Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan ailelerinden haber alamayan Uygur Türkleri, Çin'in Sarıyer'deki konsolosluğu yakınlarındaki eylemlerine devam ediyor. 

Ellerinde döviz ve pankartlarla Çin Konsolosluğu yakınında toplanan bir grup Uygur Türkü, uzun süredir haber alamadıkları aile ve yakınlarının akıbeti için eylem yaptı. Grup, Çin'deki gözaltı kamplarında tutulmasından korktukları aile üyeleri hakkında bilgi talep etti. 
Grup adına basın açıklamasını okuyan Salih Emin, uzun yıllardır "Çin'in, Uygur Türklerine yönelik baskıcı ve ayrımcı bir politika uyguladığını" anlatarak, artık dünyanın bunu durdurması gerektiğini söyledi.
Emin, kişilerin aileleriyle iletişim kurmasının temel bir insan hakkı olduğunu vurgulayarak, Çin'in bu hakkı ihlal ettiğini ve itirazları önemsemediğini belirtti.

Türk ve Müslüman olduklarını ifade eden Salih Emin, "Çin devleti, insan hakları örgütlerinin, ülkede araştırmasını istemiyor. Çünkü korkuyor. Orada olan soykırım gerçektir. Gerçek olduğunu dünyanın bilmesini istemiyor." dedi. 

Eğitim için 8 yıl önce Türkiye'ye gelen İparhan Uygur ise 2016'dan beri ailesine ulaşamadığını belirterek, kendisiyle beraber Doğu Türkistan dışında yaşayan başka Uygur Türklerinin de ailelerinden haber alamadıklarını söyledi. 

Habibe Ömer de 6 yıldır hiçbir şekilde ailesiyle iletişim kuramadığını, aldığı bilgiye göre ailesinden çoğu kişinin "toplama kamplarına" götürüldüğünü aktararak, "Sadece bize ses verin" diye konuştu. 

Abdullah Resul ise akraba, komşu ve arkadaşlarının akıbetini öğrenmek için burada toplandıklarını belirterek, "Toplama kamplarındaki ve çocuk toplama kamplarındaki insanların acilen serbest bırakılmasını istiyoruz." ifadelerini kullandı. 

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burhan Uluyol da "Zalim Çin, dört senedir babamı, annemi, kardeşlerimi, amcalarımı, kuzenlerimi tutukladı. Onların sesi olmak için buradayız." dedi. 

ÇİNLİLEŞTİRME KAMPLARI

Çin Hükümeti, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 2014 yılından bu yana başta Uygur Türkleri olmak üzere çoğunluğu Müslümanlardan oluşan çeşitli etnik gruplara ait insanları  kamplarda tutuyor.
Çeşitli devletler ve sivil toplum kuruluşları tarafından "toplama kampları", "enterne kampları" ve "endoktrinasyon kampları" olarak tanımlanan bu kamplar ilk kez Genel Sekreter Şi Cinping'in yönetimi altında 2014 yılında kuruldu.
Sert tutumuyla bilinen parti sekreteri Chen Quanguo'nun Ağustos 2016'da özerk bölgenin başkanlığına getirmesinden beri kampların sayısı ve kapsamı görülmemiş bir şekilde yoğunlaştı. 
Bu kampların gizlice ve yasal sistemin dışında işletildiği, birçok tutuklunun herhangi bir yargılama veya suçlama yapılmadan kamplara alındığı bildirilmiştir.
Raporlara göre yerel makamlar bu kamplarda yüzbinlerce Uygur ve diğer etnik azınlıklara ait Müslümanları tutmuştur; bu tutuklamaların amacının aşırılık ve terörizmle mücadele etmenin yanı sıra Çinlileştirme olduğu belirtilmektir.
2018 yılı itibarıyla Çin makamları tarafından yüz binlerce, belki de bir milyon Uygur, Kazak, Kırgız, Hui ve diğer etnik Türk Müslümanların yanı sıra Hıristiyanlar ve bazı yabancı vatandaşların da tüm bölge çapındaki bu gizli kamplarda tutulduğu biliniyor.
Mayıs 2018'de ABD Savunma Bakanlığı'na bağlı Randall Schriver bunları "toplama kampları" olarak tanımlayıp "en az bir milyon fakat daha yüksek olasılıkla üç milyona yakın vatandaş"ın buralarda toplandığını duyurdu.
Ağustos 2018'de Birleşmiş Milletler'de düzenlenen bir insan hakları paneli, Çin'de  bir milyon Uygur'un "yeniden eğitim kampları"nda tutulduğunu gösteren çok sayıda "güvenilir rapor" almış olduğunu paylaştı.
2020'de Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü Çin'in uzak batı bölgesinde 2017'den beri Uygur Türklerinin ve diğer Müslüman azınlıkların gözaltına aldığı 380 kampa ait uydu görüntülerine sahip olduğunu ve Çin yönetiminin artık bu uygulamanın sona ermekte olduğu şeklindeki beyanlarının aksine bunlar arasında 14 kampın inşaatının devam etmek olduğunu açıkladı. 
Bu bilgilerin tek tek kampların koordinatlarıyla birlikte yer aldığı veri tabanı Sincan Bilgi Projesi adlı bir web sitesinde kamuoyu ile paylaşıldı.

 

Editör: Haber Merkezi