"Bugün Türk Milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramı... Haklı ve kutlu bir mücadelenin geri dönülmez bir zaferle taçlandığı gün. Vatanından kovulmak istenen bir milletin işgalcilerden ve ona çanak tutan işbirlikçilerinden ülkesini kurtardığı gün!"

Habertürk'te yazan Prof. Dr. Kürşat Zorlu, bugünkü yazısına işte bu şekilde başladı, ardından da çarpıcı ifadeler kullandı.

"Şüphesiz bu zaferin mimarı ve başkomutanı her geçen vakit önemini ve değerini daha iyi kavradığımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Birileri görmek istemese de, tarihi çarpıtsa da gerçek budur. Atatürk Türk demektir. Bilimin önderliğine inanç... İnsan sevgisidir" yorumunu yapan Zorlu, şöyle devam etti:

Zafere giden yolda kimi zaman ağır eleştirilerle karşılaşsa da harekat planının elde ettiği başarı karşısında bu eleştirileri yapanlar da onun hakkını vermekten geri durmamışlardır. Kendi ifadesiyle Dumlupınar’da nihayete eren bu zafer için Sakarya’dan itibaren 1 yıllık hazırlık döneminden bahsetmektedir.

Büyük Zafer’den iki yıl sonra 30 Ağustos 1924 günü Dumlupınar’da Çal Köyü yakınlarında Atatürk’ün katılımıyla ilk kutlama töreni yapıldı. Atatürk’ün burada yaptığı konuşmayı her Türk evladının mutlaka okuması gereklidir. O konuşmadan bazı bölümleri bu vesileyle bir kez daha dikkatinize sunmak isterim.

Yaklaşık 7 sayfalık metinde 37 yerde Türk kavramını kullandığı görülmektedir. Mustafa Kemal Paşa öncelikle 30 Ağustos’un öneminden şöyle söz eder:

“30 Ağustos zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle doludur. Ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbelli ki genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı.”

Atatürk Türkiye’yi Türk tarihini içerisine alacak şekilde görmekte ve yorumlamaktadır.

“Efendiler, yüzyıllardan beri inleyen, fakat baskıcıların, aldatanların, bilgisizlerin oluşturdukları engellerle yürek parçalayan sesini milletin kulağına duyuramayan zavallı vatan bugün diyor ki; can kulağınızı, bağrında en derin üzüntüler duymuş annenizin samimî sözlerine sürekli açık bulundurunuz. Efendiler, Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da hükmedici olma güç ve kabiliyetini göstermiş olan atalarımız, zamanında bu sesi duymaktan geri çevrilmemiş olsalardı; Türk topluluğunun, Türk idealinin, Türk çıkarlarının korunmuş ve çoğaltılmış olacağı anavatanı bugünkü parçalanmış şekilde mi miras alırdık!"

Ve Mustafa Kemal Paşa hangi görev ve makamda olursa olsun ülkeyi yönetecek olanların üzerinde durmak gereken yol haritasını açıklamaktadır:

"Efendiler! Yüzyıllardan beri Türkiye’yi yönetenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye’yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir şekilde giderebiliriz: O da artık Türkiye’de Türkiye’den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü kurtuluş ve mutluluk hedeflerine ulaşabiliriz."

Ve konuşmasının sonunda tıpkı büyük nutukta olduğu gibi Türk gençliğine seslenmektedir.

“Gençler! Cesaretimizi destekleyen ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve anlayış ile insanlık yüksek karakterinin, vatan sevgisinin, düşünce hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız.Ey yükselen nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.”

İşte bu yaklaşım ve bu duruş dünyanın Atatürk'e hayranlıkla yaklaşmasının sırrıdır. Türk Milleti ve özellikle Türk gençliği O'nun söylediği gibi yalnızca Türkiye’yi düşünerek kararlar almalı, çalışmalıdır. Kurtuluşun ve refahın temeli bu idealle hayata geçebilecektir...

Son olarak büyük zaferin tüm kahramanlarını, şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum.

Editör: Haber Merkezi