Bir derviş bir eve misafir oldu . Ev sahibi cömertliğiyle meşhur bir adamdı. Bilgili ve güzel konuşan  bir takım kimseler de   orada idiler. Her biri tatlı tatlı bir fıkra, hoş bir hikaye anlatıyordu.

Gelen derviş ise, çölden  geçmiş, uzun bir yoldan yorgun argın gelmiş ve daha ağzına bir lokma yiyecek koymamıştı. Mecliste bulunanlardan biri  dervişe, '' Sizde konuşun bir şey söyleyip anlatın ''demiş. Derviş, '' Ben öyle sizin gibi bilgili ve güzel konuşan bir adam değilim. Hikayede bilmem. Okumuş bir insan değilim. Yalnız bir bet okuyacağım. O kadarcıkla yetinin demiş ve şu beyti okumuş:

''Ben yemek sofrası karşısında açım. Kadınlar hamamının önünde duran, kapısında bekleyen bekarlara benziyorum''.

NESİR: Herkes bu beyti çok beğendi. Dervişin önüne sofra kuruldu. Ev sahibi dedi ki; '' Dostum, sabırlı ol; biraz bekle. Hizmetçilerim köfte kızartıyorlar.''

Derviş başını kaldırarak dedi ki: '' Şu önümdeki katıksız  ekmek benim için köfte sayılır. Zararı yok. Varsın köfte olmasın. Ben yol meşakkat Larından köfte gibi olmuşum.

HİKAYE: Bir şeyhe müritlerinden biri şöyle demiş: '' Ziyaretçilerim çok.  Bir düziye gelip gidiyorlar. Rahatsız oluyorum. Kıymetli vakitlerimi kaybediyorum. Ne yapayım?

Bana bir yol göster. Çarem nedir? Şeyh ona şu cevabı vermiş: '' Gelenler fakir iseler, onlara borç ver. Zengin iseler onlardan borç para iste. Bir daha, ne kendilerine borç para verdiklerin ve ne de kendilerinden borç para istediklerin gelir. Sen de  rahat edersin. Başın dinç olur''.

BEYT: İslam ordusunun önünde bir fakir kılavuzluk etse, düşman; ''Aman, belki bizden bir şey ister'', diye ürkerek Çin ülkesine kadar kaçar.

MESNEVİ: Halka dünyadan elinizi, eteğinizi çekin, derler. Kendileri zahire toplar, biriktirirler. İlmiyle amil olmayan alimin sözü kimseye tesir etmez. Alim odur ki, fena iş yapmaz ve kendi yapmadığı şeyi başkalarına söylemez.

BEYT: Zevk ve safa ile yaşayan, keyfine düşkün bir alim, yolunu sapıtmış bir kimsedir. Başkasına nasıl yol gösterebilir?

NESİR: Babası oğluna dedi ki: Oğlum! Sen yanlış düşünüyorsun. Öğüt verenlerden yüz çevirmek, tembellik yolunu tutmak, alimleri, yollarını spıtmış  insanlar gibi görmek ve öyle sanmak günahsız bir alim bulacağım diye ilmin faydalarından mahrum kalmak neye benzer bilir misin?

''Sana küçük bir hikaye anlatayım ve ufak bir misal vereyim; Bir kör bir gence bir balçık içine düşmüş ve ey Müslümanlar, yoluma bir kandil tutun, diye bağırmış. Ahlaksız bir kadın bunu işitip şöyle demiş: ''Sen kandili görmezsin ki, kandille ne göreceksin?  Oğlum, vaaz meclisi kumaş mağazasına benzer.  Para vermedikçe oradan bir şey alamazsın. Vaizler meclisine de istekle gelmezsen, ordan saadet ve feyz alamaz, mesut olamazsın''