Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı canlı yayında soruları yanıtlarken çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Kalın, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili şunları söyledi:

“Şu anda savaş taraftarları daha güçlüler ve daha fazla savaş istiyorlar. Avrupa ülkelerinin önemli bir kısmı, ABD, savaşın devam etmesi yönünde bir tercih ortaya koyuyor. Rusya da buna karşı ‘daha fazla savaş’ diyor. Dünkü saldırıları gördük, 2 gün önce Kerç Köprüsü’nün vurulması, ardından 80’e yakın füzenin fırlatılması bu şeyin artacağını gösteriyor.” 

Yunanistan’ın bir süredir Türkiye karşıtlığı bir proje yürüttüğünü, ancak bunun başarısız olduğunu belirten Kalın, Yunanistan’ın bazı güçleri arkasına alarak, Türkiye karşıtı lobileri harekete geçirerek alabileceği mesafenin belli olduğunu kaydetti.

Trablus’a gittiklerini ama Bingazi ve Tobruk’taki temaslarının da devam ettiğini belirten Kalın, hidrokarbon anlaşmasının, 2019’da Serrac Hükümeti döneminde imzalanan deniz yetki sınırlarını belirleyen anlaşma olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

"Türkiye ile Libya’nın deniz komşusu olduğumuzu da tescil eden çok önemli bir anlaşmaydı. Biz onaylattık, Libya tarafı da onaylatma süreci içerisinde. Haritaya doğru açıdan baktığınız zaman, ‘Evet Türkiye ile Libya deniz komşusuymuş. Deniz yetki alanları bağlamında bir iş birliği yapabiliyormuş.’ Herhangi bir başka ülkenin hakkını hukukunu ihlal etmeden Yunanlıların iddialarının hiçbir kıymeti yok. Çünkü bu Türkiye ile Libya arasında yapılmış bir anlaşma. Benzer bir anlaşmayı Yunanistan, Mısır ile yaptığı zaman kimse bir şey demedi onlara. Yani ‘Yunanistan nere, Mısır nere?’ demedi. Deniz yetki alanları açısından baktığınızda haritaya farklı bir zaviyeden bakmak gerekiyor. Bu farkındalığı yeniden inşa etti aslında. Hani ‘bizim Libya’da ne işimiz var?’ söylemlerinin de aslında ne kadar anlamsız, yersiz olduğu bir defa da ortaya çıkmış oldu.

Ama en önemlisi Türkiye ilk defa bir başka ülkeyle deniz yetki anlaşması imzalamak suretiyle Akdeniz’de çok önemli bir varlık iddiasında bulundu. Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı olan ülkeyiz. Mevcut haritaları, bizim için hiçbir kıymeti olmayan Sevilla Haritası gibi haritaları önümüze koyarak, bizi adeta Antalya Körfezine hapsetmek isteyen bir bakış açısı vardır. Cumhurbaşkanımızın vizyoner liderliği ve güçlü iradesiyle Serrac Hükümeti ile o anlaşma İstanbul’da, Dolmabahçe Ofisi’nde yapılmıştı.

Uzun müzakereler sonunda gecenin geç bir vaktinde. O anlaşma imzalandığında biz tarihi bir ana şahitlik ettiğimizi biliyorduk. Orada bir anlamda Türkiye kendi haritasının ilk örneklerini, ilk çizgilerini çizmiş oldu. Doğu Akdeniz’den bahsediyorsanız Türkiyesiz bir Doğu Akdeniz haritası çizemezsiniz."

Kalın, "Erdoğan, Esad ile görüşecek mi?" sorusuna da şu cevabı verdi:

"Şimdi, şu anda böyle bir siyasi zemin yok. Böyle bir arayışın içerisinde değiliz ama Cumhurbaşkanımız hep şunu söyler, ‘Diplomaside kapıyı kapatmak diye bir şey olmaz.’ Kendisinin talimatlarıyla istihbarat başkanı görüşüyorlar, konu bazlı zaten görüşmeler yapıyorlar. Bunu kendisi de bir müddettir söylüyor. Bunun dışında kendisinin bize, ‘siyasi kanaldan görüşmeler yapın.’ tarzında bir talimatı olmadı ama onu bir ihtiyat kaydı olarak koydu. Yarın öbür gün ülkemizin çıkarları gerektirdiğinde belki bu görüşmede olabilir, olmayabilir ama şu anda hemen bugünden yarına böyle planlanmış bir şey yok. Bizim Suriye konusundaki bakış açımız da belli. Orada şeffaf, uluslararası hukuka uygun, kucaklayıcı ve kuşatıcı, seçim yapmak suretiyle bir hükümetin işbaşına gelmesi, bu iç savaşın sona erdirilmesi ve Suriye’de şartlar olgunlaştığı zaman da Türkiye’deki mültecilerin ülkelerine geri dönmesi. Bunu da Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde yani gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde yapmalarını sağlayacak çalışma devam ediyor."

Editör: Haber Merkezi