AK Parti Merkez Yürütme Kurulu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantının ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik şu açıklamaları yaptı:

- Diyarbakır annelerinden 24 aile evladına kavuştu. 595. gününe girildi. Bu dünya tarihinde annelerin evlatlarına kavuşması için yaptıkları en uzun nöbettir. Bütün annelerin evlatlarına bir an evvel kavuşmasını ümit ediyoruz. Bize gönderdikleri tüm selamları mesajları alıyoruz, yakından takip ediyoruz.

- Emekli amiraller tarafından yayınlanan siyasete geçmişteki kötü girişimleri hatırlatan bir bildiri olduğunu geçen hafta size anlatmıştım. Yargının devreye girmesinden dolayı konuya girmemiştim. 

- Bu süreç içerisinde AK Parti'yi ima eden Kılıçdaroğlu'ndan ve bazı CHP'li arkadaşlardan kabul edemeyeceğimiz iddialar oldu. Bu metnin değiştirilmesinde ya da gece yayınlanmasında iktidarın sorumlu olduğu yönünde açıklama yaptılar. Baştan aşağı yanlıştır. Eğer bu bildiri değiştirildiyse ya da gece yayınlanması konusunda müdahale olduysa, niçin gece yayınlanır, yayınlanmaz bazı emekli amiraller açıklama yapmaya çalıştı? Eğer gece yayınlanması konusunda bir provokasyon varsa bunu o gece yayınlanır yayınlanmaz, "Ben bu bildirinin arkasındayım" tweeti atan amirallere soracaklar. 

- Bizim eleştirimize karşı "gece uykulu olarak okumuşlar, sabah anlarlar" diye saygısızlık yaparak sahip çıktılar. Kılıçdaroğlu'nda bilgi varsa içeriğine kim müdahale etmiş? Bu son derece yanlış bir iştir, bizim iktidarımızın suçlanması bu eylemi örtmek için bu suçlamalara girişmektedir. Ayrıca bu değiştirildiği bilgisi kim tarafından Kılıçdaroğlu'na gelmiştir. Hemen sahiplenenlerin niye buna sahiplendiği onlara sorulması gereken bir iştir.

- İstikşafi görüşmelerin kesilmesine neden olan Yunan tarafıydı. Yunanistan Dışişleri Bakanı, Atina'ya konuşmak için gelmiş. Son derece bağnaz şekilde milletimizi itham etmesi diplomasi tarihine yakışıksız olarak girecektir. Son sözü yine Dendias'a geldi yine aynı şeye devam etti. Müzakereye gelmiş ama müzakereyi sabote etmiş olarak kayıtlara geçmiş oldu. Bütün dünya da bu tavrı görmüş oldu. Dünya ayrıca müzakere isteyen pozitif taraf kim bunu da görmüş oldu. Müzakere isteyen taraf kim, müzakere istemeyen kimlerdir diye. 

- Benim ülkem kendi egemenliğini korumaya muktedirdir. Bu sorunların neden çözülemediği anlaşıldı. Dışişleri Bakanımız gereken cevabı vermiştir. Müzakere sürecini akıllı bir dille biz sürdürmeye hazır olduğumuzu söylüyoruz. Yunanistan Dışişleri Bakanının yaptığı konuşma Yunan iç siyasetine oynamak şeklinde bir krizi göstermektedir. Cumhurbaşkanımız sık sık Avrupalı liderlere, Yunanistan'ın mülteciler konusundaki insanlık dışı tutumunu hatırlatıyor.

- Siz demokrasinizi önce Akdeniz sularından kurtarın. Böyle bir şey olabilir mi? İnsanların üzerine benzin döküp yakıyorsunuz. İnsan hayatına saygı duysunlar. 41 göçmen Türkiye'nin sahil güvenlik unsurları tarafından kurtarılmıştır. AB sürekli olarak biz üyemizin arkasındayız diyoruz. Bu AB'nin sınırları içerisinde gerçekleşiyor. Buna ne diyorlar? İkinci Dünya Savaşı'ndan beri Avrupa'da böyle görüntüler görüşmemiş. Vahşi eylemler gerçekleştirdiler. Uluslararası kurumlar ve AB maalesef susuyor.

- Milli güvenliğimiz açısından Afganistan barışına verdiğimiz destek stratejiktir. Öte yandan kardeş bir ülke olarak Türkiye'nin ev sahipliği önemli olacaktır. Türkiye bir kere daha dünya barışına destek olan bu katılımı düzenleyecektir.

- Donbas'taki ateşkes ihlallerinde 20'ye yakın Ukrayna askerinin ölümüyle sonuçlandı. Rusya arkasından Karadeniz'de bölgeyi kapattı. Rusya, Ukrayna ve AGİT arasında bir çözümün olmasını istiyoruz. Kuşkusuz biz Kırım bölgesindeki işgali tanımıyoruz. Ukrayna ve Rusya ile yakın ilişkilerimiz var.  Bu süreci de diplomatik bir süreçte 3'lü temasla çözülmesini arzu ediyoruz.

- Üzülerek söylüyoruz İsrail yine Gazze'ye saldırıda bulunmuştur. Batı Şeria'da Filistinli siyasetçileri tutukluyor, buna karşı batıdan güçlü bir ses çıkmıyor. Kınamaların İsrail'i etkilemediği ortaya çıktı. Kuşkusuz Filistin'in yanındayız, hak ve hukukunu korumaya gereken tavırları almayı sürdüreceğiz.

- CHP sözcüsü arkadaşımız basın toplantısı yapmış, Burada 23 Nisan'ı anarken bile yanlış argümanlar kullanmış. Atatürk, tabii Meclis'e her zaman önem verdi. Dünyadaki bütün meclisler savaştan sonra kurulmuştur fakat bizim Meclis'imiz Kurtuluş Savaşı'nın yönetmiştir. Şimdi, Atatürk üzerinden cümle kuran CHP'li arkadaşımızın söylediği doğru değil. Onlar, her Meclis'in kapatıldığı darbede destek verdiler. Ve netice itibarıyla keşke farklı bir tutum ortaya koysaydılar da siyasi partiler açısından elverişlilik olarak görmezdik ve belki ilk defa CHP demokrasiye katkı vermiş olurdu amirallerin bildirisine karşı çıkmış olsaydı. Siz 60, 70 ve onun ötesindeki her girişime destek verdiniz. Bunu birbirine karıştırmayın. Biz gazi olmuş yüce Meclis'i her zaman saygıyla korumaya devam edeceğiz. Genel Başkanları kumpası ifade ediyor. Bu kumpas kurma geleneği bizim bakanlarımızda geleneğimizde yok. Kumpas diye bahsettikleri, "Gece yayınlanmasında iktidar var ya da bildirini değiştirilmiş ve iktidarın bir kolu var" "Sabah okurlarsa anlarlar diyor" bunu söyleyen imza atan emekli amiral. Niye demiyor, "içeriğinde bu ifadenin olması gerekiyor, başlığın atılmaması gerekiyordu" diye. Kumpas için uzağa gitmeyeceksiniz. Bu ifadeyi söyleyen emekli amirallere söyleyeceksiniz. Ondan sonra buna karşı çıkanları kumpasla suçlamaya çalışıyorsunuz. Kumpası burada arayacaksınız.

- (Sarıklı amiral) TSK'daki disiplin süreci devam ediyor. Ne yapılsın Silahlı kuvvetler soruşturmayı kendi tamamlamasın mı? O görüntüyü kabul etmiyoruz arkadaşlar. TSK'da kendi içinde bunu halledeceğine inanıyoruz. O görüntüye vurgu yaparak, emekli amirallerin bildirisini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu ikisini birlikte kavga ettirerek nereye varmaya çalıştığınızı biliyoruz. Bununla ilgili atmadığımız adım söz konusu olamaz. TSK'nın disiplini bizim için çok önemlidir. 

- Bu 128 milyar dolar meselesini sürekli ortaya çıkarıyorlar. Kendi milletvekilleri en güzel cevabı verdi. Neredeymiş, "bakması bilene gözünün önündeymiş" Kim söylüyor? Kendi CHP'li milletvekili.

- Anayasa çalışmalarıyla ilgili akademisyen arkadaşlar siyasi tartışmaya zemin hazırlıyorlar. O çalışma güçlü bir şekilde devam ediyor. Burada olgunlaştıktan sonra diğer partilerle de konuşacağız. Bu mutabakata katılan olur katılmayan olmaz onların bileceği iş ama bu kapı açık olacaktır. Gelecek nesillere bu anayasayı bırakmamalıyız. Bunu gelecek nesillere borçluyuz. Darbe dönemine ait olmayan ilk sivil anayasayı geleceğe bırakmalıyız.

- Türkiye'yi geçmişteki mahveden şey konjektür hazretleri ile mevzuat efendileriydi. Geçmişte biz bunu gördük. Bunlar laikçilik diye demokrasi uydurdular. Laiklik, Türkiye için toplumsal barış ilkesidir. Laiklik tam anlamıyla uygulanmalıdır. Bu da din ve vicdan hürriyetinin uygulanmasıyla olur. Hiç kimse laikliği din ve vicdan hürriyetine aykırı yorumlayamaz. Aynı acılar niye KKTC'de olsun. Tabi ki Türkiye'nin atacağı adımlar vardır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Tatar'da aynı ifadeleri dile getirdi zaten. Geçmişte bu Türkiye'de yapıldı bunun aynısının KKTC'ye yapılmasını arzu etmeyiz.

- Yunanistan Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı'na biz şunu söylüyoruz; "Gelin bu konuları birlikte çözelim" Dendias'ın Türkiye'ye gelip, 'Şunlar hukuka uygundur' dediklerinin hepsi hukuka uygun değildir. Biz, Yunanistan'ı zor durumda olduğu zaman hiç istismar etmedik. Deprem oldu, yardıma gittik. Bunun tamamlayıcısı olarak da şöyle bir şey yapıyor. Türkiye'yi kuşatmak için Libya'ya gidiyor, Mısır'a gidiyor. Bu gittikleri devletlerle bizim de ikili ilişkilerimiz var. Akdeniz hiçbir zaman kan gölü olmaz. Yunanistan şöyle bir devlet durumuna düşüyor. Yunan halkını bu hale düşürmesi konusunda da herkesin düşünmesi gerekir. Türkiye'ye karşı kumpas oluşturmaya çalışan bir konuma düşüyor.

- Şöyle mantıksızlık var. Türkiye Rusya ile ilişkilerini bozmak için Suriye'den Ukrayna'ya savaşçı taşıyacak. Bazı şeyleri birbirine karıştırmamak lazım. Rusya ile güçlü ilişkiler geliştirdiğimiz gibi Ukrayna'yla da güçlü ilişkiler geliştiriyoruz. Kırım ihlalini tanımıyoruz. Sonuçta 3'lü temas hayata geçmelidir. Bunu daha önce CHP'li arkadaşımız, Karabağ için demişti. İşte "Suriye'den Karabağ'a asker gönderiliyor" diye. Hangi grupların vekalet savaşlarında kullanıldığını adreslerine kadar biliyoruz. Hepsinin velaket savaşıyla ilgili unsuru var. Türkiye'nin böyle bir şeye ihtiyacı yoktur.

- Bir kaç tane CHP'li milletvekili çıktı, bunu AK Parti belediyeleri yapıyor dedi. Şimdi bugün gördük ki aynı durum CHP ve İYİ Parti belediyelerinde de varmış. Kendi belediyelerinde de çıktı işte. Ondan sonra CHP sözcüsü çıkıyor, İçişleri Bakanımızı suçluyor. Zaten soruşturma emrini Bakanımız vermiş. Onlara şunu sormak istiyorum, "Her CHP üyelik kartı verdiğinizin sütten çıkmış ak kaşık olduğuna emin misiniz? Kefil olabiliyor musunuz" Sonuç olarak Belediyelerden böyle bir tablo ortaya çıktı. Bakanlığımızda soruşturma yaparak her şeyi ortaya çıkaracaktır. Biz de bunun olmasını istiyoruz.

Editör: Haber Merkezi