İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na siyaset yasağı getiren mahkeme kararının ardından İçişleri Bakanlığı müfettişinin İBB’de terör bağlantılı personel çalıştırıldığı iddiası ile hazırladığı raporu savcılığa gönderdiği ortaya çıkmıştı.

Bu konuda İBB'nin yanı sıra başka belediyelerin de sırada olduğu ileri sürüldü.

Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, bugünkü yazısının bir bölümünde şu ifadeleri kullandı:

AK Parti içinde kaşların çatılmasına neden olsa da, tepki ile karşılansa da görünen o ki Demokles’in kılıcı İmamoğlu’nun tepesinden eksik olmayacak.

Bu durum sadece İstanbul değil, CHP’nin 11 büyükşehir belediyesi başta olmak üzere, il, ilçe ve beldeleri dahil 1107 belediyesi için geçerli.

Bunların arasında İstanbul ile birlikte Adana Seyhan ile İzmir ve Mersin Büyükşehir belediyeleri ve bazı il belediyeleri de var.

Bu veriler ve rakam da bana değil, bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ait.

Bakan Soylu, kısa süre önce yaptığı açıklamada, terör soruşturmaları kapsamında 2019’da 33 belediyede 42 soruşturma yapılırken, 2020 yılında 13 belediyede 14; 2021’de 16 belediyede 18 soruşturmanın yapıldığını söyledi.

Bu yıl ise 12 belediyede 14 soruşturma olmak üzere, 2019’dan bu yana toplam 74 belediyede 88 soruşturmanın yürütüldüğünü belirtti.

Aralarında AK Parti ve MHP’li başkanların da dahil olduğu, tüm partilere mensup 79’unun soruşturma raporunun tamamlandığını açıkladı.

Yani Cumhuriyet Başsavcılığının harekete geçmesi halinde bu belediye başkanlarını görevden alıp, yerlerine vekil atama yetkisi “terör soruşturma” olması dolayısıyla büyükşehir ve illerde İçişleri Bakanı, diğerlerinde ise bağlı bulunduğu vilayetin valisinin elinde.

Yetkiyi veren de Belediyeler Kanunu’nun 45 ve 46’ncı maddeleri…

Bu yetki de hatırlanırsa, HDP’li belediye başkanlarının görevden alınıp, yerlerine atama yapılması için 2016 yılında Belediyeler

Kanunu’na konulan madde ile gerçekleşti.

NEDEN 6 YIL ÖNCE EKLENEN MADDE…

Kanun’un 45’inci maddesine o dönem şu hüküm eklendi:

“Ancak, belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde 46'ncı maddedeki makamlarca belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir...”

Atıf yaptığı 46’ncı madde de büyükşehir ve illerde Bakan’ın, diğerlerinde ise valinin belediye başkanının yerine atama yapma yetkisine sahip olduğuna hükmediyor.

Bakan Soylu da o açıklamasında büyükşehir belediyelerinin isimlerini verdi, Mersin Büyükşehir’de 54 kişiden 30’unun doğrudan, 24’ünün ise birinci ve ikinci derece yakınlarının terör örgütü ile iltisaklı ve irtibatlı olduğunu belirtti.

Bu kişilerin tutuklandığını anımsattı.

CHP’li İstanbul, Mersin ve İzmir’in yanında Adana Seyhan ilçe belediyesinde de terör iltisaklı/ilişkili soruşturmanın yapıldığını, çalışanları ile yöneticilerinin tutuklandığını söyledi.

Bu açıklamalarının sonunda, “Siz bu belediyelere kayyum atamayı düşünüyor musunuz?” diye sorulduğunda da şu cevabı vermişti:

“Bu tip bir kayyum gündemimizde yok. HDP’li belediyelerde de kayyum atamadığımız belediye var; burada kanunun kendilerine ait oluşturduğu mecburiyet söz konusu. Biz de o ilkelere uymak zorundayız. Terörden uzak dursunlar yeter…”

Cümlesi oldukça net, bir kayyum atama yönüne gitmeyeceklerini açık şekilde dile getirdi; bunu söylemesinin üzerinden de henüz bir ay geçmedi.

Ayrıca bu tür soruşturmaların bir sonuç doğurması için de Belediye Kanunu’nun emrettiği gibi bazı koşulların da yerine gelmiş olması gerekiyor.

Nitekim akademisyen avukat Dr. Rezan Epözdemir ile dün sohbet ederken şu önemli soruyu yöneltti:

“Bu personelin alımında Belediye Başkanı’nın bir dahli olmuş mu?”

Epözdemir belediyeye alınan personelin bir terör örgütü ile ilişkili olup olmadığını Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bilmesinin olanaksızlığına işaret ederek, “Bu kişiler hakkında güvenlik soruşturmasına ilişkin temiz belgesini savcılıklar veriyor” anımsatmasında bulundu.

Belediyelere alımda bu kişiler hakkında başkanın doğrudan bir tasarrufunun söz konusu olması durumunda görevden alınabileceklerinin de altını çizdi.