ANKARA (AA) - Erdoğan, NATO Olağanüstü Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi vesilesiyle Belçika'nın başkenti Brüksel'e gerçekleştirdiği ziyaretin dönüşünde uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Zirve münasebetiyle Brüksel'e gerçekleştirdiği ziyareti tamamladığını belirten Erdoğan, küresel güvenlik algısında ciddi değişikliklerin yaşandığı bir dönemde NATO müttefikleri olarak bir araya geldiklerini söyledi.

Zirvede ayrıca Rusya-Ukrayna savaşındaki gelişmeleri ve bunun yansımalarını müttefiklerle etraflı biçimde değerlendirme fırsatı bulduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ateşkesin ve barışın sağlanmasına yönelik sürdürdükleri yoğun diplomatik girişimler hakkında müttefiklerle bilgiler paylaştıklarını belirtti.

Krizin tırmanmaya başladığı noktadan itibaren NATO'nun rolünün önemini vurguladığını anımsatan Erdoğan, "NATO'nun insicamının korunmasına dair tavrımızı burada da açıkça ifade ettim. Günlük siyasi hesaplar uğruna NATO'nun yıpratılmaması gerektiğini dile getirdim. Zirvemiz her açıdan verimli ve başarılı geçti. Bu kapsamda değerli dostum Genel Sekreter Stoltenberg'in görev süresinin bir yıl daha uzatılmasını memnuniyetle karşıladık. Bu, bizim de kuvvetle desteklediğimiz bir karardı. Nitekim gerçekten ittifakla alınan bir karar oldu ve bir yıl daha uzatıldı." diye konuştu.

Toplantı marjında, Fransa Cumhurbaşkanı, İtalya, Estonya, İspanya ve Birleşik Krallık başbakanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatan Erdoğan, "Gelinen noktada Türkiye'nin NATO müttefikleri arasındaki müstesna konumunun ve bölgesindeki kritik rolünün daha iyi anlaşıldığı aşikardır. Hem müttefiklerimiz hem de dünyanın bunun idrakine artık daha fazla varmış olduğunu gördüm ve buna da inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Bu yıl haziran ayında NATO'nun Madrid Zirvesi'nin düzenleneceğini aktaran Erdoğan, "Brüksel'deki Liderler Toplantısı, Madrid Zirvesi'ne giden süreçte kritik bir dönemeci teşkil etmiştir. Türkiye, her zaman olduğu gibi bu zirveler vasıtasıyla da NATO'nun geleceğinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaya devam edecektir. Ziyaretimizin ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını Rabb'imden temenni ediyorum." şeklinde konuştu.

- "Üzerimize düşeni imkanlarımız ölçüsünde yapmaya devam edeceğiz"

"Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında NATO-AB ilişkilerini nasıl değerlendirirsiniz? Bu işgal bize neler gösterdi? NATO Genel Sekreteri 'Güvenliğimiz konusunda yeni bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu yüzden caydırıcılığımızı ve savunmamızı daha uzun vadede yeniden düzenlemeliyiz.' şeklinde açıklaması olmuştu. Bu yeni dönemde Türkiye’nin rolü konusunda neler söylersiniz? Bir de kimyasal ve nükleer silahların kullanımı konusunda dünya adeta diken üstünde, karşılıklı açıklamalar geliyor, bu konudaki görüşleriniz nedir?" soruları üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Her şeyden önce bu kriz iki hususu gözler önüne serdi. Bunlardan birincisi Avrupa güvenliğinin temel taşı, temel yapısı NATO'dur. Bunu çok açık, net olarak görmüş bulunuyoruz. İkincisi, Türkiye bölgesel güvenliğin temini için vazgeçilmez bir müttefiktir. Gerek ikili görüşmeler gerekse zirve toplantısı esnasında liderlerin birçoğu bunu dile getirdiler. 70 yıllık üyeliğimizde NATO'ya en kapsamlı katkıları veren Türkiye, müttefiklerden farklı olarak bunu her yönüyle karada, denizde, havada, siyasi etkinliklerinde ortaya koyan bir ülke oldu. İttifak dayanışması ruhuyla üzerimize düşeni imkanlarımız ölçüsünde yapmaya da devam edeceğiz. Bu süreci de Türkiye aynı kararlılıkla, güvenilirlikle yine sürdürüyor. Hatta bu konuda örnekliğini ortaya koyuyor. Bunu da bütün siyasi liderler olsun, komuta kademeleri olsun, bizimle paylaşıyorlar. Bunu da iftiharla gördük. Bundan dolayı da tabii memnuniyetimizi özellikle ifade etmek isterim. Diğer taraftan, kitle imha silahlarının kullanımını elbette insanlığa karşı işlenmiş suç olarak değerlendiriyoruz."

- "Rusya ile Ukrayna arasında müzakere edilen 6 başlık var"

Türkiye'nin Ukrayna-Rusya savaşının başından beri etkin bir diplomasi yürüttüğü ve bu süreçte garantörlük ve arabuluculuk konusunun tartışmaya açıldığı ifade edilerek, "Türkiye garantör ülke olacak mı? Garantörlük söz konusu olduğu takdirde Ukrayna ve Rusya şartlarını yerine getirmezse bu Türkiye için bir sorun teşkil eder mi?" soruları üzerine Erdoğan, savaşı sonlandırmak için başından itibaren büyük gayretler ortaya koyduklarını vurguladı.

Kendisinin diğer liderlerle yaptığı görüşmelerin yanı sıra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da muhataplarıyla birçok kez bir araya geldiğini aktaran Erdoğan, "Hatta Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarını Antalya'da bir araya getirdi. Ardından bir Moskova ziyaretini, bir Lviv ziyaretini de gerçekleştirdi. Yine bunun dışında Milli Savunma Bakanı'mın muhataplarıyla yaptığı birçok görüşme oldu. Bunları devam ettiriyorlar. Tabii bütün bunlar garantörlük, bunun dışında arabuluculuk görevini Türkiye'nin yapabileceğinin en güzel örneği oldu." dedi.

Rusya ile Ukrayna arasında müzakere edilen 6 başlık bulunduğunu ancak iki tarafın da sıcak yaklaştığı ya da kabul etmediği konular olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Özellikle 4 başlık üzerinde mutabakat varmış gibi bir durum söz konusu. Bunlardan bir tanesi özellikle bu NATO meselesiyle ilgili. Ukrayna ilk başlarda bu konuya önemle asılıyordu ama daha sonra NATO üyeliğinden çekilebileceğini Zelenskiy ifade etmeye başladı. Bir diğer konu, özellikle Rusça'nın resmi dil olarak kabul edilmesi meselesi. Zelenskiy bunu da kabul etti. Zaten Rusça Ukrayna'nın hemen her yerinde konuşulan bir dil. Bu noktada da bir sorun yok. Bir diğer konu silahsızlanma meselesi. Tabii Ukrayna bir devlet, yani silahsızlanmayı A'dan Z'ye kabul söz konusu değil. Ama bu konu da anlaşılamaz değil. Yani orada da belli tavizlerin verilebileceğini Ukrayna tarafı ifade etti. Dördüncü konu, ki yine Ukrayna’nın da burada bir mutabakatı var; o da bu kolektif güvenlik dedikleri mesele. Bu konuda da Ukrayna olumlu bir yaklaşım ortaya koydu. Ama tabii Ukrayna Kırım ve Donbas konularında bu kadar rahat değil. Donbas meselesinde en sonda güzel bir adım attı, bana göre akıllı bir liderlik diyebiliriz ve 'Bu konuda referanduma gitmem gerekir' dedi. Bu konuyla orayı kestiler. Şu anda böyle bir durum var. Kaldı ki Rusya 2014'te Kırım'ı işgal ettiği zaman, biz çok açık, net bu işgale karşı çıkmıştık ve o günden sonra da Putin ile yaptığım her görüşmede bu işgale karşı çıktığımızı hep söylemiştim. Ama o zaman Batı bu işgale bugün olduğu gibi çok açık, net bir tavır koymamıştı.

Bu tavrı koymadıkları için işte bugün başımıza bunlar geldi. Tabii Kırım ile beraber Donbas, Donetsk, Luhansk vesaire bütün bunlar Kırım'ın adeta bir çarpanı oldu. Ve biz bu konudaki tavrımızı bu şekilde ortaya koyduk. Tabii bu 6 başlığın 4'ü için şu anda Ukrayna tarafından olabilir deniyor ama diğer ikisi hakkında olumlu bir yaklaşım söz konusu değil. Şimdi benim bugün Zelenskiy ile bir görüşmem olacak. Putin ile büyük ihtimalle yine hafta sonu veya hafta başı bir görüşmem olabilir. Bu görüşmelerde de bu NATO'daki görüşmelerin kendileriyle bir müzakeresini, değerlendirmesini yapıp, bundan sonraki sürece yönelik 'Artık barış için atılacak adımın mimarı sen olmalısın.' demeliyiz. 'Buna bir onurlu çıkış yap.' demek suretiyle bu işi tatlıya bağlamanın yolunu aramamız lazım."

- "Olumlu bir süreç devam ediyor"

"Türkiye'nin ABD ile sürdürdüğü yeni F-16'lar, F-16 modernizasyon kitleri konusunda olumlu gelişmeler var mı? Türkiye’nin Kiev'de kalan A400m uçaklarının geri getirilmesi konusunda bir süreç, teknik hazırlık var mı? Karadeniz'de döşenmiş bazı mayınların serbest kalması neticesinde ortaya çıktığı iddia edilen tehlike, ifade edildiği gibi ciddi bir boyutta mıdır? NATO bu konuda Türkiye'ye teknik bir destek verebilir mi?" soruları üzerine Erdoğan, F-16'larla ilgili görüşmeleri Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın muhataplarıyla yürüttüğünü ve bu konuda şu an itibarıyla olumlu bir sürecin devam ettiğini dile getirdi.

Uçakların modernizasyonuyla ve yeni alımlarla ilgili olumlu yaklaşımlar bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Biden'ın bana 'Ben kongreye bu konuyla ilgili olumlu yaklaşımımı sunacağım ve konunun da takipçisi olacağım.' istikametinde ifadeleri oldu. Temenni ederim ki bu istikamette eğer netice devam ederse, noktalanırsa o zaman biz yeni alacağımız F-16'lar ve eldekilerin modernizasyonunu süratle bitirme fırsatını bulacağız." ifadesini kullandı.

Mayınlar konusunda bütün tedbirlerin alındığını aktaran Erdoğan, "Gerek Milli Savunma Bakanı'mın gerek Deniz Kuvvetleri Komutanı'mın ortak kanaati, bunlar böyle başıboş bir durumda değil. Ayrıca bu mayınların kendilerini kilitleme durumu söz konusu. Yani su yüzüne çıktığı anda bu mayınlar kendi kendini kilitliyor, adeta kendi kendini patlatıyor. Böyle bir özelliği de var. Bunun dışında da Deniz Kuvvetlerimiz her türlü tedbiri almış vaziyette." dedi.

A400m uçaklarıyla ilgili hem Ukrayna hem de Rusya ile temasları sürdürdüklerini dile getiren Erdoğan, "Bize her türlü teminatı veriyorlar. Diyorlar ki (Şu an itibarıyla bunu çekmeye kalkarsak, hava sahasında sıkıntılar var. Bundan dolayı böyle bir riski göze almayalım. Biz sizinle irtibat halindeyiz ve sağlıklı bir duruma girildiği anda bu uçakları sizlere göndereceğiz.)" diye konuştu.

- "S400 konusunda bugün de aynı noktadayız"

"Biden ile ayaküstü sohbetiniz oldu, bunu merak ediyoruz. Amerika'nın S400'lerin Ukrayna'ya verilmesini istediği iddiası Amerikan basınında yer aldı. Türkiye, bu ciddiye alınacak bir iddia değil diyerek aynı yerden cevap verdi. Hatta Fahrettin Bey, 'Batı dünyası bu tür asılsız iddialar yerine önce koşulsuz F-35 programına Türkiye'yi katsın.' dedi. Siz keza pek çok defa bu konu kapandı dediniz. ABD inatla, ısrarla neden bu konuyu tekrar gündeme getiriyor?" sorularına karşılık Erdoğan, şunları söyledi:

"Her şeyden önce S400 konusunda nasıl en başta bizim için bu iş kapanmıştır dediysek, bugün de biz aynı noktadayız. Bu konu bizim için kapanmıştır. Bunlar savunma noktasında bizim kendi malımızdır, bu bitmiştir. Bir diğer konu Wall Street Journal'ın yazdığına karşı İletişim Başkanı'mız gerekli cevabı bütün hassasiyetiyle zaten vermiştir. O cevap onlara yeter de artar bile. Daha fazlasına da bu konuda gerek yok. Çünkü bunların bütün işi ortalığı karıştırmak. 'Buradan acaba Türkiye'ye nasıl bir darbe vururuz da onu sıkıntıya sokarız' böyle bir gayretin içindeler. Anında müdahale ederiz, sonuç alamazlar."

- "Ülkemize gelenlere tabii ki kapımız açıktır"

"Amerikan şirketlerinin Rusya'dan çıkacak olması nedeniyle biraz böyle sıkıntılar yaşanırken yine de bu şirketlerin Türkiye'ye gelişi konusunda beklentiniz nedir?" sorusuna karşılık Erdoğan, sadece Amerikan şirketlerinin değil, dünyanın birçok markasının ve grubunun Rusya'dan çıktığını belirtti.

Erdoğan, "Bunlardan ülkemize gelenlere tabii ki kapımız açıktır, buyursunlar gelsinler deriz. Bunun dışında yine belli sermaye gruplarından ülkemize gelip bizde imkanlarını park etmek isteyenler olursa onlar için de tabii ki kapımızı kapalı tutmayız. Buna da kapımız açıktır." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptırımlar konusuyla ilgili şunları kaydetti:

"Yaptırımlar noktasında da BM'nin belli çizgilerini biz de değerlendiririz ama şunu da unutmayalım ki bütün bu adımları atarken bizim Rusya ile olan ilişkilerimizi bir kenara koymamız mümkün değil. Bunu ben çok önce de açıkladım biliyorsunuz. Zira bugün sadece doğal gaz düşünüldüğünde, kullandığımız doğal gazın yaklaşık yarısını biz Rusya'dan alıyoruz. Bunun yanında Akkuyu Nükleer Enerji Santralimizi bugün Rusya ile yapıyoruz. Biz bunu da bir kenara koyamayız. Ben bunu bugün Macron'a da söylediğimde 'haklısın' diyor. Yani orada yapılacak herhangi bir şey söz konusu değil. Bu konudaki hassasiyetimizi korumak durumundayız. Birincisi ben halkımı karda kışta soğukta bırakamam. İkincisi sanayimizi tamamen sıfırlayamam. Bunları korumak durumundayız. Biz devletiz, 85 milyon nüfusumuz var. Üzerimize düşen her türlü görevi de yaparız, yapıyoruz. Şu anda Ukraynalılar için 56 civarında insani yardım tırını biz bölgeye gönderdik. Bunların içerisinde gıdası var, giyeceği var, ilacı var. Bunlar hala artarak da devam ediyor."

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile sürekli telefon görüşmeleri yapıyoruz. ABD Başkanı Biden ile de telefonla görüştük. Yine bu ay Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev’i, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’u, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’i, Almanya Şansölyesi Scholz’u, Polonya Cumhurbaşkanı Duda’yı, Güney Kore Başbakanı Kim Boo-Kyum’u, Hollanda Başbakanı Rutte’yi, Kosova Cumhurbaşkanı Osmani-Sadriu’yu ülkemizde misafir ettik. BM Genel Sekreteri Guterres, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, AB Komisyonu Başkanı Leyen ve AB Konseyi Başkanı Michel’in yanı sıra Fransa, Avusturya, Moldova, Sırbistan, Litvanya, Belarus, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan cumhurbaşkanları ile Hollanda, İngiltere, Kanada Başbakanlarıyla ayrıca telefon görüşmelerimiz de oldu.

Antalya’da da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Arnavutluk Başbakanı Rama, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev, Slovenya Cumhurbaşkanı Pahor, Bosna Hersek Başkanlık Konseyi üyeleri Caferoviç ve Dodik, Bulgaristan Başbakanı Petkov, Gine Bissau Cumhurbaşkanı Embalo, Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Barzani, Nijer Cumhurbaşkanı Bazum, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Bio, Liberya Cumhurbaşkanı Weah ile görüştük.

Bu NATO Zirvesinde de yine Fransa Cumhurbaşkanı, İtalya, Estonya, İspanya ve Birleşik Krallık Başbakanlarıyla ikili görüşmeler yaptım. Tüm bu görüşmeler bu ay içerisinde oldu. Her biri de ülkemizin barış için yürüttüğü diplomasi çabalarını takdir ettiklerini özellikle belirtiyor. Şimdi kalkıp da 'Dünya Türkiye’ye sırtını dönüyor' demek akılla, mantıkla izah edilecek bir şey değil."

"Turist çekme noktasında inanıyorum ki çok ciddi sıkıntılar yaşamayacağız"

Turizm konusuna da değinen Erdoğan, böyle bir dönemde turizmde bir patlama veya ciddi bir yükselişin çok iddialı bir ifade olacağını kaydetti.

Kültür ve Turizm Bakanının bu konuda çok çok gayretle ülkelerle görüşmelerini sürdürdüğünü ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Aynı şekilde biz de gerek Rusya gerek Ukrayna gerek Polonya, bütün bölgelerle yine görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Başta Putin olmak üzere onlar da turizmde biz özellikle önünü kesmeyeceğiz, teşvik edeceğiz ve Türkiye’ye vatandaşlarımızın gidişi noktasında herhangi bir engel koymayacağız dediler. Şunu da söylüyorlar; belki para konusunda Ruble, yani kendi milli paralarımızla bu işi yapalım diye bir çıkış söz konusu olabilir.

Bunu zaten biz normal zamanda Rusya’ya teklif etmiştik. Milli paramızla, yerli paramızla bunları yapalım ve Ruble ile Türk Lirası olarak bunu çalıştıralım demiştik. Şimdi de haklılığımız tam ortaya çıkıyor ve Ruble-TL ve farklı ülkelerle de bunu o ülkelerin paralarıyla yapabileceklerini söylüyorlar. Bu adımı bu şekilde atacağız.

Bunun yanında Polonya Cumhurbaşkanı Duda da 'Biz vatandaşlarımıza Türkiye’ye turizm için gitmeleri noktasında tavsiyede bulunuyoruz' dedi. Bize Ukrayna’dan 2 milyonun üzerinde, Rusya’dan 5 milyonun üzerinde turist geliyor.

Biz Türkiye olarak güvenilir bir ülke olmamız hasebiyle turist çekme noktasında inanıyorum ki çok ciddi sıkıntılar yaşamayacağız ve İngiltere’den de biz bundan sonraki süreçte daha fazla turist alma imkanını da yakalayacağız. Almanya’dan da hakeza öyle. Çalışıyoruz, çalışacağız. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile iyi bir görüşmemiz oldu ve Almanya-Türkiye arasındaki diyaloglardan da bundan sonraki süreç için ümitliyim."

Yıl ortasında zam olur mu?

Asgari ücret ve emekli aylıklarında yıl ortasında bir gelişme olup olmayacağı konusunun da sorulduğu Erdoğan, "Şu anda daha üçüncü aydayız. Yıl ortasına geldiğimiz zaman zaten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanım da önüme mevcut durumu getirir. Zaten Vedat Bey sendikalarla bugüne kadar samimi görüş alışverişinde bulunmuştur. Yapılacak görüşmeler neticesinde de yıl ortasında böyle bir değerlendirme gerektiğinde biz kesinlikle vatandaşımızdan, hele hele işçimizden böyle bir şeyi esirgemeyiz. Veren el alan elden hayırlıdır." dedi.

"Baraj konusunda da ihtilaf falan da olmayınca zaten çalışmaları bitirdik"

Seçim Kanunu değişikliğiyle ilgili muhalefetin eleştirileri ve iddialarını değerlendiren Erdoğan, sözlerini şöyle noktaladı:

"Bu Seçim Yasası’yla ilgili olarak bizler Cumhur İttifakı olarak çalışmamızı bütün samimiyetimizle ortaya koyduk. Barajı belirledik ve bu konuda da MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli en ufak bir tereddüt göstermedi. Yine böyle bir uçak seyahatinde barajı açıklamıştık ve yüzde 7 demiştik. Yüzde 7 baraj teklifimizi o zaman Sayın Devlet Bey de aynen kabul edip gerekli ekibine talimat vermişti. Baraj konusu yüzde 7 olarak şu anda ilgili arkadaşlarımızın çalışmalarına girmiş oldu. Zaten üzerinde durulan konu da daha çok bu baraj meselesiydi. Baraj konusunda da ihtilaf falan da olmayınca zaten çalışmaları bitirdik. Arkadaşlarımız da gerek Hayati Bey gerek Feti Bey bu yapılan çalışmayı Meclis’e taşıdılar. Şu anda Meclis’te de Anayasa Komisyonunda kabul edildi. Fazla zaman harcamadan süratle inşallah bu yeni yasayı çıkaracağız."

Editör: Haber Merkezi