İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Virüsten korkmayan Batı, göçten korkmuştur. Daha da kötüsü, göçe kaynaklık eden coğrafyalardaki çatışmadan, istikrarsızlıktan, fakirlikten açıkça nemalanmıştır ve körüklemiştir." dedi.

Soylu, Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde düzenlenen "İl Göç Müdürleri ile Yıllık Değerlendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, dünyanın son 1 yıldır, neredeyse bir asırdan beri unuttuğu bir krizi, bir virüs salgınını yönetmeye çalıştığını belirterek her ne kadar başlangıçta maske konusunda tatsız bir rekabet yaşansa da sonrasında halledildiğini dile getirdi. Aşıların bulunduğunu, bilgilerin paylaşıldığı ve dünyanın salgınla mücadelede önemli bir işbirliği ortaya koyduğunu anımsatan Soylu, şöyle konuştu:

"Ancak aynı dünya, tarihi boyunca hiç unutmadığı bir insan hareketiyle, göç kriziyle 2011 yılından beri yoğun olarak karşı karşıya. Sadece Suriye kaynaklı değil, Afrika, Orta Doğu, Güney Amerika'da da büyük bir göç sorunu var.  Bir taraftan Afrika'dan, Orta Doğu'dan, Orta Asya'dan hem Türkiye hem de Avrupa'ya ve aynı zamanda da yine Güney Amerika kıtasında oluşan göç hareketliliği var ve bütün bunlar şunu altını çizerek söylemeliyim ki insanlığın bir imtihanıdır ve biz bugün bu imtihanda başı dik bir şekilde duruyoruz. Dünyada nelerle karşı karşıya kalındığını görüyorsunuz ve Avrupalı Yunanistan'ın altını çizerek söylüyorum Avrupalı Yunanistan'ın kendi ülkesine gitmek isteyen insanlara hangi insanlık dışı muameleleri yaptığını hep beraber görüyor ve şahit oluyoruz. Siz merak etmeyin, Avrupa da görüyor, dünya da görüyor Batı da görüyor ama çifte standartlarını ve iki yüzlülüklerini bırakmadıkları için, 'ben' dedikleri için, kendi medeniyetlerinin şahikalarına taptıkları için beni bağışlayın insanlığı öldürüyorlar. Bu kadar açık ve net."

Soylu, Türkiye ve bu Türk milletinin büyük bir işin altına imza attığına işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı:

"Biz dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesiyiz. Etrafımızda ateş çemberi var, çatışma bölgeleri var. DEAŞ'ı biz imal etmedik, El-Kaide'yi biz imal etmediğimiz gibi. Batı imal etti. İş gördürdü, sonra türevleri üzerinden de iş gördürmeye çalıştı. Suriye krizinde 10 yıldır gördüklerimiz, sırt çevirme, görmezden gelme, göçmenleri çırılçıplak ve elleri kelepçeli halde denizin ortasında bırakmak gibi, insanlık dışı davranışlardır. Salgının ilk günlerinde balkonlardan şarkı söyleyerek komşularına moral veren insanların videolarını medeniyet ve dayanışma göstergesi olarak pazarlayan modern Batı, sözde, konu göçmenler olunca, tamamen farklı bir kimliğe büründü. Göçmen gemilerini limanlarına dahi yanaştırmadılar, ölüme terk ettiler. Yoksunluğa ve yalnızlığa terk ettiler. Virüsten korkmayan Batı, göçten korkmuştur. Daha da kötüsü, göçe kaynaklık eden coğrafyalardaki çatışmadan, istikrarsızlıktan, fakirlikten açıkça nemalanmıştır ve körüklemiştir." 

"GÖÇ MESELESİNDE BİZİ ELEŞTİRDİKLERİ KADAR BATIYI ELEŞTİRMİYORLAR"

Bakan Soylu, Türkiye'nin göç politikasını eleştirenlere hatırlatmak istediklerinin olduğuna değinerek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz ekonomik veya siyasi saiklerle, elimizde hesap makineleriyle göç politikası belirlemiş değiliz. Biz bunu vicdanlarımızla, 2 bin 200 yıllık devlet aklımızla, medeniyet değerlerimizle ve inancımızla yaptık. Tarih boyunca birlikte yaşadığımız, akrabalık bağımız olan, din bağımız olan, kültürel bağımız olan insanlara, ölümden kaçarken kucak açtık, sırtımızı dönmedik, insanlığa ihanet etmedik. Batı gibi insanlığı öldürmedik. Onları sömürmedik. Onlara bir sömürü aracı olarak bakmadık. Emeklerinden, madenlerinden, yer altı kaynaklarından, topraklarından istifade etmek için tarihe bir kara leke sürmedik. Allah'a şükürler olsun. Bu bir kusur değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ortaya koyduğumuz bu politika doğru bir politikadır, sahadaki gerçeklere uygun bir politikadır. İnsanlığa yakışır bir politikadır. Kimse kusura bakmasın ama maddeci korkularla insanlarda infial oluşturmaya çalışan içi boş söylemlerin, göç politikası olarak ne bir geçerliliği, ne uygulanabilirliği ne de bilimsel bir tarafı yoktur. Bakın şimdi bahar geliyor. Doğu sınırımızdaki karlar eriyince, sınır duvarlarımızın dibinden yine cesetler çıkacak. Göç politikamız üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışanlar, toplumu sürekli buradan provoke etmekten çekinmeyenler, acaba bunun günahını da bize mi yazacaklar? Üzüntüm şudur, göç meselesinde bizi eleştirdikleri kadar Batı'yı eleştirmiyorlar. Hiç kusurumuza bakmasınlar, biz 'birbirine hakkı ve sabrı tavsiye eden' inanca sahibiz. Gaddarlığı, taş kalpliliği, cimriliği, paylaşmamayı tavsiye eden bir inanca sahip değiliz."

Süleyman Soylu, Türkiye'nin 2014 yılından beri dünyanın en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke olduğunu aktararak "Bugün dünyada zorla yerinden edilmiş insanlardan bir ülke kurulsaydı, 80 milyonluk nüfusuyla Avrupa'nın en kalabalık ikinci ülkesi olurdu. Bu tablo Türkiye'nin eseri değildir" diye konuştu.

"GÖÇ MESELESİ, AKŞAMDAN SABAHA BİTECEK DEĞİLDİR"

Bakan Soylu, Türkiye'nin kurumsal yapılanması, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün kurulması, Göç Kurulunun oluşturulması, attığı mevzuat adımları, uluslararası işgücü kanunundan tüm göçmenlerin kayıtlarının yapılmasına, biyometrik verilerinin alınması, tüm fitnelere rağmen göçle ilgili toplumsal bir çatışma yaşanmaması, geri gönderme merkezlerindeki nizam ve intizam ve nihayetinde uyum çalışmalarıyla göçü tam manasıyla başarıyla yönettiğinin altını çizdi.

"Önce şunu kabullenmek lazımdır ki göç meselesi, akşamdan sabaha bitecek değildir." diyen Soylu, şunları söyledi:

"Eğer batılı ülkeler, Suriye ve Irak'ta terör örgütlerini değil istikrarı desteklemeyi kabul ederlerse, Afganistan ve Pakistan'da yaşanan gelir adaletsizlikleri son bulursa, buraları uyuşturucu üretim yeri olarak, uyuşturucu gelirini de terörün finansmanında kullanmaktan vazgeçerlerse elbette ki bu bölgelerde istikrarın gelmesi ve göçün de bitmesi beklenebilir. Ancak şimdilik ufukta böyle bir ihtimal görünmüyor. Dolayısıyla göçle ilgili korkuları bir yana bırakıp onu bir gelecek vizyonuna dönüştürmeyi, göçten istifade etmeyi, tıpkı İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'nın Türk işçilerle kalkındığı gibi göçü bir ekonomik güç haline dönüştürmeyi hedeflemek durumundayız. Şu an itibarıyla ülkemizde bulunan geçici koruma kapsamındaki Suriyeli sayısı 3 milyon 664 bin 873'tür. Ayrıca çalışma izni dahil ikamet izniyle ülkemizde bulunan yabancı sayısı da 1 milyon 32 bin 348'dir."

Bakan Soylu, 2019 yılı itibarıyla uyum çalışmalarına başladıklarını anımsatarak bugüne kadar 25 ilde toplam 26 uyum buluşması, 15 ilde "Biz bize sohbetler" etkinlikleri kapsamında 26 mahalle buluşması gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Göç konusunda düzenledikleri çalışmalarla ilgili bilgiler veren Soylu, "15 ilde faaliyet gösteren Göç Danışma Merkezleri ile 2018-2020 yılları arasında toplamda 1 milyon 286 bin 348 kişiye hizmet verilmiştir. Türkiye olarak göçü gelecek için bir vizyon haline getirme yolunda çok ciddi adımlar atıyoruz." ifadesini kullandı.