bunu nereden biliyoruz, Gezi olaylarının hemen ertesinde, Türkiye cumhurbaşkanını aradığında orada bize bir ev sahibi olarak o röportajda bize göstermişti. Hatta o kadar iyi bir ev sahibiydi ki o kadar protokol ve diplomasi biliyor ki o programdan sonra toplumun muhalif kesimi tarafından linç edildi, hatırlıyorsunuz. Hatta çok sevdiği Galatasaray’ında da onu aleyhine dönenler oldu, suçlayanlar oldu. Bu olay da Fatih’i çok üzmüştür. Fatih bir gazeteci olarak da diplomasiyi, siyaseti, protokolu bilir ve saygı gösteren bir insandır. Dolayısıyla bu konuda çok üzgünüm. Bu tutukluluğun bir an önce sona ermesini istiyorum. Sadece Fatih için değil, bütün gazeteciler, sanatçılar ve siyasetçiler için…
Burada bulunmamın nedeni bir görev değil bir ödevdir. Böyle ödevlerimiz vardır. Biz bunu insanları sevmekle sevmemekle ilgili olarak yapmayız. Bana sorarsanız Fatih’i ziyarete gidecek misiniz, gitmeyeceğim. Kendisini çok severdim ama artık sevmiyorum. Benim hakkımda da son olarak neler söylediğini de biliyorsunuz.
Ne olmuştu?
Okan Bayülgen, katıldığı televizyon programında şu ifadeleri kullanmıştı;
“Kesinlikle YouTube’da çalışmak istemem çünkü ben bir kurumda çalışıyorum. Tıp fakültesini bitirmiş bir doktor gibi. Kurumda yükselebilmiş başarılı insanların çarşı pazar ticaret teknikleriyle yayın yapması çok ayıp. Koskoca adamların ‘Abone ol’ demesi tuhaf. En saygın olanların bile düşeceği yer acılı cips yemekle bitiyor.”
Fatih Altaylı Bayülgen’e şu cevabı vermişti;
“Herkes senin gibi gelen ağam, giden paşam demek zorunda mı? Herkes senin gibi AK Parti iktidarda diye sanki dindar, İslamcı bir aileden geliyormuş havası atarak bir yerlerde varlık sürdürmek zorunda mı?Okan’a tavsiyem kendisine gelmesidir. Zıvanadan çıkmış gibi görünüyor. Okan iyi bir tiyatrocu ve bu iyi tiyatroculuğuyla yıllardır Türk halkını zeki olduğu konusunda inandırdı.”
