Bir zengin çocuğu, babasının mezarı baş ucunda oturmuş fakir bir adamın oğlu ile münakaşa edip duruyordu.

Zenginin oğlu fakir çocuğa şöyle diyordu:

''Babamın türbesindeki sanduka çok kıymetlidir. Üzerinde kıymetli ve güzel bir yazı vardır. Üstüne mermer döşenmiş ve çinilerle süslenmişti.

Senin babanın kabrinde ise, üstüne konularak dizilmiş ve bir araya getirilmiş bir kaç tuğla, kerpiçle bir iki avuç topraktan başka ne var?

Babanın mezarı hiç benim babamınkine benzer mi? Fakir çocuğu bu sözleri dinledikten sonra, zenginin oğluna şöyle dedi: '' Sus! senin baban bu taşların altında  kımıldan ıncaya kadar  benim babam cennete varmış olur.''

Peygamber sav efendimizin buyurduğu gibi: '' Fakirin ölümü rahata kavuşmaktır.'' 

BEYT: Merkebin sırtındaki yük hafif olursa, yolda daha rahat yürür. Mihnet yükünü çeken fakir kimse, ölüm kapısına yükü daha hafif olarak gelir.

Yine hiç şüphe yok ki, ayağına vurulan prangadan kurtulan bir esir, hapse atılan bir beyden herhalde daha bahtiyardır. Bunu böyle bil.

Hikaye: Büyük bir zata, '' En birinci düşmanın senin iki yanının arasında bulunan nefsindir, hadisinden ne  anlıyorsun? Buradaki mana nedir? diye sordum. Bana şu karşılığı verdi: '' Kendisine bir ihsanda bulunduğun her düşman, seninle dost olur. Nefis ise, öyle değildir. Onune kadar hoş tutarsan sana o kadar kafa tutar ve fazla karşı gelir''.

Kıt'a: İnsan az yemekle melek huylu olur. Hayvanlar gibi yersen cemadat icanlılığı ve gelişmesi olmayan cisim gibi olursun. Kimin bir arzusunu yerine getirirsen sana bağlanır. Nefis ise, öyle değil, bunun aksinedir. Dilediğini budukça serkeşlik eder.

BEYT: '' Cömertlerin, ellerinde para yok. Parası olanlarda da cömertlikten eser yok''..(Sadi Şirazi).