ATATÜRK'Ü ANLAMAK

Son yıllarda bazı kişileri öne çıkararak Atatürk düşmanlığının yeni bir versiyonu başladı. Damarlarında Türk kanının damlası olmayanlar bir yolunu bulup Atatürk'ü karalamayı yıllardır sürdürürler. Dostu gibi düşmanının da hakkını teslim ederek ve saygıyla andığı bu büyük insanı, yaşadığı ortam ve şartları, mentalite ve yaklaşımlarını, başardıklarını hangi etnik kökenden gelirse gelsin, her Türk'ün, Atatürk'ün kendi deyimiyle ''Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir'' sözü herkesin kulağına küpe olması gerekir. Bu konuları en iyi anlatan eserlerden biri, uzun süre yanında olan ve ayrı olduğu dönemleri de kendi anlatımından dinleyip aktaran gazeteci-yazar Falih Rıfkı Atay'ın 'Çankaya', bir başkası da, Şevket Süreyya Aydemir'in yazdığı üç ciltlik 'Tek Adam' adlı eseridir.  Bu yazı dizisini hazırlarken de bu eserler ve Sami Çelik'in Atatürk'ün Son 100 Günü, Hasan Rıza Soyak'ın Atatürk'ten Hatıralar ile Hulusi Turgut'un Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları ana kaynaklarım oldu.

KADİR GECESİ ORUÇ TUTAR, YASİN OKURDU

ATATÜRK'ün aile ve manevi hayatıyla ilgili araştırmalarda bulunan Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Ali Güler'in binlerce anı ve belgeyi tarayarak kaleme aldığı 'Mustafa Kemal Atatürk'ün Manevi Dünyası' çalışmasında, Atatürk'ün dine bakışı ve manevi hayatıyla ilgili bugüne kadar bilinmeyen detaylar yer alıyor. Güler; bazı çevrelerin Atatürk'ü dinsiz göstermeye çalıştığını belirterek; "Atatürk'e ait 19-14 Fihrist Numaralı Not Defteri'nde '10 Mart'ta hafıza Kur'an okuttum, 15 Mart'ta hafıza okuttuk, 20 Mart'ta hafız Kur'an okudu' ifadeleri yer almaktadır" diyor. Güler'in çalışmasında Atatürk'ün dikkatini en fazla çeken surelerin başında, Yasin Suresi geldiği, 22 Mayıs 1926'da Bursa Türk Ocağı'nı ziyaret eden Atatürk'ün ağzından şöyle aktarılıyor: ''Kur'an'da çok büyük hikmetler ve düsturlar vardır. Hele Yasin Suresi ne şahane yazılmıştır. Ben Kur'an okumak istediğimde çok defa Yasin Suresi'ni okurum.''

CEBİNDE MERCEKLİ KUR'AN TAŞIRDI

Güler, Atatürk'ün cebinde taşıdığı mercekli Kur'an-ı Kerim'in detayları hakkında şu bilgileri veriyor: ''Atatürk'ün üzerinde, göğsünün üzerindeki cebinde küçük bir Kur'an-ı Kerim taşıdığını biliyoruz. Daha sonra manevi kızı Rukiye Erkin'e hediye ettiği bu Kur'an-ı Kerim; 1980 yılında Rukiye Erkin tarafından Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'ne bağışlanmıştır. Ön tarafında bir mercek bulunan gümüş mahfaza içindeki Küçük Kur'an-ı Kerim, 3.5 cm. uzunluğunda, 2.8 cm. genişliğinde, 1 cm. yüksekliğindedir. Kur'an'ın kapağı yaldız süslüdür. Gümüşten yapılmış mahfazası üzerinde bezemeler vardır. Gümüş kutunun içindeyken bile hangi sayfası açıksa gümüş kapaktaki mercek yardımıyla rahatlıkla okunabilmektedir.''

YETİŞ GAZİ, DEMEZSİNİZ; ALLAH, DERSİNİZ

Münir Hayri Egeli, 'Atatürk'ün Bilinmeyen Hatıraları' isimli eserinde şu olayı naklediyor: ''Bir gün Necip Ali O'na: ''Efendim, Münir Hayri namaz kılar'', dedi. En yakın bir dostumun beni bu şekilde takdim ettiğini gören beni sevmeyenler, şimdi kovulacağımı zannederek gülüştüler. Atatürk'le aramızda şu konuşma geçti:

-Sahi mi?
-Evet, Paşam.
-Niçin namaz kılıyorsun?
-Namaz kılınca içimde bir huzur ve sükûn hissederim.
Atatürk demin gülenlere döndü:
-Batmak üzere olan bir gemide bulunsanız, herhalde, 'Yetiş Gazi' demezsiniz; 'Allah' dersiniz. Bundan tabii ne olabilir. Atatürk, Hz. Muhammed (sav) hakkında da şöyle diyor:''O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinden bugün milyonlarca Müslüman yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar o ölümsüzdür.                

81 YILDIR ÖZLEMLE ANIYORUZ

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, aramızdan ayrılalı 81 yıl oldu. 81 yıldır aklımız ve benliğimizde her gün yeniden doğuyor.Ata'sını anan Türkiye, bir kez daha söz verdi: Büyük Önder'in vücudu toprak olsa da, kurduğu  cumhuriyet ve ilkeleri ilelebet payidar kalacak. Bize kattığın değerleri, aydınlık bir toplum için yaptıklarını ve seni asla unutmayacağız. Ne diyor Mustafa Kemal Atatürk "Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir. Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.''Ne diyor Ulu Önder, ''İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu 'ben' kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur." 

Bırakıp gittin bizi, seni unuttuk sanma...Zaman; alışmayı öğretir belki ama unutmayı asla!..

Tarık TAVADOĞLU

HAYATINI MİLLETİNİN VE VATANININ BAĞIMSIZLIĞINA ADADI

Bugün dünyada, uluslararası ortamda tanınan ve Birleşmiş Milletler'e üye 193 ülke var. Bu ülkelerin birçoğunun tarihine baktığımızda, içlerinden çeşitli liderler çıkmış olmasına rağmen, zamanla tarihin tozlu sayfalarında yerini alarak unutulup gitmişlerdir. Hatta Atatürk'le aynı devirde yaşamış liderlerin ülkeleri bile paramparça olmuş. Ancak; tek bir lider hariç. O da, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK. 

Hayatını milletinin ve vatanının bağımsızlığına adayan, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığını yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, askeri ve siyasi dehasıyla Türk ve dünya tarihine adını yazdırdı. Hayatını vatanının bağımsızlığına adayan, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığını yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 81 yıl önce 10 Kasım 1938'de, saat dokuzu beş geçe milletine veda etti.

SELANİK'TE BAŞLAYAN HAYAT

Atatürk, 1881'de Selanik'te dünyaya geldi. Annesi Zübeyde Hanım'ın arzusu doğrultusunda ilköğrenimine Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde başlayan Atatürk, daha sonra babası Ali Rıza Efendi'nin isteği ile geçtiği Şemsi Efendi Mektebi'nde ilkokulu bitirdi.Ortaokul eğitimi için gittiği Selanik Mülkiye Rüştiyesi'nden kendi isteğiyle ayrılan Atatürk, öğrenimini Selanik Askeri Rüştiyesi'nde sürdürdü. Bu okulda matematik öğretmenliği yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, Atatürk'ü sınıftaki diğer Mustafa'lardan ayırmak için üstün yetenekli öğrencisine ikinci ad olarak "Kemal" ismini koydu. Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra Manastır Askeri İdadisi'nden ikincilikle mezun oldu. Askeri öğreniminin yanında yabancı dil eğitimi de alan Atatürk, yazları izinli döndüğü Selanik'te Fransızca dersleri gördü.Daha sonra İstanbul'a gelerek 1899'da girdiği Harp Okulu'nu 1902'de teğmen rütbesiyle bitiren Mustafa Kemal, Harp Akademisi'nden de 1905'te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.

Yarın: İlk görevi için Şam'a gitti

Editör: Haber Merkezi