ÇANAKKALE Savaşları sırasında, 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası’ndaki Ertuğrul Koyu’na çıkarma yapan 3 bin askerden oluşan İngiliz kuvvetini, komutasındaki 67 askeriyle 32 saat süren mavzer atışlarıyla sahilde durduran Ezineli Yahya Çavuş’un kahramanlık destanının anlatıldığı belgeselin galası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Troya Müzesi'nde yapıldı.

Yapımcılığını Nihal Ağırbaş, senaristliğini ise Ömer Erbil'in yaptığı belgeseli izleyenler duygusal anlar yaşadı. Belgesel gösteriminin ardından konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben doğrusu gözleri yaşlı olarak izledim, ağladım" dedi.

Çanakkale Savaşı sırasında Ertuğrul Koyu'nda 25 Nisan 1915 sabahı İngiliz birliklerini 32 saat boyunca oyalayan ve İngilizlerin çıkartma harekatını başarısız kılan Ezineli Yahya Çavuş’un hayatı belgesel oldu. Hakkında kaynaklarda çok fazla bilgi olmayan, sadece 26'ncı Alay 3'üncü Tabur Komutanı Binbaşı Mahmud Sabri’nin, aslı şimdi Harp Tarihi Encümeni’nde olan 'Seddülbahir Muharebeleri' raporu sayesinde, Yahya Çavuş’un kahramanlığı bugüne aktarıldı. Balkan Harbi'ne de katıldığı bilinen Yahya Çavuş’un, yaşanan hezimetten çok mahcup olduğu, geri kaçmış olmanın verdiği ezikliği savaş sonrasında çok sık dile getirdiği ve 'Bir gün düşmanla yeniden karşılaşmak nasip olursa şehadete kadar savaşacağını ve asla geri kaçmayacağını' ifade ettiği, torunları ve yakınlarınca sözlü tarihte bugüne kadar anlatıldı. Bu duygularla hamile olan eşini köyünde bırakarak cepheye giden Yahya Çavuş, Ertuğrul Koyu’nda 3 bin kişilik İngiliz çıkartma birliğini, bölük komutanı Yüzbaşı Hüseyin Avni Bey vurulduktan sonra inisiyatifi alarak düşmanı 32 saat boyunca kıyıda tutmayı başarmış ve yaralı halde geri çekilmek zorunda kalmıştı. Daha sonra Kirte Savaşları'na katılan Yahya Çavuş 3'üncü Kirte Muharebeleri'nde yaralanmış ve 1 gün sonra 5 Haziran 1915 günü şehit düşmüştü.

DETAYLI ARAŞTIRMA

Bugünlerde, torunları ve torunlarının çocuklarının anlatımlarıyla Ezine ilçesi Yahya Çavuş köyündeki sözlü ifadeler, Yahya Çavuş’un yaşamı hakkında önemli bilgiler içeriyor. Bu konudaki yerli ve yabancı bilim insanlarıyla yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan belgesel, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile Ezine Belediyesi’nin sponsorluğunda gerçekleşti. Ayrıca projeye AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan destek oldu. Yapımcılığını Ehl-i Hayal Film adına Nihal Ağırbaş’ın üstlendiği, yönetmenliğini Muhammet Erkam Bülbül’ün yaptığı filmin senaryo ve tarih araştırmaları Ömer Erbil tarafından gerçekleştirildi. Yahya Çavuş’u oyuncu Görkem Sevindik’in canlandırdığı belgeselde Mehmet Çepiç, Cihangir Şeşen, Polen Ocakoğlu ile geçen günlerde vefat eden sanatçı Semra Dinçer rol aldı. Türküleri ses sanatçısı Yaprak Sayar’ın okuduğu belgeseli Mesud Uz seslendirdi.

Dünya harp tarihine adını altın harflerle yazılan Çanakkale Destanı’nın kahramanlarından Ezineli Yahya Çavuş’un kahramanlık destanını yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için doğup büyüdüğü Ezine ilçesindeki köyünde çekilen Ezineli Yahya Çavuş Belgeseli'nin galası, dün akşam Troya Müzesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, belgeseli, belgesel filmin ekibi ve gençlerle birlikte izledi. Ezineli Yahya Çavuş'un kahramanlığını izleyenler, duygusal anlar yaşadı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, belgeseli izledikten sonra yaptığı konuşmada, "Bizleri hüzne boğan, gerçekten gözleri yaşlı olarak bunu izleme imkanını bize sağladığınız için yayın yönetmeninden tutunuz, oyuncu arkadaşlarıma kadar hepinizi şahsım, milletim ve bu akşam aramızda bulunan tüm gençler adına kalbi duygularla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. Sadece tarihin maddi kalıntılarını değil, insani değerlerini de koruyor, sahipleniyoruz. Bugün gala gösterimi vesilesiyle bir arada olduğumuz Ezineli Yahya Çavuş Belgeseli bunun örneklerinden biridir ve ben Muharrem'in babasını kutluyorum. Gerçekten Yahya Çavuş'u yaşayarak bu rolünü oynadı ve ben doğrusu gözleri yaşlı olarak izledim, ağladım. Tabi eserin bu noktada senaryosu konusunda da senarist kardeşime de özellikle teşekkür ediyorum, kendisini de kutluyorum" dedi.

CUMHURBAŞKANIMIZA TEŞEKKÜR ETTİM

Ehl-i Hayal Film adına belgeselin yapımcılığını üstlenen Nihal Ağırbaş ise, "Bizim için çok büyük bir onur, çok büyük bir gurur Cumhurbaşkanımızın filmimizi izlemiş olması, gelmiş olması. Ben ve ekibim için tarif edilebilir bir duygu değil. Çok güzel bir duyguydu. Ezineli Yahya Çavuş Belgeseli de 2019 Aralık ayında başlamıştı. AK Parti Grup Başkanvekili Sayın Bülent Turan'ın fikriydi. Tıpkı bir önceki Akif belgeselinde olduğu gibi. Cumhurbaşkanımız, Akif belgeselinde Mehmet Akif Ersoy'un bir şiirini seslendirmişti. Ben kendisine onun için de teşekkür etme fırsatı buldum. Ezineli Yahya Çavuş, Çanakkale Kara Savaşları'nın kaderini değiştiren bir isim. Çok ciddi bir mücadele veriyor. 25 Nisan sabahı 3000 İngiliz askerine karşı 200 Türk askeriyle yoğun bir savunma yapıyorlar ve nihai hedef olan Alçıtepe-Kirteye varmalarını engelliyorlar. 32 saat boyunca geciktiriyorlar. Ezineli Yahya Çavuş'un hayatını tabi aktarabilmiş olmak, bir yapımcı olarak benim için çok büyük bir gurur kaynağı. Çünkü biz Akif belgeselimizde de söylemiştik. Milletler büyük evlatlarıyla nefes alıyorlar. Büyük evlatları yeni nesillere aktarabilmek çok önemli. Ben yapımcı, yönetmenim. Biz film yapıyoruz. Biz değerli olan işler yapmaya çalışıyoruz. Senaristim Ömer Erbil ile birlikte senelerdir hep aslında tarihi değerlerimizi gelecek nesillere aktarmakla meşgulüz. Bu bizim için çok büyük bir onur kaynağı. Cumhurbaşkanımız ilk gösterimimizde yanımızdaydı. Hem de gençler filmi izledi. Biz bu işi, tarihi değerlerimizi gençlere, yeni nesillere aktarmak için yapıyoruz ve yapım halinde izleyiciye sunuyoruz" diye konuştu.

İZLERKEN GÖZLERİMİZ DOLDU

Belgeselde, Binbaşı Mahmut Sabri'yi canlandıran oyuncu Mehmet Çepiç, "2002 yılında TRT'de Kınalı Kuzular'da Yahya Çavuş'u oynamıştım. Aradan 20 sene geçti, şimdi genç bir arkadaşım Görkem Sevindik, Yahya Çavuş'u canlandırdı. Ben de onun Komutanı Binbaşı Mahmut Sabri'yi canlandırdım. Mahmut Sabri, Ezineli Yahya Çavuş ile ilgili tüm dokümanları, bilgileri tarihe aktaran biri. Çok yiğit biri, hatta onunla tanıştığında, 'Gavurun demirden güçleri varsa, bizim de böyle imanlı askerlerimiz var. Bunlar sayesinde biz bu savaşı kaybetmeyeceğiz. Böyle yürekler var' diyor. Çünkü, bölük komutanını da tabur komutanını da kaybetse savaş esnasında Ertuğrul Koyu'nda Seddülbahir'de karar verebilecek yeteneği olan biri. Bugünkü katılımda Sayın Cumhurbaşkanı'nın teşrifleri vardı. Çok etkilendi, çok duygulandı. Hepimiz çok duygulandık. Çoğumuzun, tıpkı kendisinin de olduğu gibi gözlerimiz doldu" dedi.

HERKES BÖYLE BİR KAHRAMANIN HAYATINI ÖĞRENMELİ

Yahya Çavuş'un eşini canlandıran Polen Ocakoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımız da galaya katıldı. Heyecanlıydık, çok güzeldi, ilk kez biz de izledik. Yahya Çavuş'un eşi Fatma'yı oynadım. Fatma'yı anlamaya çalıştım. Sonuçta o dönemde genç bir kadın, eşi askerde, çocuk doğuruyor. Ne yapacağını bilmiyor. Çaresiz, adam askere gidiyor, ağzını bile açamıyor. İçten içe ağlıyor ama bunu adama göstermemeye de çalışıyor. Birebir izlediğimde, bilmeme rağmen tüylerim diken diken oldu ve gözlerim doldu. İzleyen herkesin de aynı duyguyu yaşadığını gördüm, hissettim. Herkes böyle bir kahramanın hayatını öğrenmeli" diye konuştu.

EZİNELİ YAHYA ÇAVUŞ

Ezine ilçesi Koçali köyünde 1887 yılında dünyaya gelen Yahya Çavuş, Balkan Savaşları'nda Osmanlı ordusunda görev alarak, Birinci Dünya Savaşı sırasında seferberlik ilan edildiğinde tekrar cepheye gitti. Çanakkale Cephesi'nde 9’uncu Tümen'e bağlı 26’ncı Alay, 3’üncü Tabur, 10’uncu Bölük, 1’inci Takım Komutanı olan Yahya Çavuş, işgal güçlerinin çıkarma yapması ihtimaline karşı bağlı olduğu alayın Seddülbahir'i savunmakla görevlendirilmesi üzerine bu bölgede görev aldı. İşgal güçlerinin 25 Nisan 1915 sabahı 5 ayrı noktaya çıkarma yapmaya başlamasının ardından bunlardan biri olan Ertuğrul Koyu'nda göğüs göğüse yaşanan muharebede, 10’uncu Bölük Komutanı Yüzbaşı Hüseyin Bey'in ağır bir yara almasıyla bölüğün en kıdemli erbaşı olan Yahya Çavuş komutayı eline aldı. Yahya Çavuş, tecrübesiyle bölüğüne gösterdiği hedefin ateş altına alınması emrini verdi. Yahya Çavuş komutasındaki Türk askeri, işgal güçlerine ağır kayıplar verdirdi ve çıkarmanın başarısız olmasını sağladı. Ertuğrul Koyu Harekatı’nın ikinci günü Yahya Çavuş bacağından yara almasına rağmen hayatta kalarak geri çekilmeyi başardı ve Kirte köyü yakınındaki 26’ncı Alay Karargahı’na ulaştı. Tedavisinin ardından yeniden muharebe alanına dönen Yahya Çavuş, 4 Haziran 1915'te yapılan 3’üncü Kirte muharebelerinde süngü taarruzu esnasında ağır bir yara alıp hastaneye kaldırılmasından bir gün sonra şehit oldu. Ertuğrul Koyu'ndaki harekatta şehit olan askerler anısına bu bölgeye sonraki yıllarda şehitlik yapılarak Yahya Çavuş'un adı verildi.

GENÇLERİN SORULARINI YANITLADI

Erdoğan, konuşmasının ardından sözü, programa katılan gençlere verdi, onların sorularını yanıtladı.

Hatice Mızrak isimli gencin, 1915 Çanakkale Köprüsü'nün tamamlanmasıyla bölgenin nasıl bir değişime uğrayacağını düşündüğünü sorması üzerine Erdoğan, denizin dalgalı olduğu dönemlerde feribot seferlerinin durduğunu hatırlattı.

Erdoğan, "Bir yerde eğer işin kaderini değiştirecekseniz işte büyük oynamak budur. Bize önce adeta dalga geçmek suretiyle 'bu hayal, bu yapılamaz' demişlerdi ama bunların hayal dediklerini elhamdülillah biz gerçeğe dönüştürdük." ifadelerini kullandı.

Köprünün, dünyada 1 numara olduğunu ve bunu övünerek söylediğini belirten Erdoğan, "Bu bizim hakkımız, niye? Birileri bunu yapmamışsa, biz yapmışsak bu hakkımızı, marifet iltifata tabidir, koruyacağız. Her şeyden öte burası Çanakkale, iki kıtayı birbirine bununla bağlıyorsunuz, zaman geliyor seferlerin durduğu bu yerde Çanakkale destanının yazıldığı gibi şimdi biz de 6 dakikada bir yakadan bir diğer yakaya geçmek suretiyle adeta zamanı durdurduk. Bunun adı zamanı durdurmaktır. Bu aynı zamanda moderniteyi, modernizmi yakalamaktır. Öyle lafla modernlik olmaz." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, "Yol medeniyettir" ifadesini her zaman kullandığını belirterek, "Medeni olmak işte bu eserlerle olur. Şimdi biz bunu, ana muhalefetin başındaki zat diyor ki 'Peki nereden, neyi buldunuz da nasıl yaptınız'. Zaten kabiliyet burada, biz kaynak ürettik, yap-işlet-devret bir kaynaktır. Eğer siz kasanızdaki parayla bunu yapmaya kalksanız belki de yapamayacaksınız. Ama biz yap-işlet-devret usulüyle bu kaynağı ortaya koyduk ve 'Arkadaş sen yapmak mı istiyorsun, buyur yap, kaynağı da bul'. Kaynağı da buldular, geldiler ve şimdi burası yapıldı ve belki de inşallah 18 Mart'a bile kalmadan daha önce buranın açılışını yapacağız." diye konuştu.

Köprünün son tabliyesinin de yerleştirildiğini anımsatan Erdoğan, "Biz şimdi açılıştan sonra burada bir başka süreci yaşayacağız. Nedir? Kınalı-Tekirdağ, bu otobanı da inşallah bununla birlikte yapmayı planlıyoruz. Bugün bunun da görüşmelerini yaptık." dedi.

Tekirdağ'ın İzmir ile bağlantısını kuracaklarını söyleyen Erdoğan, "Gerek yolcu taşımacılığında gerek yük taşımacılığında, buralar bize büyük fırsatlar verecek. Onun için biz de diyoruz ki; bizim görevimiz bu millete efendi olmak değil, bu millete hizmetkar olmak, hizmetkar olmamızın gereğini inşallah bununla da yapmış oluyoruz." diye konuştu.

Yüklenici firmanın, "Bunu öne çekmemizde bir mani var mı?" dediğini aktaran Erdoğan, "Biz de dedik ki; gökten ne yağar ki yer kabul etmez, yeter ki öne çekin. Onlar bu işi öne çektikleri takdirde diyelim ki 2 ay daha öne çekmeleri tüm vatandaşımızın, halkımızın 2 ay önceden bu köprüden istifade etmesini sağlayacaktır. Biz de gelir o zaman toplu açılışını yaparız." şeklinde konuştu.

Erdoğan, Ceren Ercan isimli gencin, seçilme yaşı 18'e indirildiğinde muhalefetin "Gençlere ülke yönetimi mi teslim edilir" dediğini ancak şimdi gençlerden oy beklediğini ifade ederek, "Bu ikilemci siyaseti nasıl yorumluyorsunuz?" sorusuna "Ceren, öyle bir yere böyle vurdun ki hani Müslüm Baba'nın biliyorsun 'damardan girmek' gibi bir özelliği vardı, Ceren sen de tam damardan girdin." karşılığını verdi.

Seçilme yaşının o dönem 30 olduğunu, bunu 18'e çektiklerini söyleyen Erdoğan, "Bu millet Fatihlerin torunları." dedi.

Erdoğan, seçilme yaşının önce 25 yapılmasını düşündüklerini anlatarak, "Ardından dedik ki dünyada bunun örnekleri de var seçme de seçilme de 18 olsun." diye konuştu.

Bu durumun getirdiklerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Bu gençliğinize güvenmeyi getiriyor, biz gençliğimize güveniyor muyuz? Güveniyoruz. O zaman tabii ki bunu 18'e indirelim. Şimdi Ceren'in söylediği çok çok önemli, yani daha önce iktidarlarında bu gençliği kalkıp da muhatap almayan, onlara böyle bir imkanı vermeyen bu muhalefet, şimdi biz seçme seçilme yaşını 18'e çekince şimdi gençlik üzerinde hesaplar yapmaya başladılar. 'Biz gençliği şöyle seviyoruz, böyle seviyoruz' hepsi yalan. Gençliği seven biziz." dedi.

Göreve geldiklerinde üniversite için harç alındığını, burs ödemelerinin 45 lira olduğunu hatırlatan Erdoğan, burs ödemesini ilk etapta 300-400 lira seviyelerine çıkardıklarını, şimdi ise bu miktarın 600 liraya geldiğini ifade etti.

Erdoğan, lisansüstü öğrencilerin burs imkanlarını daha da artırdıklarını, doktorayı adeta asgari ücrete çıkardıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunları yapan biziz, bunları biz yaptığımız halde kalkıp hala utanmadan, sıkılmadan gençleri sevmekten, gençlere muhabbetten bahsediyorlar. Yok ya gençliğin sevdalısı biziz çünkü bu gençlik bu milletin geleceğidir, bu gençlik bu milletin medarıiftiharıdır. Bunları biz sağa sola, affedersiniz ahlaksız bir yapıya kaptıramayız. Onun için yatırımlarımızı gençlik üzerinde yapıyoruz. Şimdi ne diyorlar? 'X kuşağı, Z kuşağı, Y kuşağı' bütün bunlara karşı hepsi güzel de biz de şimdi ne diyoruz? Biz de Teknofest kuşağı... Ve gerçekten akıl, zeka, bütün bunlarla beraber artık uzaya oynayan bir gençlik, uzaya yatırım yapan bir gençlik yetiştirmenin gayreti içerisindeyiz. Bu konuda Teknofest kuşağı Türkiye'de çok ciddi rağbet görmeye başladı ve onlarla da iftihar ediyoruz, yatırımlarımızı onun üzerine yapıyoruz."

Salih Gedikoğlu isimli gencin, sporcu geçmişini hatırlatarak, "Geçmişe dönme şansınız olsaydı, tekrar bir tercih yapma şansınız olsaydı futbolu mu yoksa zorlu siyaseti mi tercih ederdiniz?" şeklindeki sorusu üzerine ise Erdoğan, "Artık siyasette malum ciddi bir mesafe aldık, çünkü hizmete aşık olduğumuza göre, hizmette aldığımız mesafe var." karşılığını verdi.

Futbolun yanında şimdi baskette de mesafe aldığını ifade eden Erdoğan, "Mehmet kardeşimle beraber karşılıklı oynuyoruz ama Mehmet kardeşlerimi şu ana kadar hep yendik. Daha henüz bizi yenemediler. Fena değilim değil mi yani orada da? Şu anda ömrümüzü geri dönmek vesaire bu hesabı yapmadan millete hizmet yolunda, millet bize ne kadar görev verirse bu görevde inşallah milletimin hizmetkarıyım ve bu hizmette de bütün tecrübemi, deneyimimi, arkadaşlarımızla kardeşlerimizle beraber bu millet uğrunda yorulacağız, yorulmaya mecburuz." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, dünyadaki liderler içerisinde en kıdemli liderin kendisi olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:

"Tabii bunu 'ben' diye söylemek istemiyorum, sadece dünyadaki diğer liderlere göre konumumuzu ifade edeyim ki milletim kimin kim olduğunu bilmesi bakımından bu önemli. Milletim bu görevi bize verdiği için, böyle bir kıdemi bize yakıştırdığı için şu ana kadar hamdolsun belediye başkanlığı yıllarından itibaren gerek başbakanlık yıllarım gerek cumhurbaşkanlığı yıllarım olmak üzere hamdolsun milletimize hizmette gerek ulusal, gerek uluslararası platformda milletim bize böyle bir görevi yükledi ve kıdem noktasında da iyi bir konuma taşıdı. Bundan sonraki süreçte de milletim bu görevi bize verirse yine milletimize hizmetkarlığa devam ederiz, yapacağımız çok iş var. İşte 18 Mart Köprüsü gibi abide eserleri inşallah yapmaya devam edeceğiz."

Erdoğan, yola çıkarken "Dört temel unsur üzerinde Türkiye'yi ayağa kaldıracağız" dediklerini, bunların eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olduğunu hatırlatarak, "Bunun üzerinde ne var? Bunun üzerinde tarım var, bunun üzerinde ulaşım var, bunun üzerinde dış politika var, bunun üzerinde enerji var vesaire. Biz bunlarla birlikte yürüdük mü? Yürüdük." dedi.
 

Editör: Haber Merkezi